N. Kübra Akalın, "Bir kargonuz var!", Posta Gazetesi, 3 Mart 2016
Birhan Keskin, 6 yıldan sonra yeni şiir kitabıyla döndü.
Birhan Keskin'in her dizesi okuyucusunu hırpalar. Burada hırpalamak kelimesini kötü bir anlamda kullandığım sanılmasın. Keskin okuyucusu bunu ister çünkü... Şair o dizeleri yazarken ne hissediyorsa okuyucusu da o hissi yakalamayı ister... Bir dizede soluklanmak bazen bir ömür alır. Bir kelime öteye geçemezsin, yaşayıp sindirmen gerekir.
Keskin'in yeni kitabı Fakir Kene de işte bu duygularla çok uzun zamandır bekleniyordu. Kitabın çıkacağı haberi duyulduğunda “evde bir şenlik havası” esti. Ve nihayet kavuşma günü geldi çattı...
Fakir Kene şairin diğer kitaplarına göre daha toplumsal şiirleri barındırıyor içerisinde. Farklılıklar buradan şaşırtmayı başarıyor. Önceki kitapları gibi bir duygu yoğunluğu bekleyenler için ilk okumada bir nevi hüsran bile olabilir. Zayıf bulunabilir. Ancak bu biraz kolaycılık olacaktır. Sindire sindire okumak iyi gelecektir.
Yaşadığımız ülkede istemesek de içine çekildiğimiz siyaset, doğa katliamları, cinayetler, yaşam ve ölüme artık yeter diyor Keskin'in dizeleri... Ve daha da mühimi unutmamamız gerekenleri hatırlatıyor yeniden ve yeniden.
Fakir Kene'de beni çok etkileyen kitabın son bölümündeki “Zehra Teyzem” oldu. Giden ve kalan arasındaki o ince, yakan çizgi öyle iyi anlatılmış ki... Şair ilk kez bir ölüyü gördüğü ânı anlatırken dünyayı sanki durduruyor. Bir filmin içinde sanki o ânı yaşar gibi hissediyorsunuz.
Demem o ki, evet Keskin'in bu kitabı diğerlerine benzemiyor, bambaşka dönmüş Keskin. Keskin'in dizeleri öyle bir kere okuyup kenara bırakabilecek cinsten değil. Yaşam ve ölüm arasında upuzun bir yolun kapısını aralıyor şair; gerisi okuyucunun yaşadığı hayatta ne hissettiğine bağlı...
Fakir Kene bana, "kal burada, bak yalnız değilsin"i hissettirdi. O yüzden yazıyı bitirirken şairin “Kargo”sundan bir parça paylaşarak bitireyim istedim…
“sana buraya bazı şeyler koyuyorum. yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun.
şuraya bir cümle koydum. bırak, acımızı birileri duysun. hem zaten şiir niye var? dünyanın acısını başkaları da duysun!
acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. ortada dursun. olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper. az unutursun.
buraya tabiatı koydum. ağaçları, suyu, ovayı, dağı. onlar bizim kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun..."