Grapon Kâğıtları Kapak Tasarımı: Semih Sökmen |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Kasım 2012 | 15. Basım: Temmuz 2023 |
 | İÇİNDEKİLER |
Ay Işıl'a Sığışmıştı
Annemle İlgili Şeyler
Mutsuza Kim Bakacak?
Kurabiye
Kaç Zamandan
Yüzüm Güvercinlere Emanet
Cevşenü'l-Kebir
Mr. Parkinson
Enkaz Kaldırma Çalışmaları
Kurbati
Bıktığım Şeyler ve Yeşil Fanila
Şimdiden Bir Hatırasın
Çiçekli Şiirler Yazmak İstiyorum Bayım!
İris'in Ölümü
Buğu
Kedilerin Alışkanlıkları
Çalıkuşu'nun Z Raporu
Pollyanna'ya Mektuplar  | OKUMA PARÇASI |
Mutsuza kim bakacak?,s. 20-23. Müjde Bilir'e İki sigaram kaldı bu gece için maviş anne İki muhabbet kuşum. İki kendim varmış maviş anne Biri benmişim, biri mutsuz Ben ölürsem maviş anne, mutsuza kim bakacak? Dünyaya bile bir dünya anne lazım. Biri sen ol maviş anne, biri ben. Dünyanın bütün sabahlarına iki bilet al da birlikte gidelim maviş anne Bana da kendi serüvenimden bir yer ayırt, Şefkate söyle o da gelsin. Özledim onu, o da gelsin saçlarıma dokunsun Bilir misin, büyüler bile ninniyle büyür Temiz kokan pazen gecelikler, şehriye çorbası... Hepsi, hepsi ninniyle büyür. Bilir misin maviş anne? Ben çekildiğim her fotoğrafta Defolu bir kelebek gibi çıkarım. Mavi kareli gömleğiyle hatırladıkça babamı Kırpıp kırpıp fotoğrafları, döküyorum başımdan aşağı Sanırım ben assolist oldum maviş anne Şimdi mutluyum Geçmişini mi yok ettin kızım diye soran Bir babadan kurtuluşumu kutluyorum Babama söyle, o gelmesin maviş anne Birileri mutsuzsa, mutsuzlara nergis yolla, Bir kırmızı battaniye, onlara bir mutluluk çadırı yolla sonra belki, ben de gelirim Kuşlarımı da bırakayım gitsinler Dışarıda ölürler mi sence Postacı mektup bile getirmezse onlardan Ben bir anne gibi ağlarım sonra Bırakmayayım, gitmesinler bari maviş anne Ölürler yazık dışarıda... Devamını görmek için bkz. |  |
 | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Ahmet Ada, “Gündlik hayatın şiiri: Didem Madak”, Şiirden dergisi, 6 Aralık 2012 Gündelik dilin retoriği bütün şiirlerinin temelini oluşturuyor. Bireyin gündelik hayatı en ince ayrıntılarla şiirine giriyor. Onun şiirlerinde alışılmamış bağdaştırmalara, dilsel, sözcüksel sapmalara rastlanmaz. Narrative anlatım öne çıkıyor. “Gibi” ilgeciyle yapılan benzetmeler çoğunluktadır. Grapon Kâğıtları’ndan birkaç örnek vereyim: “Kocaman bir dağ lalesi gibi” (s. 16) .”Mavi saçlı bir tanrı gibi severdim Burdur Gölü’nü” (s. 57). Didem Madak’ın kısa şiiri yok. Şiirleri hep uzun. Blok halinde yazıyor. Uyak ve ses kaygısı da yok. Doğasal sesleri taklit ediyor. Müjde Bilir, Grapon Kâğıtları’nda yer alan “Yüzüm Güvercinlere Emanet” başlıklı şiirini, “kumruların seslerini taklit ederek okumuştu: Gu – guk guk!” diyor. Şiirlerinde ses öğesinin az olmasında dizeyi değil, retoriğin kurduğu tümceyi öne çıkarışının rolü var. Didem Madak’ın şiirleri hayata tutunmanın, yaşama sevincinin dile geldiği şiirlerdir. Çileciliğin, mutsuzluğun şiirleri. Karşıtlıkların onun dünyasında gedikler açtığı söylenebilir. Işıltı ve karamsarlık iç içedir onda: “Birileri mutsuzsa, mutsuzlara nergis yolla, / Bir kırmızı battaniye, / onlara bir mutluluk çadırı yolla / sonra belki, ben de gelirim” (s. 21). Görüldüğü gibi, ben’in arzusu mutsuzluğu yenmek yönündedir. Temiz kokan pazen gecelikten, şehriye çorbasına kadar bireyi kuşatan şeyler, nesneler, hayata... Devamını görmek için bkz. |  |
|