| ISBN13 978-975-342-297-0 | 13X19,5 cm, 224 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Pinhan Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: 1997 | 10. Basım: Mart 2008 |
Döndü halka/ döndü olanca hızıyla/ toprak ki siyah bir halka idi/ ve geceye saklanırdı bazen/ tuttu su ile karıştı/ su ki sarı bir halka idi/ rengiyle dalaşırdı bazen/ tuttu toprağı kucakladı/ eğildim suya baktım/ suda kendimi gördüm/ kendimi sen sandım/ sarılmak için atıldım/ köprüye hıncım yalan imiş/ onu yıkarken suya karışan/ ben oldum Bir de baktım ki/ ben ben değilim artık/ sûretim başka bir sûret/ ismim bir başkasının ismi/ gönlüm ne yöne akar/ ben ne yöne/ verdiğin emaneti yitirdim yollarda/ hata ettim/ kusur ettim/ affola... | OKUMA PARÇASI |
"Elma", s. 9-13 Devir tamam oldu, Dünyaya geldim. Ahu Taş köprünün tam orta yerinde durdu. Dağ, taş, dere, tepe, börtü böcek onunla beraber durup, soluğunu tuttu. Onlara dönüp yola devam etmelerini, arkalarından yetişeceğini söylemek istedi; ama yapamadı. Aniden bir ürperti yaladı tenini; hazan yaprağı gibi tir tir titredi. Hava bu kadar rakit, sema böylesine bulutsuz iken, yağmur muştulayan bu arsız rüzgârın nereden çıktığını kestiremedi. Ne öne ne arkaya, tek bir adım dahi atamıyordu. Soğuk terler boşaldı sırtından. Nicedir meftun olduğu şehir nihayet görünmüştü uzaktan. Ağyar ile karşılaşmadan evvel tanıdık bir simayı kucaklayabilmek umuduyla eğildiğinde, köprünün altında cuş eden suyla gözgöze geldi. "Bugün sana nazım geçmedi. De bana, vuslatımıza çok var mı... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Ömer Türkeş, “Tarihî roman roman gibi tarih”, Virgül, Sayı 9, Haziran 1998 Elif Şahin'in Pinhan romanı, tarih ile fantezinin karıştığı bir metin olarak sunuluyor kapakta, ama kullandığı dil, eski Türk anlatılarını andıran öyküsü ve olay örgüsünün gevşekliği ile daha çok bir masal, uzun bir Dede Korkut öyküsü. Öykünün kahramanı Pinhan'ın, Denizli çevresinde kurulu Dürri baba tekkesine girişi ile başlayan ve içindeki ikinci cinsiyeti farketmesi ile gelişen öykü, Pinhan'ın kendini arayışı içerisinde İstanbul'a taşınıyor ve yine tekkenin önünde sonlanıyor. Roman boyunca, metafizik inançların ve mistisizmin bir gerçeklik olarak ilerlediğini görüyoruz. Cinler, beddualar, uğursuzluk, kaderin kaçınılmazlığı, vb. doğa üstü motiflerin hepsi anlatının öğeleri. Tıpkı Yüzyıllık Yalnızlık'ta, Mocambo kasabası için felaket habercisi bir olayın meydana gelmesi (domuz kuyruklu doğan bebek) gibi, Pinhan'da da, beyaz karıncanın görünmesi Akrep Arif mahallesi i... Devamını görmek için bkz. | |
|