| ISBN13 978-975-342-077-8 | 13x19,5 cm, 384 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Tımarhane Yolculuğu Özgün adı: The Loony Bin Trip Çeviri: Nesrin Kasap Yayın Yönetmeni: Müge Gürsoy Sökmen |
Kapak ve İç Baskı Yaylacık Matbaacılık Ltd. Mücellit Örnek Mücellithanesi Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Haziran 1995 |
Tımarhane Yolculuğu, kadın özgürlüğü hareketinin öncülerinden Kate Millett'in , "deliliği", "normalliği" ve "özgürlüğü" tartıştığı otobiyografik bir kitap. Millett, "oraya gidip dönenler"e adadığı bu cesur kitabında herkesi toplumda "delilik" denen olgu üzerine ve "özgürlüğün kimin hakkı olduğu" konusunda düşünmeye çağırıyor: "Kendi başımdan geçenleri anlatacağım size. Çünkü anlatmak, olanları yeni baştan yaşayarak bir çeşit cin kovma, benliği –zihni– onarma ve doğrulama işlevini görüyor benim için. Çoğumuzun çıktığı bir yolculuk bu. Kimilerimiz bu yolculuktan sağ salim dönüyor; kimilerimiz ise suç ortaklığı yapmamız, 'hasta' olma mesleğine katılmamız için yapılan çağrılar ve teslim olmamız için yapılan baskılarla bize verilen zarar yüzünden gücünü yitirmiş olarak dönüyor... 'Akıl hastalığı' denen o yaygın batıl inancı, hapsedilip zorla ilaç kullanma biçimindeki o fiziksel olguyu, sonunda bir yere konup sonsuza değin kapalı tutulma ya da serbest kalınsa bile yaşamının geri kalan yıllarını damgalanmış olarak yaşama tehdidini içeren bir sistem bu. Ne de olsa, yaşamımız boyunca hepimizin karşısında bir gözdağı olarak duran bir yazgı bu 'aklını yitirme' kavramı. Bir zamanlar saçma, olanaksız, benim değil, bir başkasının başına gelebilecek bir şey olarak niteleyeceğim bir olasılıktı bu. ...Tımarhane Yolculuğu'nu 1982-1985 yılları arasında yazdım. Pişmanlığın ve kendini yadsımanın, hoşnutsuz toplumla yapılan o suç ortaklığının, yani depresyonun izlerini taşıyan bir ruh hali içinde, ilk önce son bölümü yazdım. Şimdi, bu bölümü yeniden okuduğumda bana yanlış gelen bir şeyler buluyorum. Doğru, depresyonu betimliyor bu bölüm: teslim olmayı, boyun eğmeyi, yanlış bir bilinç oluşturacak kadar büyük bir yadsımayı. Ama bu bölümü daktiloya çekerken, Dur biraz, niye buna depresyon diyorsun? demek geliyor içimden – niye üzüntü demiyorsun buna? Üzüntünün, hatta öfkenin bir hastalığa dönüşmesine izin verdin sen. Sana yapılan şeylerin –içeri tıkılmanın sarsıntısı ve utancının– yarattığı o bunaltıcı ve açıklanması olanaksız görünen üzüntünün gizemli bir psikoza dönüşmesine izin verdin. Nasıl yapabildin bunu?" | OKUMA PARÇASI |
Önsöz, s. 7-8 Bu, delilik olarak tanımlanan o karabasana, o toplumsal duruma, o dışlanıp bir yere kapatılma deneyimine yapılan bir yolculuğun öyküsüdür. Kendi başımdan geçenleri anlatacağım size. Çünkü anlatmak, olanları yeni baştan yaşayarak bir çeşit cin kovma, benliği –zihni– onarma ve doğrulama işlevini görüyor benim için. Çoğumuzun çıktığı bir yolculuk bu. Kimilerimiz bu yolculuktan sağ salim dönüyor, kimilerimiz ise bir şeyler yitirerek, suç ortaklığı yapmamız, "hasta" olma mesleğine katılmamız için yapılan çağrılar ve teslim olmamız için yapılan baskılarla bize verilen zarar yüzünden gücünü yitirmiş olarak dönüyor. Bunları anlatmamın bir amacı da, aynı gemiye daha önce binmiş ya da binmek üzere olan bütün insanlara, bu garip inanç sisteminin ele geçirip altüst ettiği kişilere yardımcı olmak. "Akıl hastalığı" denen o yaygın batıl inancı, hapsedilip zorla ilaç kullanma biçimindeki o fiziksel olguyu, sonunda bir yere konup sonsuza değin kapalı tutulma ya da serbest ... Devamını görmek için bkz. | |
Nesrin Kasap, "Çevirmenin Sonsözü", s. 382-83 Kate Millett, Sokak Kadınları adlı kitabında bir "dolap" kavramından söz eder. Kafalarımızın içinde çözümlenememiş bir karabasan halinde duran, bastırılan ve kolayca dile getirilemeyen konuları birer dolaba benzetir Millett; "Herkesin kafasında içini açıp bakmaya korktuğu bu çeşit dolaplar vardır," der. İşte Tımarhane Yolculuğu da bu dolapların en karanlıklarından birini aralama çabasıdır bir bakıma. Kişiliği "dengede tutma" denen yetiyi yitirip genelgeçer davranış kalıplarının dışına çıkma korkusu, neredeyse her insanın zihninin bir köşesinde gizliden gizliye varlığını sürdürür. Aklın sapması, baş edilmesi en güç karabasanlardan biridir çoğumuz için. Aklın sapmasının getirebileceği sonuçları, kimi örneklerde şu ya da bu biçimde gözlemlediğimiz damgalanma, indirgenme, giderek dışlanma olgularını göğüslemek, hele yalnızlığa göğüs germek hiç de kolay değildir çünkü. Tıp biliminde zihinsel sorunların köken... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Dosya, “Çılgın kalabalıkta tek başına”, Radikal Kitap Eki, 6 Temmuz 2001 Kate Millett, akıl hastalığını, ancak kapatarak müşahede altında tutabilen sisteme karşı sivri bir eleştiri getiriyor Tımarhane Yolculuğu'nda. Toplumu, McDonald'laştırarak manipüle eden ve kusursuzluğu hedefleyen Amerikan hükümetine, aşırılıklarla dolu kişilik yapısı ve siyasi görüşlerinden dolayı ters düşen Millet, tedavi edilmesi gereken bir akıl hastası konumuna ge(tiri)lir. Delilik olarak tanımlanan karabasana, dışlanıp bir yere kapatılma deneyimine yapılan bu yedi yıllık yolculuğu kaleme almasının bir nedeni, olanları yeniden yaşayarak benliği onarma işlevi sağlamaksa, bir nedeni de aynı 'gemiye' binmiş ya da binmek üzere olan kişilere yardımcı olmaktır. Kitabının ilk bölümünde 'manik dönem' diye tanımlanan döneminin coşku ve dinamizminin yansımasını, ikinci bölümde bu ruh halinin zararlı görülüp engellemesinin ve isteği dışında kapatılmasının öyküsünü, son bölümde ise acınası bir kalın... Devamını görmek için bkz. | |
|