| ISBN13 978-975-342-712-8 | 13x19,5 cm, 184 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Ermenistan'da Bir Türkiyeli Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Mart 2009 |
Ermenistan'da Bir Türkiyeli, 'vatan bildiği yerde vatandaş sayılmayan, vatanı sanılan yeri ise vatan sayamayan' Türkiyeli bir Ermeni'nin, 'başka Ermenilerin vatanı' Ermenistan'a yaptığı on günlük bir gezinin kendisinde bıraktığı derin izleri anlama ve paylaşma çabasının ürünü. Berberyan bir gezi kitabından çok, sindirilmesi epey zaman alan karmaşık duygulardan örülü bir 'duygu kitabı' olarak tarif ediyor anlatısını. Pek de hevesle başlamayan bu yolculuk, başlangıçtaki bir dolu önyargının aşama aşama kırıldığı bir 'iç yolculuğa' dönüşüyor kitapta. Bu tür metinlerin has örneklerinde hep görüldüğü gibi, yolculuğun ve kitabın sonuna gelindiğinde hem yazar hem de okurlar farkına varmadan manevi bir dönüşüm sürecinden de geçmiş oluyor. Berberyan bütün bu süreci son derece canlı, enerjik ve keyifli bir üslupla ve birçok kişinin dikkat bile etmeyeceği ayrıntıları neredeyse çocuksu bir sevinçle yakalayan bir gözün bakış açısından anlatmayı başarıyor. Ermenistan'ın günlük yaşamını, doğal güzelliklerini ('altın sonbahar'ı ve muhteşem Ağrı Dağı'nı), kültürel değerlerini (örneğin o muazzam taş işçiliği geleneğini), sancılı tarihini, mitler ve efsanelerle, küçük küçük insan hikâyeleriyle bezeyerek anlatıyor. Yaşanan tarihsel travmalar yüzünden en çok 'ötekileştirdiğimiz' komşumuzu daha yakından tanımamızı, birbirimize aslında ne kadar da benzediğimizi görmemizi sağlayacak bu güzel kitap, ayrıca 'Türkiyeliliğin' entelektüel bir fantazi değil, gerçek bir deneyim alanına tekabül eden bir kavram olduğunu da gayet net gösteriyor. | İÇİNDEKİLER |
Teşekkür Önsöz Sözün özü Ön gün Uçak İlk gün Vernisaj Ben âşık oldum Eçmiadzin "Khaçkar"lar Paylag Karabağ Şehitliği Altın sonbahar Mide fesatı Sevan Hin Asdvadzner Garni Keğart Soykırım Anıtı Heykeller Selamsız Bandosu Noravank Ambert Anjel Veharan Tarihi müze Eğlence Sergei Paradjanov Khor Virab Dönüş | OKUMA PARÇASI |
Önsöz, s. 11-12. Vatan bildiğim yerde vatandaş sayılamıyorum. Vatanım sanılan yeri vatan sayamıyorum. Ben Türkiyeli bir Ermeniyim. Köküm Anadolu'da. Doğum yerim İstanbul. İstanbul benim canım. Doğduğum yerdir vatanım. Ermeni doğdum diye Ermenistan bana vatan olmalı değil. "Git de vatanını gör" diyenler, bunu yanlış bilenler. Türkiyeli bir Ermeni'nin, başka Ermenilerin vatanı olan yeri ziyaretinden izlenimleridir bu kitap. Yansız, önyargısız, salt bir izlenim kitabı... Gezi kitabı hiç değil. Yalnızca duygu kitabı... karmakarışık duygulardan örüldü. Gün yüzü görmesi için, tüm o karmaşık duyguların sindirilmesi için bir yıl geçmesi gerekti. Paylaşılmak için can atan bir dolu anı birikti. Hiçbir düzene uymadan, öyle rastgele belleğe tıkılan bir dolu anı. Zamanı geldiğinde her biri, düzensiz olarak tıkıldığı o yerden, kendi düzenini kurarak ve de kendiliğinden sayfalara döküldü. Hiçbiri süslenmedi. Tastamam olduğu gibi, yaşandığı gibi yazıldı. Etkilenip, duyg... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Karin Karakaşlı, “İstanbul âşığının Ararat kaçamağı”, Sabah Kitap Eki, 15 Nisan 2009 "Yükseklerdeydi. Bulutların da üzerindeydi. Yerden yükselmiş gibi değil de, gökyüzünden yere doğru uzanmış gibiydi. Lütfetmiş de uzanmış gibi. Lütfedermiş zaten... Öyle dediler. Sen istiyorsun diye görünmezmiş. Kendi istediği zaman lütfeder belirirmiş. Canlı o. Ruhu var. Ve ben ona âşık oldum. Ben, ada çocuğu, tipik deniz insanı, bir dağa âşık oldum... Öyle bir güzellik ki bu 'Al senin olsun,' denecek gibi değil. Yoksa dağ bu işte.. Senin olsa ne olacak? Orada duruyor, çıkıp tepesine yaşayacak değil ya insan... Denizi paylaşamamaya benzemez ki bu. Ama öyle bir güzellik ki... Çarpıyor, büyülüyor, iç eritiyor, âşık ediyor. Keşke sınır, tam dağın ortasından geçseydi diyorum. Her iki yan da eşit sahiplenerek sürseydi o güzelliğin sefasını." Bercuhi Berberyan Ermenistan'da Bir Türkiyeli başlıklı anlatı kitabında Ararat-Masis-Ağrı Dağı ile karşılaşmasını böyle anlatmış. Metis Yayın... Devamını görmek için bkz. | |
Rober Haddeciyan, “Bercuhi Berberyan’ın Ermenistan’da Bir Türkiyeli kitabı bir nefeste okunuyor”, Marmara, 4 Haziran 2009 Yayımladığı eserleri özenle seçen bir yayınevi olan Metis birkaç ay önce Bercuhi Berberyan’ın Ermenistan’a yaptığı geziden izlenimlerini anlatan Ermenistan'da Bir Türkiyeli adlı çok ilginç bir kitabını yayımladı. Yetenekli bir oyuncu, yönetmen, ressam ve yazar olan Bercuhi Berberyan liseden sınıf arkadaşlarıyla ilk kez Ermenistan’ı ziyaret ediyor. Dönüşünde kendisinin de belirttiği gibi hiç acele etmeden, yavaş yavaş olgunlaşmalarını beklediği duygularını kâğıda döküyor ve tamamladığı kitabını özgün bir başlıkla adlandırıyor: Ermenistan'da Bir Türkiyeli Neden “Türkiyeli” de “Türkiye Ermenisi” değil? Ya da uygun düşecek başka bir başlık değil? Sorunun mantıklı yanıtını kitabında yazarın kendisi veriyor. Bu anlamlı başlık da kitaptaki araştırmacı, doğal, içten, zeki ve gerçekçi yaklaşımı soğukkanlı bir coşkuyla ve coşkulu ... Devamını görmek için bkz. | |
Neşe Doster, “Yoksulluğun coğrafyası yok”, Gerçek Gündem, 19 Ekim 2009 Ermenistan açılımının Türkiye gündemini işgal ettiği, ABD ve AB’den gelen talimatlara göre Kıbrıs açılımının yolda olduğu bugünlerde; diplomasiyi, siyaseti, açılımları bir kenara koyup, insandan, İstanbul sevgisinden ve yoksulluktan konuşalım biraz. “Köküm Anadolu’da. Doğum yerim İstanbul. İstanbul benim canım. Doğduğum yerdir vatanım... Orada İstanbul yok, adalarım, denizim, martılarım yok. Laf aramızda denizle dağ dile gelip bir ağızdan bana ‘Ya ben, ya o’ deseler, ben denizi seçerim.” (s. 36) Tiyatrocu (kendisi amatör diyor), yazar, ressam, Agos gazetesi köşe yazarı Bercuhi Berberyan, Ermenistan'da Bir Türkiyeli adlı kitabında İstanbul sevdasını bu sözlerle tanımlıyor. Kitabının karmaşık duygularla örülü bir iç yolculuk, yansız, önyargısız bir izlenim kitabı olduğunu söylüyor. Bu iç yolculukta yazara doğal güzellikler, kültürel değerler, mitler, efsaneler, sancılı bir tar... Devamını görmek için bkz. | |
|