 | ISBN13 978-975-342-824-8 | 13x19,5 cm, 296 s. |
Liste fiyatı: 310.00 TL İndirimli fiyatı: 248.00 TL İndirim oranı: %20 {"value":310.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"955","item_name":"Yarınki Yüzün, Cilt 2: Dans ve Rüya","discount":62.00,"price":310.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için |  |
|
| | Yarınki Yüzün, Cilt 2: Dans ve Rüya Özgün adı: Tu rostro mañana 2: Baile y sueno Çeviri: Roza Hakmen Yayıma Hazırlayan: Özde Duygu Gürkan Kapak Tasarımı: Pınar Kazma |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Ekim 2011 | 3. Basım: Aralık 2020 |
Usta İspanyol yazar Javier Mariás'ın başyapıtı Yarınki Yüzün'ün ikinci cildi Dans ve Rüya da ilki kadar yoğun ve etkileyici. İlk ciltte tanıştığımız "insan tercümanı ya da yorumcusu" Jaime Deza, İngiliz Gizli Servisi'ndeki görevini sürdürürken etrafında olup biteni gözlemeye ve geçmiş olaylarla bağlantılandırarak çözümlemeye devam ediyor. Konumunu ve nelere kadir olduğunu tam olarak kestiremediği gizemli amiri Tupra'nın bir gece şiddete başvurduğuna tanık olması, Deza'yı İç Savaş döneminde kendi ülkesi İspanya'da yaşananları düşünmeye sevk ediyor. Normalde şiddete meyilli olmadığı halde sıradışı koşullarda korkunç şeyler yapabilen sıradan insanlar, daha sonra hayatlarını nasıl sürdürürler? Deza'nın dönüp dolaşıp geldiği soru bu – tarihe baktığımızda hepimizin kaçınılmaz olarak sorduğu soru. Ne var ki Dans ve Rüya'yı bir nevi "geçmişle hesaplaşma"ya veya insanın "karanlık" tarafını, içindeki şiddet potansiyelini anlama çabasına indirgemek haksızlık olur. Zira Mariás bir yandan insan zihnini ve psikolojisini tüm karmaşıklığı ve zenginliği içinde resmederken, bir yandan da Gizli Servis çevresinde dönen olayları saran gizem perdesini yoğunlaştırarak okurun merakını beslemeye, bu heyecanlı bekleyişi tırmandırmaya devam ediyor.  | OKUMA PARÇASI |
Açılış Bölümü, s. 9-12. Keşke kimse bizden hiçbir zaman bir şey rica etmese, hatta bir şey istemese, ne bir tavsiye, ne bir lütuf, ne bir borç, hatta ne de ilgi; keşke başkaları bizden kendilerini dinlememezi istemese, ne sefil sorunlarını, ne kendimizinkilerle tıpatıp aynı olan acı çelişkilerini, ne anlaşılmaz şüphelerini, ne kolaylıkla birbirinin yerini tutabilecek, artık hepsi yazılmış hikâyelerini (anlatmaya çalışılabilecek şeylerin yelpazesi pek geniş değildir), ne de eski adıyla kasavetlerini; kimde yoktur ki, yoksa da kim arayıp bulmaz ki; "Mutsuzluk bir icattır," diye sık sık alıntı yaparım içimden, doğrudur da, meğerki dışarıdan gelen ve nesnel olarak kaçınılmaz belalar, bir felaket, bir kaza, bir ölüm, bir yıkım, bir kovulma, bir veba, bir açlık olsun ya da hiçbir şey yapmamış birine haince zulmedilsin; tarih bunlarla doludur, bizim kendi tarihimiz, yani henüz tamamlanmamış çağımız da öyle (aslında aranıp bulunan, hak edilmiş veya icat edilmiş kovulmalar, yıkımlar ve ölümler de vardır). Keşke hiç kimse yanımıza yaklaşıp "Lütfen" ya da "Bak ne diyeceğim" demese, bunlar neredeyse bütün ricalardan önce gelen ilk kelimelerdir: "Bak ne diyeceğim, haberin var mı?", "Bak ne diyeceğim, bana bilgi verebilir misin?", "Bak ne diyeceğim, sende var mı?", "Bak ne diyeceğim, senden bir şey rica edecektim: bir tavsiye, bir bilgi, bir görüş, bir yardım, para, bir aracılık ya da teselli, bir lütuf, bu sırrı saklamanı, benim hatırım için değişip farklı biri olmanı, b... Devamını görmek için bkz. |  |
 | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Oylum Yılmaz, ''Anlatmak armağandır, zehirli bir armağan...'', Sabitfikir, Mart 2011 Javier Marías, kimilerine göre yaşayan en büyük edebiyatçılardan biri… Peki ama neden? Günün eğilimlerinin aksine edebi bir dile sahip olması, bu edebi dille siyasetten tarihe geçmişle, bugünle ve gelecekle hesaplaşması ve sanırım en mühimi de bütün bunlar ekseninde beklenmedik bir şekilde yüreğimize dokunmayı başarması... Biz Türk okurları onu Beyaz Kalp, Yarın Savaşta Beni Düşün, Ufkun Öte Yanı, Duygusal Adam romanları ve Yazınsal Yaşamlar adlı deneme kitabı ile tanıyoruz. Şimdi yazarı alması beklenen Nobel Ödülü’ne bir adım daha yaklaştıran Yarınki Yüzün üçlemesinin ilk kitabı Ateş ve Mızrak elimizde. Roza Hakmen tarafından Türkçeleştirilen roman, yazarı Nobel’e ne kadar yaklaştırır bilinmez ama bizi Marías’a çok yaklaştıracağı ortada, diyebilirim. Ateş ve Mızrak’ın kahraman-anlatıcısı Jaime Deza; karısından boşanmak üzere olan, Londra’da yaşayan, İspanyol çevirmen Deza. Boşanmanın ağırlığını üzerinden atamaması, takıntılı bir bağlılıkla karısını, çocuklarını ve evini özlemesi dışında herhangi bir dikkat çekici özelliği yok gibi görünüyor anlatıcımızın. Ancak daha en baştan anladığımız, insanların iç yüzlerini görme konusundaki olağanüstü yeteneği, onu BBC’deki işinden edip İngiliz Gizli Servisi’ne alınmasını sağlayınca, hikaye ilginçleşiyor tabii. Bu yeteneği, Deza’nın üzerine düşen bir gölge, hatta karanl... Devamını görmek için bkz. |  |
|