| KAMPANYADA Liste fiyatı: 888.00 TL İndirimli fiyatı: 577.20 TL İndirim oranı: %35 {"value":888.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"1106","item_name":"Yarınki Yüzün, 3 Kitap Takım","discount":310.80,"price":888.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | 21. yüzyılın önde gelen edebiyat yapıtlarından sayılan Yarınki Yüzün nihayet Türkçede. İspanyolca edebiyatın önde gelen isimlerinden usta yazar Javier Marías, Nobel Edebiyat Ödülü'nün sağlam adaylarından biri olarak görülüyor. Yarınki Yüzün, günümüz edebiyatının genel eğilimlerinin aksine, olağanüstü bir dil kullanımına dayanıyor: Hem edebi bir ziyafet olup hem de okuru kendine heyecanla bağlayan o ender eserlerden.
Üçlemenin ilk cildi Ateş ve Mızrak, ikinci cilt Dans ve Rüya, son cilt ise Zehir, Gölge, Veda. Roza Hakmen’in usta işi çevirisiyle okuyacaksınız. |
| | Çeviri: Roza Hakmen Yayıma Hazırlayan: Özde Duygu Gürkan Kapak Tasarımı: Pınar Kazma |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Ocak 2011 | 6. Basım: Eylül 2024 |
21. yüzyılın önde gelen edebiyat yapıtlarından sayılan Yarınki Yüzün nihayet Türkçede. Javier Marías, Nobel Edebiyat Ödülü'nün sağlam adaylarından biri olarak görülüyor. Yarınki Yüzün kırkın üstünde dile çevrildi. Şimdi Türkiye'de de okurlar bu güçlü romanı, Roza Hakmen'in İspanyolcadan çevirisiyle okuyabilecekler. Yarınki Yüzün, günümüz edebiyatının genel eğilimlerinin aksine, olağanüstü bir dil kullanımına dayanıyor: Hem edebi bir ziyafet olup hem de okuru kendine heyecanla bağlayan o ender eserlerden. Romanın ilk cildi olan Ateş ve Mızrak'ın başkahramanı, Londra'da yaşayan Jaime Deza, İspanyol çevirmen Deza, karısından ayrılmanın bunalımını atlatamamış, eski defterleri kapatamamış bir adam. Sürgünde olmayan bir sürgün. İnsanların içyüzünü, maskelerin altında saklananı görme konusunda özel bir yeteneği olan Deza'nın bir "insan tercümanı ya da yorumcusu" olarak İngiliz Gizli Servisi'nin hizmetine girmesiyle gelişen olaylar, tanıştığı sıradışı kişilerin casus filmlerine taş çıkaran hikâyeleriyle birlikte daha da ilginç bir hal alıyor. Tıpkı yarattığı kurmaca karakter gibi keskin bir gözlem ve çözümleme yeteneğine sahip olan Marías'ın yazım tarzı, gücünü ve özgünlüğünü detaylara gösterdiği dikkatten, bir konuyu ele alırken asla yüzeysel olanla yetinmeyip onu derinlemesine, her açıdan, amansızca irdelemesinden alıyor. Sözcüklerin düşüncenin hızını kesmesine, onu yönlendirmesine izin vermiyor Marías. Düşünceler, anılar çılgınca dallanıyor ama asla dağılıp gitmiyor. Her şey büyük bir yapbozda yerli yerinde... |
| | Çeviri: Roza Hakmen Yayıma Hazırlayan: Özde Duygu Gürkan Kapak Tasarımı: Pınar Kazma |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Ekim 2011 | 3. Basım: Aralık 2020 |
