ISBN13 978-975-342-469-1
13x19,5 cm, 240 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
Kırılgan Temas, 2002
İdeolojinin Yüce Nesnesi, 2002
Ahir Zamanlarda Yaşarken, 2011
Komünizm Fikri, 2012
Komünizm: Yeni Bir Başlangıç, 2015
Kendini Tutamayan Boşluk, 2019
Zaten Yoktular, 2021
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Önsöz, s. 7-9.

Walter Benjamin teorik açıdan verimli ve yıkıcı bir işlem olarak bir kültürün en yüksek tinsel ürünlerini, aynı kültürün sıradan, bayağı, dünyevi ürünleriyle birlikte okumayı tavsiye ediyordu. Bunu söylerken de aklında özellikle, Mozart'ın Sihirli Flüt'ünde sunulan yüce âşık çift idealini, (Mozart'ın çağdaşı) Immanuel Kant'ın ahlakçı çevrelerde büyük infial uyandırmış olan evlilik tanımıyla birlikte okumak vardı. Evlilik, diye yazıyordu Kant, "karşı cinsten iki yetişkin şahıs arasında cinsel organlarını karşılıklı olarak kullanma konusunda yapılan bir sözleşmedir." Bu kitapta da benzer bir şey yapılmaya çalışılıyor: Jacques Lacan'ın en yüce teorik motifleri çağdaş kitle kültürünün numunelik örnekleri yoluyla ve onlarla birlikte okunuyor: Bu örnekler arasında, ne de olsa "ciddi bir sanatçı" olduğu konusunda artık genel bir mutabakata varılmış bulunan Alfred Hitchcock'un yanı sıra, film noir, bilimkurgu, detektif romanları, duygusal kiç eserler, hatta ve hatta Stephen King bile var. Yani Lacan'a kendi ünlü formülü "Kant'la Sade"ı (Kant'ın etiğini Sade'cı sapıklık açısından yorumlayışını) uyguluyoruz. Okur kitapta bir dizi "Lacan'la ..." görecek: Lacan'la Alfred Hitchcock, Fritz Lang, Ruth Rendell, Patricia Highsmith, Colleen McCullough, Stephen King, vb. (Kitapta ara sıra Shakespeare ve Kafka gibi "büyük" isimler zikredildiğinde, tedirgin olmaya lüzum yok: Onlar da kesinlikle kiç yazarlar olarak, McCullough ve King'le aynı düzeyde ele alınmaktalar.)

Bu girişimin iki amacı var. Kitap, bir yandan Lacan'ın (terimin ilahiyattaki anlamıyla) "dogmatik"ine bir tür giriş olarak tasarlanmıştır. Kitapta popüler kültür acımasızca sömürülüyor, sadece Lacancı teorik yapının muğlak hatlarını açıklamak için değil, zaman zaman Lacan'ın ağırlıklı olarak akademik nitelikteki alımlanışı yüzünden gözlerden kaçan ince ayrıntıları da –öğretisindeki kopuşları, onu post-yapısalcılar alanından ayıran mesafeyi, vb.– açıklamak için elverişli bir malzeme olarak kullanılıyor. Lacan'a böyle "yamuk bakmak", "düzgün" bir akademik bakışın çoğunlukla gözden kaçırdığı özellikleri saptamayı mümkün kılıyor. Öte yandan Lacancı teorinin, kitapta, kendini utanıp sıkılmadan popüler kültürün keyfini sürmeye bırakmak için bir bahane işlevi gördüğü de açık. Lacan, Hitchcock' un Vertigo'sundan King'in Hayvan Mezarlığı'na, McCullough'un An Indecent Obsession'ından Romero'nun Yaşayan Ölülerin Gecesi'ne deli gibi koşturmayı meşrulaştırmak için kullanılıyor.

Bu iki hareket arasındaki dayanışma, De Quincey'nin cinayet sanatıyla ilgili ünlü cümlelerine (hem Lacan hem de Hitchcock bu cümlelere sık sık göndermede bulunurlar) getirilecek iki şerhle gösterilebilir:

Eğer bir şahıs Lacan'ı reddediyorsa, kısa bir süre sonra ona psikanalizin kendisi de şaibeli gelmeye başlayacaktır, bundan hemen sonraki adım Hitchcock'un filmlerini hor görmek ve korku edebiyatını elinin tersiyle itmektir. O sıralarda pek de mühimsemedikleri Lacan'la laf arasında alay etmekle başlayıp da Stephen King'e tam bir edebiyat çöplüğü muamelesi yapmaya kadar varan kim bilir kaç kişi helak olup gitti!

