Metin Celal, "Dil olgularıyla ilgili sezgiler oluşturmak", Cumhuriyet Kitap Eki, 31 Mayıs 2018
“Birbirimizin ne demek istediğini anlamamız sanıldığı kadar kolay değil” diyor Necmiye Alpay dil çalışmaları üzerine Murat Menteş’in sorularını cevaplarken. “Dilbilgisi ve imla gibi bilgiler, dilimize askeri bir disiplin kazandırmak için değil, birbirimizi anlamamızı kolaylaştırmak için var” diye ekliyor. Bir tek virgülün kullanılıp kullanılmamasının anlamı nasıl değiştireceğinin bilindiğini ama unutulduğunu da vurguluyor.
Birbirimizi anlama sorunu dilbilimin ötesinde toplumsal bir olay haline geldi. Aynı cümleyi iki farklı kişi farklı anlayabiliyor, sorunların birçoğu da buradan çıkıyor. Toplumsal barışa büyük ihtiyaç duyduğumuz bir ortamda belki de dil üzerinde daha fazla düşünmemiz gerek. Her alanda olduğu gibi dilin sorunları üzerine düşünenler de az.
Necmiye Alpay bir dilbilimci değil, bu yönde de eğitim almamış ama çalışma alanları, özellikle çevirmenliği onu dil meseleleri ile uğraşmaya yöneltmiş. Metis Yayınları’nın internet sitesindeki kısa yaşam öyküsü şöyle; Necmiye Alpay (d. 1946, Balıkesir). Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi mezunu (1969). Doktorasını uluslararası iktisat alanında yaptı (Paris-Nanterre Üniversitesi, 1978). Kısa süreli öğretim üyelikleri dışında, çevirmen, dil danışmanı ve yazar olarak çalıştı. 2001-2011 yılları arasında Radikal gazetesinde yazdı. Mart 2008 - Ağustos 2016 tarihleri arasında Milliyet gazetesinin aylık Kitap ekinde şiir konusunda yazdı.
Bu yaşam öyküsü kısa, öz ama Necmiye Alpay’ın yaşamının ve yaptıklarının ne kadarını yansıtıyor, tartışılır. Bence çok küçük bir yüzde olmalı. Edebiyatla ilgisinin bile 2008’de Milliyet Kitap Eki’nde başladığı izlenimi doğabilir.
Dil Sorunları
Alpay’la 1990 – 95 yılları arasında yayımlanan Sombahar Şiir Dergisi’nin yayın kurulunda tanıştık. Dilin kullanımı ve doğru yazma, ifade etme konusunda ne kadar dikkatli ve titiz olduğuna da orada şahit oldum. Kuşkusuz bu titizlik tüm dilcilerde vardır. Kendi bakış açılarına göre bir düzenleme, düzeltme yapmayı arzularlar okudukları metinlerde. Necmiye Alpay’ın farkı da buradan geliyor. Yine Murat Menteş’le söyleşisinde ifade ediyor; “Benim dil alanında önemsediğim bakış açısı, betimleyici dilbilgisi adı verilen anlayışa yakın. Dilin işleyişini görebilmek için dilin içinden yola çıkan anlayış bu. Gündelik Türkçe üstüne yazanların çoğu ise, bazen farkında bile olmadan kuralcı bakış açısını benimsemiş kişiler.”
Ne yaptığını ise şöyle anlatıyor; “Güncel Türkçe konusunda benim payıma düşen işler, bir yandan standartlaşma sorunlarına dikkat çekmek, bir yandan da standart dilin neden her derde deva olmadığı dahil, daha genel dil ve anadili meselelerini anlamaya çalışmak oldu.”
Zamanla Necmiye Alpay’ın edebiyat eleştirmenliği, hatta çevirmenliğine dil çalışmaları ağır bastı. Kuşkusuz bunda 2000 yılında çıkan kitabı Türkçe Sorunları Kılavuzu ve esas olarak Radikal gazetesinin haftalık kitap ekinde yedi yıl boyunca (2001-2007) yazdığı yazılar etkili oldu. Günümüzde ise Necmiye Alpay’ı bu biyografide hiç sözü edilemyen bir özelliğiyle, barış savunuculuğuyla, bu nedenle açılan davalarla, hapis edilmesiyle anıyoruz.