Usta İspanyol yazar Javier Mariás'ın başyapıtı Yarınki Yüzün'ün ikinci cildi Dans ve Rüya da ilki kadar yoğun ve etkileyici. İlk ciltte tanıştığımız "insan tercümanı ya da yorumcusu" Jaime Deza, İngiliz Gizli Servisi'ndeki görevini sürdürürken etrafında olup biteni gözlemeye ve geçmiş olaylarla bağlantılandırarak çözümlemeye devam ediyor. Konumunu ve nelere kadir olduğunu tam olarak kestiremediği gizemli amiri Tupra'nın bir gece şiddete başvurduğuna tanık olması, Deza'yı İç Savaş döneminde kendi ülkesi İspanya'da yaşananları düşünmeye sevk ediyor. Normalde şiddete meyilli olmadığı halde sıradışı koşullarda korkunç şeyler yapabilen sıradan insanlar, daha sonra hayatlarını nasıl sürdürürler? Deza'nın dönüp dolaşıp geldiği soru bu – tarihe baktığımızda hepimizin kaçınılmaz olarak sorduğu soru. Ne var ki Dans ve Rüya'yı bir nevi "geçmişle hesaplaşma"ya veya insanın "karanlık" tarafını, içindeki şiddet potansiyelini anlama çabasına indirgemek haksızlık olur. Zira Mariás bir yandan insan zihnini ve psikolojisini tüm karmaşıklığı ve zenginliği içinde resmederken, bir yandan da Gizli Servis çevresinde dönen olayları saran gizem perdesini yoğunlaştırarak okurun merakını beslemeye, bu heyecanlı bekleyişi tırmandırmaya devam ediyor. |
| | Çeviri: Roza Hakmen Yayıma Hazırlayan: Özde Duygu Gürkan Kapak Tasarımı: Pınar Kazma |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Kasım 2012 | 4. Basım: Ekim 2023 |
Javier Marías'ın başyapıtı Yarınki Yüzün'ün son cildi "Zehir, Gölge, Veda" ilk iki ciltte bir kısmına tanık olduğumuz hikâyeyi, İspanyol çevirmen Jaime Desa'nın Londra'da gönüllü sürgün olarak yaşadığı çalkantılı dönemin hikâyesini nihayete erdiriyor. Daha önce şöyle bir değinilerek gizem perdesiyle sarmalanan olaylar aydınlanıyor, sisler dağılıyor, yapboz tamamlanıyor. İngiliz Gizli Servisi'nde insanları gözlemleme ve yorumlama, onların "yarınki yüzlerini" tahmin etme görevini sürdüren Desa, patronunun izlettiği dehşet verici videoları seyrederken içine akan zehirle şiddetin insanı nasıl değiştirdiği, hangi koşullarda normalleştirildiği, bunun nelere mal olduğu gibi sorulara kafa yoruyor. Bir süreliğine ziyaret ettiği memleketi İspanya'da bu mesele onun için daha da yakıcı bir hal alıyor çünkü şimdi şiddete başvurup başvurmama konusunda bir seçimle karşı karşıya kalan kişi bizzat kendisi. Eski hayatının ve benliğinin gölgesi onu her zamankinden daha yakından takip ederken, Madrid sokaklarında tekinsiz bir gölge gibi dolaşıyor Desa. Ve ardından vedalar geliyor – bazıları ölümün beklenen ama yine de ani baskınıyla, bazıları da bilinçli tercihlerle yaşanan, yaşanmak zorunda olan vedalar... Tıpkı ilk iki cilt gibi "Zehir, Gölge, Veda" da ustalıkla birbirine bağlanmış iç içe hikâyelerden oluşan, muazzam diliyle tam bir edebiyat ziyafeti çeken, düşünsel yönüyle zihne bol malzeme sunan, okura yoğun ve sıradışı bir tecrübe yaşatan bir eser. |
Diğer kampanyalar için | |
|
| | | OKUMA PARÇASI |
