ISBN13 978-975-342-196-6
13x19,5 cm, 144 s.
Yazar Hakkında
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarla Söyleşiler
LİSTE DIŞI
BASILMAYACAK
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
AYIN ARMAĞANIAYIN ARMAĞANI
Yücel Kayıran
Son Akşam Yemeği
1. Basım
Liste Fiyatı: 140.00 TL yerine armağan
Diğer kampanyalar için
 
Cahide Birgül
Gölgeler Çekildiğinde
Yayın Yönetmeni: Müge Gürsoy Sökmen
Kapak Resmi: Alberto Giacometti
Kapak Tasarımı: Semih Sökmen
Kapak ve İç Baskı Yaylacık Matbaacılık Ltd.
Mücellit Örnek Mücellithanesi
Film Doruk Grafik
Kitabın Baskıları:
1. Basım: Haziran 1998

"Yazacaklarımla, gecikmiş bir yüzleşmeyi sonunda gerçekleştirmiş olacağım. Eski bir fotoğrafa bakar gibi kendi gözlerimin içine bakacak ve 'İşte bu sensin,' diyeceğim. Zor olacak, biliyorum. Ama inandırıcı durmasa da, bir kahraman edası takınarak başımı kaldırmam gerek.

Fotoğraf orada... Beni bekliyor.

Herkesin 'Özel Tarih'inde benzer yaşanmışlıklar var. Ve yine herkesin hikayesi gibi benimki de sonsuz bir kütüphanede, hiç dokunulmadan bekleyen tozlu bir kitabın içinde yıllardır. Şimdi anlatıyorsam, hikayemin kapağını silip diğerlerinin arasında göze batmasını, parlamasını sağlamak için değil. Sadece kendim için...

Yaşananlar yıllar, yıllar öncesinde kaldı. Belki benim de, onlarla orada kalmam gerekiyordu. Ama biliyorsunuz, bu kolay olmuyor. Pek çoklarının yaptığını yaptım, geriye bakmadan yürüdüm gittim ben de. Kolayca sıyrılırım, zamanla unuturum sandım. Olmadı. Onca şeyi ayağıma bağlı ağır bir gülle gibi sürükledim peşimden. Artık gücüm kalmadı. Durmak, soluk almak, sonra da sağlam bir keski ile bu zinciri kesmek istiyorum.

Zamanı geldi... Şimdi..."

OKUMA PARÇASI

Açılış Bölümü, s. 5-13

Yazacaklarımla, gecikmiş bir yüzleşmeyi sonunda gerçekleştirmiş olacağım. Eski bir fotoğrafa bakar gibi kendi gözlerimin içine bakacak ve "İşte bu sensin," diyeceğim. Zor olacak, biliyorum. Ama inandırıcı durmasa da, bir kahraman edası takınarak başımı kaldırmam gerek.

Fotoğraf orada... Beni bekliyor.

Herkesin "Özel Tarih"inde benzer yaşanmışlıklar var. Ve yine herkesin hikâyesi gibi, benimki de sonsuz bir kütüphanede, hiç dokunulmadan bekleyen tozlu bir kitabın içinde yıllardır. Şimdi anlatıyorsam, hikâyemin kapağını silip diğerlerinin arasında göze batmasını, parlamasını sağlamak için değil. Sadece kendim için...

Yaşananlar yıllar, yıllar öncesinde kaldı. Belki benim de, onlarla orada kalmam gerekiyordu. Ama biliyorsunuz, bu kolay olmuyor. Pek çoklarının yaptığını yaptım, geriye bakmadan yürüdüm gittim ben de. Kolayca sıyrılırım, zamanla unuturum sandım. Olmadı. Onca şeyi ayağıma bağlı ağır bir gülle gibi sürükledim peşimden. Artık g...

Devamını görmek için bkz.
ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER

Melisa Gürpınar, “Gölgeler Çekildiğinde”, Cumhuriyet Kitap, Sayı 449, 1998

Roman, kronikleşmiş bir acıyla cesurca bir yüzleşmeyi dile getirdiği, ucuz iç dökmelerin, itirafların, pişmanlıkların yanından bile geçmeden, kimseyi yermeden, savunmadan, gerçeği tam da insani bir açıdan kavrayıp en yalın biçimiyle önümüze koyduğu için önem kazanıyor. Yazar yargılamanın değil, yansıtmanın peşinde. Eski fotoğraflara bakıyorsunuz yalnızca, sararmış kâğıtlarda kalan günlüklere… Bir anlığına da olsa içiniz titriyor. Cahide Birgül, bütün bir roman boyunca, bize böylesi bir içsel titreşimi iletmeye çalışıyor. Ya da kimbilir kaç kez yaşadığımız yürek çırpınışlarını. Kırk yaşını geride bırakmış bir yazarın, belki de bilinçle, Türk romanına neredeyse damgasını vuracak olan geleneksel temalardan kaçınıyor olması, romanı daha da özgün kılıyor. Trajedinin altın kuralına uyup, ok yaydan çıkmışçasına, acıyı tam onikiden vurmaktan başka bir şeyi gözü görmüyor Cahide Birgül'ün. Bu romanda yer a...

