Ayın Büyüttüğü Oğullar Yayın Yönetmeni: Müge Gürsoy Sökmen Kapak Tasarımı: Bülent Erkmen Baskı Hazırlık: Bilge Barhana |
Dizgi Metis Yayıncılık Kapak Baskı Ofset Yapımevi İç Baskı Yaylacık Matbaacılık Ltd. Cilt Sistem Mücellithanesi Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Mayıs 2002 | 2. Basım: Temmuz 2010 |
2002'de Bejan Matur'un iki şiir kitabını yayımladık: Onun Çölünde ve Ayın Büyüttüğü Oğullar. Ayın Büyüttüğü Oğullar, "Soyağacı" ve "Akdeniz" başlıklı iki bölümde 24 şiiri bir araya getiriyor. Buraya aldığımız şiir "Akdeniz" (s. 45-7): Annenin ve tanrının zulmünü hatırlatan, Adalara saklanmış, Bir rahme kapatılmış çocuklar. Hepsi sakat ve utangaç. Arkalarını dönüp, şarap içiyorlar. Tıkanıyor boğazları ve hâlâ, O eski tanrıya inanıyorlar. I. Bu gövdeler benziyor mu taşlarına onun? O taşlarını parlatıp, güzelliği yontarken. Ve onu kesik koluyla bırakırken. Aşkın tanımlı bir yerinde güzellik, Kesik koluyla eğilmiş yeryüzünü düşünüyor. II. Eski deniz Çürümüş oğullarıyla Hesap sormaz. Yaşatmaz da. Sadece taşlara hayat var orada. Zulmü hep taze kalmış. Bu yüzden unutulmamış bir anne. Çocuklarını karartmış, yemiş. Kalbe değen tuzlu sular yakmadığında, Anne de Tanrı da Unutulacak. | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Mehmet Sebatlı, Özgür Politika, 4 Temmuz 2002 İlk kitabı Rüzgâr Dolu Konaklar'da büyüdüğü ortamı, geldiği mozaik kültürü anlatan ve yitirilmişe ağıt yakan Matur, geçmişi şükran duygusuyla anımsayann masum bir çocuk portresini çiziyor. Ancak bir kaybın kabulü duygusuyla şiir yazılabilir" diyen Matur için kayıp, yaldızlı sandıklarında ipekli kumaşlar ve tütsüler saklayan, iki büyük dünya harbine tanıklık etmiş kültür taşıyıcısı ninesiyle, kendisini okumaya motive eden babası... İkinci kitabı Tanrı Görmesin Harflerimi ile birlikte Matur'un bize tanıttığı bu çocuk büyüyor, hayatla yarışan, boy ölçüşebilen, ona denk düşen bir dil oluşturmaya çalışıyor. "Ana rahminden mırıltı gibi olan ilk kitabın yanında ikincisi, sesi olan bir kadına ait duruyor. Gene kendi hayatımdan sözcüklerle fakat hayata teslim olmadan kurduğum bir ses, bir dil bu" diyor. Son iki kitabı Ayın Büyüttüğü Oğullar ve Onun Çölünde'de Bejan Matur aşklar... Devamını görmek için bkz. | |
Gültekin Emre, “Dizelere taşınmak yeni şiirlerle tanışmak”, Cumhuriyet Kitap, 5 Eylül 2002 Destansı bir anlatımın elinde tutuyor Bejan Matur. Parçalanmış ve parçalarına uzak düşmüş bir yaşamın peşinde kırsalın kente sokuluşundaki sırat köprüsünün şiirine elini sokuyor. Azınlık ve muhalif bir yaşamın, bir dilin içinde soluklanan şair, kendi geçmişini, gözlemlerini, geleneklerini de ustaca ağdırıyor şiirine. "tepelerin ıssız ve yağmurdan artakalan kokusunda/, Bir anneme bakıyorum, bir baba./ Kimse daha eski değil sanki yeryüzünde onlardan." Onun şiirindeki aile, baba ocağı, toprağın doğurganlığı ve genzi yakan kokusu okuru hemen sarıveriyor. Ölümler, ayrılıklar, göçe zorlanılan yaşamlar bastırılmış, itilip kakılmış ömürlerin çakıl taneleri gibi onun şiirinde yeniden üretiliyor. "Ağaçların dağınık gövdelerini toparladığında bahar,/ Yaprakların anlatacağı, arkadaşımın ölümü olacak." Bejan Matur, "Sözcükler acımızı doldurmayacak." diyor. Duyuyor musunuz? Onun Çölü... Devamını görmek için bkz. | |
Feridun Andaç, “Bir dilin kardeşi olmak”, Cumhuriyet Kültür, 6 Haziran 2002 Molla Camî, Sâdi'nin 'mutlu nefes'ine yüzünü dönerek yazdığı 'Baharistan'ı, "hazırlara bir destan ve gaiplere bir armağan" olarak nitelendirir. Okurunu, içinden geçirdiği baharistanda, "yanlış düşüncelerin dikenlerinden ve kötü isteklerin süprüntülerinden" arındırmayı amaçlar. Aşkın sızıp geldiği yere döndürür sık sık. Bir de aşkınlık durumlarına. Bir şiir başka neyi anlatır, bir şair başka neyi yazabilir ki ! O mutlu çağların imgesi hangi birimizin ilkgençliğini can hevengine çevirmemiş, sitem oklarını bağrımıza yöneltmemiş!? Bazen Molla Camî'ye dönmem, onda sözün sırrını, dilin çengini bulmam, düşüncenin imbiğinden geçmem bundandır belki de! O sözünü ettiğim iğde ağaçlarının kokusunun baş döndürdüğü çocukluk yurdumdan bir iz, bir ses getiren sözlerine dönüyorum şimdi. Mardin-Midyat arası, Tur Abdin coğrafyasında ıssızlığın, hüznün ve acının kalbine doğru yol alırken; Sâdi'ni... Devamını görmek için bkz. | |
Sevi Aral, "Dilsiz coğrafyalar için dilin sınırlarında şiirler", Zaman, 9 Eylül 2002 Yaşayan dillerin yasaklı, ölü dillerin serbest olduğu dilsiz, kıpırtısız, zamansız bir coğrafya... Bu coğrafyada insanlar dilin, ifadenin imkânlarını, seslerini, renklerini arıyor. Ölü diller yaşayan dillerde var oluyor; yaşayan dillerse yasaklarla yok oluyor. Tuhaf bir yaşam-ölüm döngüsü bu. Şair Bejan Matur kendisinin de ait olduğu bu coğrafyada dilini arayan insanlara, dili aşma çağrısı yapıyor. Yasaklanmış dile sahip olanların, kendilerini dilsiz de ifade edebileceklerini; dahası en özel, en gizli duyguların dille ifade edilemeyenler olduğunu söylüyor. Savaş gibi, ağıt gibi, sevişmek gibi... Dilin sınırlarında dolaşmak, dille ifade edilemeyeni aramak, bir şair için pek alışıldık değil. Bejan Matur bu alışılmadıklığı "Dilin imkânlarını zorlayan, onu aşmak isteyen, dille bir meselesi olanlardır," diyerek açıklıyor. Yasaklanmış bir dilin taşıyıcısı olduğunun farkında Bejan Matur. Ama... Devamını görmek için bkz. | |
|