I. Bölüm, Ateş, s. 11-14. İnsan asla hiçbir şey anlatmamalı, bilgi de vermemeli, hikâye de aktarmamalı, hiç var olmamış, yeryüzüne ayak basmamış, dünyayı dolaşmamış ya da bu dünyadan geçmiş ama tek gözü kör, kararsız unutuşa gömülerek yarı yarıya kurtulmuş varlıkları da insanlara hatırlatmamalı. Anlatmak hemen her zaman bir armağandır, anlatılan hikâye zehir taşısa ve saçsa bile; aynı zamanda bir bağdır, güven duymaktır; er veya geç ihanete uğramayan güven ise nadirdir; dolanıp düğümlenmeyen, sonunda sıktığı için bıçak ya da jiletle kesilmesi gerekmeyen bağ da nadirdir. Benim güvenip verdiğim onca sırrın kaçı olduğu gibi korunmuştur? Ben ki içgüdülerime o kadar inanır, ama her zaman onlara kulak vermezdim, fazlasıyla uzun zaman boyunca saftım. (Artık o kadar saf değilim, ama saflığın azalması pek yavaş gerçekleşir.) İki arkadaşıma verdiğim sırlar hâlâ sıkı sıkı saklanıyor; buna karşılık on arkadaşıma verdiğim sırlar ya kayboldu ya saçılıp savruldu; babama verdiğim tek t... Devamını görmek için bkz. | |
Açılış Bölümü, s. 9-12. Keşke kimse bizden hiçbir zaman bir şey rica etmese, hatta bir şey istemese, ne bir tavsiye, ne bir lütuf, ne bir borç, hatta ne de ilgi; keşke başkaları bizden kendilerini dinlememezi istemese, ne sefil sorunlarını, ne kendimizinkilerle tıpatıp aynı olan acı çelişkilerini, ne anlaşılmaz şüphelerini, ne kolaylıkla birbirinin yerini tutabilecek, artık hepsi yazılmış hikâyelerini (anlatmaya çalışılabilecek şeylerin yelpazesi pek geniş değildir), ne de eski adıyla kasavetlerini; kimde yoktur ki, yoksa da kim arayıp bulmaz ki; "Mutsuzluk bir icattır," diye sık sık alıntı yaparım içimden, doğrudur da, meğerki dışarıdan gelen ve nesnel olarak kaçınılmaz belalar, bir felaket, bir kaza, bir ölüm, bir yıkım, bir kovulma, bir veba, bir açlık olsun ya da hiçbir şey yapmamış birine haince zulmedilsin; tarih bunlarla doludur, bizim kendi tarihimiz, yani henüz tamamlanmamış çağımız da öyle (aslında aranıp bulunan, hak edilmiş veya icat edilmiş kovulmalar, yı... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
A. Ömer Türkeş, “Dün, bugün, yarın...”, Radikal Kitap Eki, 15 Ocak 2011 Javier Marías, kimileri için İspanya’nın hatta dünyanın yaşayan en büyük yazarlarından biri; başyapıtı Yarınki Yüzün ise Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanma younda önemli bir adım. İsmini IV. Henry’den alan, Marcel Proust’a gönderme anlamına gelecek şekilde yedi bölümden oluşan Yarınki Yüzün, üç ciltlik tek bir roman. 2002’de yayımlanan ‘Ateş ve Mızrak’ı, 2004’te ‘Dans ve Rüya’, 2007’de ‘Zehir, Gölge, Veda’ izlemişti... Daha önce Beyaz Kalp (1999), Yarın Savaşta Beni Düşün (1999), Ufkun Öte Yanı (2000), Duygusal Adam (2009) romanları ve Yazınsal Yaşamlar (2008) adlı deneme kitabı ile tanıdığımız Marías’ın en önemli eseri Yarınki Yüzün’ün ilk cildi ‘Ateş ve Mızrak’ geçen günlerde Roza Hakmen tarafından Türkçeleştirildi. 1951’de Madrid’de doğan Javier Marías, çocukluğunun bir kısmını babası düşünür Juliân Marías’ın çeşitli üniversitelerde de... Devamını görmek için bkz. | |