Türkçe Sorunları Kılavuzu'nda, Türkçe konuşup yazanların karşılaştığı güncel sorunlar ele alınıyordu. Yazım (imla) sorunları, söyleyiş (telaffuz) sorunları, yerinde kullanılmayan terim ve kavramlar, cümle yapılarındaki yaygın sorunlar vb. çözüm önerileriyle birlikte ele alınıyordu.
Sık yapılan hatalar, kafa karıştıran konular, "fetvacı anlayış", imla sorunları, anadili/dilleri, başvuru kaynakları gibi konulara değinen ikinci kitabı başta Radikal Kitap olmak üzere çeşitli yerlerde yayımlanan yazılarını, yaptığı konuşmaları gözden geçirerek bir araya getirdiği Dilimiz, Dillerimiz'di.
Yeni kitabı Dil Meseleleri önceki kitabı tamamlayan nitelikte. Adı da Radikal’de yazdığı “Dil Meseleleri” sütunundan alınma, ama sadece o yazılardan oluşmuyor.
Alpay Üstten Bakmıyor
“Genel bakış” başlıklı bölümde dil meselelerine bakış tarzını anlatan yazılarla konuya girerken dilin kendi başına bir konu, mesele olmadığını belirtip toplumla, yaşadıklarımızla ilişkisini kuruyor. Kitabın adında “sorun” yerine “mesele” sözcüğünün kullanılması bile hem dilbilimsel hem de siyasi bir tercihtir. Çünkü bizde kullanılan sözcüklerden bile siyasi niyet okunur. O kadar derin bir yarılma yaşamış bir toplumuz. Hiçbir konuyu milli mesele haline getirmeden konuşamıyoruz. Ülkemizde dildeki radikal değişimler hep siyasi irade yoluyla gerçekleştirildiği için de dil meselelerini siyasi tercihler dışında tartışmamızı da zorlaştırıyor. Günümüzde bile devletin dille ilgili bir kurumu var ve yabancı dillerden aktarılan sözcüklere karşılık olmak üzere yeni kelimeler öneriyor. Bununla da yetinmiyor sık sık Türkçenin yazım kurallarını değiştiriyor; “sıradışı” “sıra dışı” oluveriyor birkaç yıl somra yeniden “sıradışı” da olabilir. Dille oynamayı seviyorlar.
Alpay tartışmaların toplumsal ya da siyasi boyutunu da ihmal etmeden ama esas olara dilbilgisine, imlaya, Türkçenin diğer dillerle, özellikle İngilizce ile ilişkilerine ağırlık vererek yazıyor yazılarını. Radikal değil, tutucu değil. Bu niteliğiyle seviyoruz onun yazdıklarını. Çünkü önerilerini, görüşlerini mantık içinde açıklıyor. Anlayıp benimseyebiliyoruz. Benimsemediğimizde de rahatça tartışabileceğimizi biliyoruz. Üstten bir bakışı, tavrı yok. Bizden biri. Anlatımı içten ve akıcı. Çok teknik olabileceğini düşündüğümüz konuları bile olanca samimiyeti ile ama konunun öneminden, bilimsel niteliğinden hiç taviz vermeden anlatmayı başarıyor.
Kuşkusuz Dilimiz, Dillerimiz gibi Dil Meseleleri de Necmiye Alpay’ın arzu ettiği gibi birer başvuru kaynağı ve çalışma malzemesi olarak işlev görebilir. Dizinle bunu kolaylaştırıyor ama tüm bu çalışma bütünlüklü bir kılavuz ile de sonuçlanmalı diye düşünüyorum. İzahatlı bir “Nasıl yazılır, nasıl yazılmaz” kılavuzu bekliyorum Necmiye Alpay’dan. Böyle bir çalışmaya çok gereksinim var.
Dil Meseleleri"ni de Necmiye Alpay’ın önceki kitapları gibi ilgi, merak ve keyifle okudum. Çok şey öğrendim. Diliyle meselesi olanlara, yani herkese öneriyorum.