Devamını görmek için bkz.

Esra Ballım, “Aşk Ne Zaman Aşk?..”, Kitap Zamanı, 25 Eylül 1998

Son tahlilde Birgül'ün romanı gerçekten bir solukta okunabilecek yetkinlikte. Yalnız bu arada, aşk gururu hiçe saymaktır; aşk için ölmeli aşk o zaman aşk vb. Klişelere yaslanmak gibi bir handikapı da var tabii. Ayrıca Birgül, iki kadın arasında kurguladığı bulanık aşk hikâyesini, kadın ve erkek karakterle kurgulasaydı, okur açısından daha net bir görüntü alma imkânı doğabilirdi diye düşünüyoruz. Yine de alışılmışın dışında, okuduğunuz parantez içleriyle gelişigüzel yürek çırpıntılarına tanık olacağınız, aşk, yitirilmiş sevgiler, evlilik gibi kavramları bir kez daha sorgulayacağınız bir roman, Gölgeler Çekildiğinde.

Sırma Köksal, Vizyon, Eylül 1998

… Herhangi bir ilk kitaptan beklenemeyecek kadar mükemmel bir kurgu, olağanüstü bir yetkinlik ve gerçekten büyüleyici bir çalışma. Orada burada hakkında çıkan ve lezbiyenlik soruşturması yapan yazılar bu kitaba yapılan en büyük haksızlık bana kalırsa. Hayır, ahlaklıca söylemiyorum bunu "ben göremedim, hani nerede" diye de sormuyorum, ama lezbiyen bir sevgi temasının ardında anlatılan kişilik ve vazgeçmeden teslim oluşun öyküsü öylesine güçlü ki, kitabın asıl üzerinde durulması gereken yanının bu olduğunu düşünüyorum. Yaşanmış, bitirilmeden içimizde saklanmış olanların ağırlığı ile yorgun vücutlarımızın geceleri kolayca uyuyup, sabahın ilk saatlerinde erkenden uyanışının acı öyküsünün, üstelik her önüne gelenin pervasızca el attığı bu öykünün, hiçbir eskimişlik duygusu uyandırmadan taptaze bir edebiyat olarak bu denli başarısı ile tekrar karşımıza çıkması nasıl da sevindiriyor edebiyat meraklısı okuru. Biraz edebiyat merakı olan hiç kimse...

Devamını görmek için bkz.

Orhan Duru, “Gölgeler Çekildiğinde”, Yeni Yüzyıl, 20 Ağustos 1998

Kitaplar arasında dolaşırken yeni bir yazar bulmak yeni bir kapıyı açmağa benziyor. Kapının ardında ne olduğunu, girdiğiniz evin nasıl döşendiğini bilmiyorsunuz. Bunu yavaş yavaş okurken öğreniyorsunuz. Yazarın sizin için kurduğu bir dünya bu. Bu dünya ile iletişim sağlıyorsanız, sorun yok. Kimi zaman daha baştan itici geliyor bu dünya, o zaman kendinizi zorluyorsunuz. Her iki durumda da konuksunuz bu yeni dünyada. Bildik yazarlarda ise her yeni yapıt tanıdık gibi geliyor insana.

Bu nedenle yeni bir yazarın, daha doğrusu bilmediğim bir yazarın ilk yapıtı ile karşılaştığımda çoğunlukla şaşırıyorum. Bir yandan da bu şaşkınlığı seviyorum. Bir çeşit meydan okuma bu. İşte önümde yeni bir yazarın ilk kitabı. Evirip çevirerek bir yerlerinden sokulmağa çalışıyorum.

Cahide Birgül'ün Gölgeler Çekildiğinde adlı romanını okurken aynı durumla karşılaştım. İlk sayfalarda nasıl bir dünyaya girdiğimi p...

Devamını görmek için bkz.

Melisa Gürpınar, “Başarılı bir ilk roman örneği”, Cumhuriyet Kitap, 24 Eylül 1998

Birbirleriyle yeni tanıştırılan küçük çocukların, oyuna, hatta kavgaya başlamadan önce, aralarında dolaşan bir uzaklık vardır. Merak, çekingenlik ve güvensizlikle dolu sessiz bir uzaklık. Ben de, kitabını elime aldığım an, ilk kez okuduğum yazarlara karşı böylesi bir uzaklığı duyamsarım nedense. Bir an için bile olsa. Cahide Birgül de, ilk kez karşılaştığım bir yazar, zaten Gölgeler Çekildiğinde, onun ilk romanı. Okumaya başladığımda, aramızdaki uzaklığın hemen ortadan kalktığını ve sanki gizli bir elin, beni ruhsal bir serüvenin içine çekip aldığını anlamakta gecikmedim. O hızla ve o sürüklenişle romanı bitirdikten sonra, şaşkınlığımı yenerek, düşünmeye başladım.

Romandaki bu sürükleyicilik, kimilerinin yakıştırdığı gibi, polisiye roman esintileri taşımasından kaynaklanmıyordu. Tersine, içinde yaprak bile kıpırdamayan bir hayattan alınma, sancılı ağır ve yağışlı bir kış mev...

Devamını görmek için bkz.
 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X