Said Aydın, “Adı konulmuş eylem”, Kitap Zamanı, 7 Şubat 2011 Bir metin için “uzun zamandır bekleniyor” demek, biraz da harcıâlem bir şey haline geldi yayıncılık dünyasında. Kimin beklediğini bilmediğimiz, bekleme yöntemlerinden haberdar olmadığımız muhayyel bir kalabalığın adına karar verip, onların bu gizli isteklerine cevap veriyormuş gibi yapmak, bir yerden sonra, aslında yayıncılık illüzyonuna dönüşüveriyor. Lakin bazı kitaplar, bazı metinler, hakikaten “çok beklenmiş” oluyor. Türkçeye çevrilsin diye kimse kapıları aşındırmıyor ama dost meclislerinde sık sık dile getiriliyor, çeşitli mahfillerde (artık en çok da internette) serzeniş kabilinden cümlelerle anılıyor. Mesela Virginia Woolf’un bütün öykülerinin çevrilmesini uzun süre bekledik diyebilirim. Halen beklediklerimiz de var, Joyce’un “çok zor” metni Finnegans Wake mesela. Bir de beklentilerimizin karşılık bulduğu zamanlar da oluyor: Javier Marías’nın Yarınki Yüzün isimli romanının ilk cildi, <... Devamını görmek için bkz. | |
Metin Celâl, “Yarınki Yüzün”, Cumhuriyet Kitap Eki, 24 Şubat 2011 Yarınki Yüzün'ün beğenilip önemsenmesinin nedeni hem işlediği konu hem de romana verilen yoğun edebi emek. Yarınki Yüzün'ün ilk cildi Ateş ve Mızrak adını taşıyor. Londra'da yaşayan İspanyol çevirmen Jaime Deza 'keskin bir gözlem ve çözümleme yeteneğine sahip' bir kişi. Birkaç dakika gördüğü, uzaktan izlediği, daha önce hiç tanımadığı bir kişinin bile karakterini çözümlüyor, gerçek niyetini, yalan söyleyip söylemediğini anlıyor. Bu özelliğiyle İngiliz dostlarının dikkatini çekiyor, farkına varmadan çeşitli kereler sınanıyor. BBC'nin İspanyolca bölümündeki işinden sıkıldığını söyleyince de bu özel niteliğini kullanabileceği bir iş öneriliyor. 'İnsan tercümanı ya da yorumcusu' olacaktır. 'insanların davranış ve tepkilerinin, eğilimlerinin, kişiliklerinin, dayanma güçlerinin; esnekliklerinin ve itaatkârlıklarının, gevşek ya da sağlam iradelerinin, tutarsızlıklarının, sınırlarının... Devamını görmek için bkz. | |
A.Ömer Türkeş, "Ateş, mızrak, dans, rüya, zehir, gölge, veda", Radikal Kitap Eki, 5 Ekim 2012 Yarınki Yüzün’ün ilk cildi Ateş ve Mızrak Türkçeye 2011’de , Dans ve Rüya yılın sonuna yetiştirilmişti. Zehir, Gölge, Veda ile üçleme tamamlanmış oldu. İsmini IV. Henry’den alan, Proust’a gönderme anlamına gelecek şekilde yedi bölümden oluşan Yarınki Yüzün, üç ciltlik tek bir roman. Bu nedenle genel bir özet yapmakta yarar var. Zehir, Gölge, Veda’nın başında ve sonunda bir ithaf cümlesi göreceksiniz; “Babam Julián Marías ve doğumundaki adı Peter Wheeler olan Sir Peter Russell’a ayrıca teşekkür borçluyum; onlar hayatlarını bana sunmuş olmasalar bu kitap yazılamazdı. Ruhları bu sayfaların kurmacasında da şad olsun.” Gerçekten de bu uzun hikâyeyi babanın ve Peter Wheeler’in anlattıklarına dayandırmakla kalmamış, onları birer roman kişisi olarak da canlandırmış. Javier Marías’ın babası Julian Marías, Franco döneminde uzun ... Devamını görmek için bkz. | |
|
| |