 | ISBN13 978-975-342-362-5 | 11x18 cm, 211 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için |  |
|
| | Alfa Ayının Kabileleri Özgün adı: Clans of the Alphane Moon Çeviri: Tuna Erdem Yayın Yönetmeni: Bülent Somay Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Dizgi Metis Yayıncılık Baskı Hazırlık Metis Yayıncılık Kapak ve İç Baskı Yaylacık Matbaacılık Ltd. Cilt Sistem Mücellithanesi Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Mayıs 2002 |
Metis Bilimkurgu dizisinde daha önce Gökteki Göz, Vulcan’ın Çekici ve Yüksek Şatodaki Adam adlı kitaplarını yayımladığımız Philip K. Dick’in bir romanı daha Tuna Erdem’in güzel çevirisiyle Türkçe’de… Dick’in 1964 yılında yazdığı Alfa Ayının Kabileleri delilerle akıllıları ayırt etmenin çok zor olduğu bir roman. Zamanında akıl hastalarının kapatılıp unutulduğu bir büyük tımarhane olan Alfa ayında yıllar sonra kendine has bir toplumsal örgütlenmenin kurulduğu ve işlediği anlaşılır. İşin asıl ilginç yanı ise birkaç ruh hastalığı kategorisinin hiyerarşinin farklı basamaklarında konumlandığı bu sıradışı toplumun yönetim aygıtının, normal saydığımız sistemlerden pek o kadar da farklı olmayışı...  | OKUMA PARÇASI |
Birinci Bölüm, s. 5-17 Gabriel Baines, saldırıya uğrama ihtimalini hesaba katarak, yüce divan odasına kendinden önce Man yapımı simulakrumunu yolladı. En ince ayrıntısına kadar Baines'e benzeyecek biçimde, maharetle tasarlanmış olan simulakrum, yaratıcı kabile Man'lar tarafından üretildiğinden, birçok işin altından kalkabilmekteydi ama Baines onu sadece savunma amacıyla işe koşuyordu. Kendini savunmak Baines'in yegâne yaşama amacı, ayın kuzey ucundaki Adolfkent'te yaşayan Para kabilesi üyeliğinde hak iddia edebilmesinin biricik nedeniydi. Kuşkusuz Baines defalarca Adolfkent'ten dışarı çıkmıştı ama bir tek burada, Para yerleşiminin dayanıklı duvarlarıyla çevrelendiğinde kendini güvende, ya da hiç değilse görece güvende hissedebiliyordu. Bu da, Para kabilesi üyeliğinde hak iddia etmesinin, düzmece, görülüp görülebilecek en sağlam, en sarsılmaz ve en dayanıklı kentsel yerleşim bölgesine girebilmek için uydurulmuş bir taktikten ibaret olmadığının kanıtıydı. Baines'in içtenliği şüpheye yer bırakmıyordu... Sanki onun içtenliğinden sual olunabilirmiş gibi. Heb'lerin aşağılık barakalarına yaptığı ziyaret vardı örneğin. Kısa bir süre önce, bir çalışma tugayının kayıp üyelerini aramak için gitmişti oraya; tugay Heblerden oluştuğuna göre dağılıp, Gandiköy'e geri gitmiş olacaklarını düşünmüştü. Sorun, tüm Heblerin birbirlerine benzemesi, ya da en azından Baines'e öyle gelmesiydi: hiçbir karmaşık işleme konsantre olamayan, sürekli kıkırdayan, kir pas içinde kıyafet... Devamını görmek için bkz. |  |
 | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Ogan Güner, “Androidler elektrikli koyun düşler mi?”, Virgül, Sayı 30-32, Ekim 1997 Philip K. Dick (onun âdetini benimseyerek kısaca PKD diyelim), uzun kariyerinin özellikle son yıllarında birçok yazar ve eleştirmenin onu 20. yüzyılın büyük Amerikan yazarları arasına yerleştiren övgülerine mazhar olmasına rağmen, sonuna kadar bir bilimkurgu yazarı olarak kaldı. Birçok iyi bilimkurgu yazarı gibi, bir "tür" yazarından daha fazlası olduğunu kanıtlamak hoşuna gitmiyor değildi, ama bilimkurgunun bir 'makus talih' olmadığını da anlamıştı. Bu bir çelişki gibi görünebilir, ama PKD'den bahsetmek temelde çelişkiden bahsetmek demek zaten. 1940'larda ve 1950'lerde ABD'de bir tür yazarı olmak, aynı zamanda bir meslek sahibi olmak demektir. Tür yazını, yazarlarını dört bir yandan kuşatır ve boğaz tokluğuna çalıştırır. Yazarlar, bir yandan hızlı üretmek zorundadır, diğer yandan yazdıklarını okurlarına (tür yazınının okuyucuları istisnalar barındırmakla beraber, sıradan, ne istediğini bilen ve şaşırmak istemeyen 'tüketicilerdir') beğendirmek durumundadır. Dolayısıyla o türün klişelerine zincirlenmişlerdir. Tüm bunları yaparken de tür yayıncılığının getirdiği formatları aşmamak durumundadırlar. Bilimkurguda da aynı kısıtlamalar geçerlidir ve kitaplarını yayınlatmak isteyen her bilimkurgu yazarı bu yasalar karşısında ödün vermek zorundadır. Kısacası tür yazını, klasik anlamdaki edebiyatın özgür yaratım iddialarından, dolayısıyla konforundan men edilmiştir. Bütün bunlar, yük... Devamını görmek için bkz. |  |
|