Eğer bir şahıs Stephen King'i reddediyorsa, kısa bir süre sonra ona Hitchcock'un kendisi de şaibeli gelmeye başlayacaktır, bundan hemen sonraki adım psikanalizi hor görmek ve Lacan'ı elinin tersiyle itmektir. O sıralarda pek de mühimsemedikleri Stephen King'le laf arasında alay etmekle başlayıp da Lacan'a fallosantrik bir obskürantist muamelesi yapmaya kadar varan kim bilir kaç kişi helak olup gitti!

Bu iki versiyondan hangisini tercih edeceği okura kalmış.

Kitabın teorik savının genel hatlarıyla ilgili bir iki şey söyleyelim. Lacan'ın "Freud'a dönüşü", genellikle "bilinçdışı, dil gibi yapılanmıştır" düsturuyla, yani imgesel büyülenmenin maskesini indirme ve onu yönlendiren simgesel yasayı açığa çıkarma gayretiyle ilişkilendirilir. Gelgelelim Lacan'ın öğretisinin son yıllarında, vurgu imgesel ile simgesel arasındaki yarılmadan gerçeği (simgesel olarak yapılanmış) gerçeklikten ayıran bariyerin üzerine kaymıştır. Bu yüzden, bu kitabın birinci kısmında –"Gerçeklik Ne Kadar Gerçektir?"– Lacancı gerçek kavramı işlenirken, önce "gerçeklik" dediğimiz şeyin, gerçeğin "kara deliği"ni dolduran bir fantazi mekânı fazlası içerdiği betimlenerek; sonra gerçeğin farklı kiplikleri dile getirilerek (gerçek geri döner, cevap verir, simgesel formun kendisi yoluyla ifade edilebilir ve gerçekte bilgi vardır); en sonunda da okura gerçekle karşılaşmaktan kaçmanın iki yolu sunulacak. Bu sonuncusu polisiye romanlardaki iki ana detektif figürü yoluyla örneklenecek: Klasik "mantık yürüten" detektif ve sert detektif.

Alfred Hitchcock'la ilgili bitimsiz literatürde onunla ilgili her şey çoktan söylenmiş gibi görünüyorsa da, kitabın ikinci kısmında üç yeni yaklaşım getirme riskine giriliyor: Önce Hitchcock'un filmlerinde işbaşında olan aldatma diyalektiği, genelde külyutmazların aldandığı diyalektik anlatılıyor; sonra Hitchcock'un ünlü kaydırmalı çekimi, amacı bir "leke", görüntünün kendisinin seyirciye baktığı bir nokta, "Öteki'nin bakışı" noktası üretmek olan biçimsel bir yöntem olarak yorumlanıyor; en sonunda da 1930'ların Oidipal yolculuğundan 1960'ların anne süperegosunun hâkimiyeti altındaki "patolojik narsisizmi"ne Hitchcock'un gelişimindeki ana safhaları kavramamızı sağlayacak bir öneride bulunuluyor.

Üçüncü kısımda –"Fantazi, Bürokrasi, Demokrasi"– Lacan'ın ideoloji ve siyaset alanıyla ilgili son dönem teorilerinden bazı çıkarımlar yapılıyor. Önce, ideolojik sinthome (mesela süperegoya ait bir ses) bütün ideolojik kurguların göbeğinde işbaşında olan ve dolayısıyla "gerçeklik hissi"mizi ayakta tutan bir keyif çekirdeği olarak ele alınıyor. Sonra Kafka'nın eserlerinde anlatıldığı haliyle bürokratik aygıtın müstehcenliğinden yola çıkarak, modernizm ile postmodernizm arasındaki kopuşu kavramsallaştırmanın yeni bir yolu öneriliyor. Kitap, demokrasi kavramının bünyesindeki paradoksların analiziyle sona eriyor: Bu paradoksların kaynağı, simgesel eşitlik alanı, görevler, haklar, vb. ile fantazi mekânının, yani bireyler ve toplulukların keyiflerini örgütleme tarzlarının "mutlak tikelliği" arasındaki nihai kıyaslanamazlıktır.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X