| | Cenk Özbay, Serdar Soydan: "Komşunuz lezbiyen olabilir" Efnan Atmaca, Akşam, 25 Haziran 2003 Röportaj yaptığınız eşcinsel kadınlara nasıl ulaştınız?
Cenk: Serdar gey ve birçok eşcinsel girişimin içinde olduğu için bağlantıları vardı. Önce 45 lezbiyenin katıldığı bir toplantıya giderek projeyi anlattık. Serdar: Ben onlarla aynı oluşumlarda yer alıyorum. Çoğu görüştüğüm, konuştuğum insanlar. Ancak sorun yaşamadık desek yalan olur.
Ne gibi sorunlar yaşadınız?
Cenk: Bırakın konuşmayı, projeyi sunmak bile zordu. Röportaj yapmak istediğimizde ciddi tepkiler aldık. Bir kadın “Böyle bir kitabı iki erkeğin hazırlamasını reddediyorum” dedi. Ama bize “Erkek olduğunuz için böyle bir kitap yapamazsınız” dediklerinde mücadele ettikleri şeye ters düştüklerini ve cinsel ayırım yapmış olduklarını anlattık. Çoğunu ikna ettik, elbette kabul etmeyenler de oldu. En hassas olan konu seksti. Bu tip sorular sormadık ama kitapta bunların cevabı da var.
Röportajlarda kadınların özel hayatına da giriyorsunuz. Bunu nasıl başardınız?
Cenk: Burada Serdar'ın olumlu etkisi oldu. Onun gey ve paylaşıma açık bir insan olması sayesinde karşımızdakilerle olumlu elektrik yakaladık. Onun “Ben de aldatıldım ve yeni terk edildim, siz ne yapıyorsunuz?” gibi girişleri işimizi kolaylaştırdı. Serdar: Evet, ilk önce ben kendimi anlattım.
Konuşacağınız kadınları neye göre belirlediniz?
Serdar: Eşcinsellik sürekli marjinaliteye itilen bir şey ve biz onların normal insanlar olduğunu göstermek istedik. Hep dışarı atılıyor, çok uzak yaşamlar sürüyor gibi gösteriliyorlar ancak yan dairenizde oturan komşunuz da lezbiyen olabilir. Sansasyonel yaşamları olan insanlarla değil, kendi hayatını kendi sınırları içinde yaşayan insanlarla konuştuk. Aralarında profesörden üniversite öğrencisine, varoşta oturanından Bebek'te yaşayanına kadar her gün rastladığımız ama cinsel kimliğini bilmediğimiz birçok kişi var.
Lezbiyenler genellikle kimliklerini saklı tutuyor...
Cenk: Evet, çünkü kadın olmak gibi başlı başına bir sorunları var. Toplumun onlara eşcinsel erkeklere davrandığından daha hoşgörülü davrandıkları doğru ancak bu hoşgörü onların geri plana atılmasına yol açıyor. Zararsız bulunmaları onları görünmezliğe iti-yor. O yüzden 2003 yılında lezbiyenlerin hala tek sloganı “Lezbiyenler de vardır”. Serdar: Bir lezbiyen kitapta “Peri kızları gibiyiz, biliyorlar, inanıyorlar ama ortada yokuz, görünmeziz” diyor.
Lezbiyenlerin en büyük sorunu görünmez olmak mı öyleyse?
Cenk: Hayır, lezbiyenliğini açıklamış ve işini iyi yapan saygı duyulan örnek bir lezbiyenin olmaması onları en çok kısıtlayan şey ve en büyük sorunları toplumsal figürlerinin olmaması. Bu anlamda erkek eşcinsellerden bir adım gerideler. Perihan Mağden'in bir romanı çıktı. Lezbiyenler, Mağden'in ortaya çıkıp bunun bir lezbiyen romanı demesini istediler ama böyle bir şey olmadı. Serdar: Erkekler bu açıdan daha şanslı, Murathan Mungan, Kutluğ Ataman gibi isimler, örnekler var. Ben evimde oturup Murathan Mungan okurken bu açıdan bir tatmin yaşayabiliyorum ama kadınların böyle bir olanağı yok. Üstelik heteroseksüel erkeğin kadını ezmesi eşcinsellikte de geçerli. Kadınların eşcinselliğinin konuşulduğu bir toplantıda bile erkekler konuşuyor bu yüzden lezbiyenler bu yıl sadece kendilerinin girebilecekleri bir toplantı düzenlediler.
Kitaptaki lezbiyenler toplumdaki imajlarına çok tersler, çocukluklarında futbol oynamamışlar ya da arabaları yokmuş. Sizin değerlendirmeniz nedir?
Cenk: Özellikle yaş ilerledikçe biraz erkek düşmanlığı oluşuyor. Değil futbol gibi erkek kültürüne ait bir şeyi paylaşmayı bile reddediyorlar. Hayat stratejilerini erkeklerden uzak durma üzerine geliştirmişler. Ancak değerlendirme yapmak doğru değil ikimiz de lezbiyen değiliz, kadın bile değiliz. Kadınlar adına konuşmayalım, biz ne gördüysek onu anlattık, bırakalım onlar kendini anlatsın ve insanlar ne anlamak istiyorlarsa onu anlasın. Okuyabileceğiniz diğer Cenk Özbay söyleşileri |