Aynur Kulak, "Birhan Keskin’den kargo var", Kitapeki.com, 2 Mart 2016
Şiir’i yazamam. Şiir de yazamam, yazmadım şimdiye kadar hiç.
Şair de yazamam. O şiirin şairini, bu şiirin şairini, cesaret edemedim şimdiye kadar hiç.
Elimde bir kitap tutuyorum: fakir kene.
Fakat bu şiir kitabını da yazamayacağım besbelli. Yazmaya yeltenemem. Elimde tuttum kitabı, Birhan’ı gördüm. Öyleyse; hiçbir şey yazamıyorsam eğer, Birhan’ı yazarım diye düşündüm.
İyice boşalttım sağımı solumu; büyükçe bir yer açıyorum size Birhan, buyrun. Bu buyrun’un çok içten olduğunu izin verirseniz eğer -ki seversiniz kendisini biliyorum- Gülten Akın dizeleriyle anlatmak istiyorum.
Odaklandım, yok başka hayatım
Olsaydı severdim.
Düpedüz haksızlık ediyorum kendime. Ben size odaklanamam. Heves benimkisi. Size ulaşma isteği. Size yer açınca, buyur edince sizi, ‘size ulaşabilirim belki’ düşüncesi. Fakat nasıl da unuttum! Söylemiştim ya demin; şair de yazamam ben, şiir de…
Hiç zaman kaybetmeyelim bu yüzden, kusura bakmazsanız ben yürüyüp gideyim.
Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. Lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun.
Birhan yapmayın. Daha ilk dizelerde böyle yazmasaydınız da diyemem ki şimdi size. Ben yürürken bıraktıklarınız, bıraktığınız yerde nasıl dursun?
Buraya bir ayna koydum arada önüne geç bak; sen şahane bir okursun. Mesai saatlerinde çaktırmadan şiir okursun. N’olacak ki, bırak patronlar seni kovsun!
Burada bir tutam sabır var. Kendiminkinden kopardım bir parça, (bende çok boldur) lazım oldukça ya sabır ya sabır, dokunursun.
Peki Birhan. Ayna’yı ve Sabır’ı (bende de çok boldur) koyduğunuz yerden alıyorum. Ben şahane bir okurum çünkü sizin mısralarınızı okuyorum. Diğer bıraktıklarınızı fakir kene’nin çıkmasını bekleyen şahane okuyucularınıza bırakıyorum.
Yürüyüp gidemiyorum artık. Sadece yürüyorum. "Kargo" geldi fakir kene dimağıma girdi. Çıkartabilene aşk olsun.
Sayfaları çeviriyorum. "Kardeş Payı"na geçiyorum. Bu on bir şiir demek Birhan. "Hidrofor"da doktora neler söylemişsin? "Tespih"i nasıl çektin, bir ara anlatırsın. Firdevs teyze ile aranızda geçenler? Adım adım "Zillet"e gelmişsin sonra. Fakat dur! Ondan önce birkaç mısra okuyacağım "Tespih"den size, sana…
Bu o evler ki kahırdan büyümüş kalpleri
Odaları yoklukla genişler sofaya doğru
Ah bu benim kör şefkatim bu benim
Ah benim bir boşluğu yoklayan bu elim
Birhan bu senin tespih çeken elin, tespih gibi sıralanan mısraların, tespih sabrı çeken evlerin. Sonra şehir, sonra İstanbul. Sonra Zillet işte. Fakat okuyamayacağım. Neden mi? Sayfaya bir bakar mısınız?
59 kere art arda yazılmış, tekrarsız tek bir mısra, tek sayfa, bir benzeri daha olmaksızın.
İstanbul sana tepeden baktım.
Birhan bu zilleti nasıl bu kadar basit ve bu kadar büyük yazdın!? Art arda tekrarsız bir sağanak bu, bu bir zillet. Yağmur, çamur, hor görülme, miskinlik ve kentsel dönüşüm ve bozgun, bozulma, alçalma, küçülme, aşağı düşme. Aziz mertebesi nerede? Hem bu kadar mütevazi, hem tepeden, İstanbul’a nasıl da böyle baktın?
Ağacın altına oturup çay içelim mi Birhan? "İskelede bir çırak"ı okurum bu arada ben ve siz "Çimenlerin efendisi"ne inat ağacın dibine sırt üstü uzanarak mırıldanırsınız;
Razıyız gölgesinde uyuduğumuz ağaçtan.
Ve zerre ipimizde değilsin başkan.
Sonra "Kardeş Payı"nı okuyacağım ben, içimden. Sorma nedenini, öyle işte… İçimden okumak istiyorum, bu konuda buruğum biraz, fakat sizin yine de duyacağınızı biliyorum. Sonra Kara çıkalım okuruz, "Sağlıklı yas" var sonra. Tam da şimdi bir mısra okuyayım sana "Sağlıklı yas"dan
Ben rüyaya inanırım mesela, mıhlanmış duygulara.
Bu mısraya vurulalı o kadar uzun zaman oldu ki… Derkenar yazıma eşlik etti biliyor musunuz? Nereden bileceksiniz… Size bu ağacın dibinde söylemek nasipmiş Birhan.
http://www.anitsayac.com
Bu internet sitesinin altına ne yazmışsın okuyayım size:
Çaresizlik var Birhan bak:
Türkiye’nin güneyinden üzücü haberler geliyor
Türkiye’nin kuzeyinden üzücü haberler geliyor
Türkiye’nin doğusundan üzücü haberler geliyor
Türkiye’nin batısından üzücü haberler geliyor
Türkiye giderek üzücü bir habere dönüyor
Size bir şey diyeyim mi Birhan? İlk önce kendi kendine söyleme gereği duyuyor insan, aslında insan da demeyeyim şair diyeyim (insanın ötesinde demek istedim şair olan çoğu zaman insan olandan daha değerli benim için) değil mi Birhan? O yüzden önce kendine hitap ettin değil mi? Bu memleket üzücü Birhan Mezopotamyadan beri. Siz de bilirsiniz, biz de biliriz, herkesler bilir de bir şey yapılmaz.
Siz biraz kestirin isterseniz uzanmışken ağacın altında, ben "Dogmayaydın"ı okuyayım.
Kıyamaya kıyamaya çok mısra atlıyorum Birhan. Mısraların hepsini yazsam olmayacak. Yazabilecekken bütün mısraları yazmıyorum canım bak. Şu şahane okurlar ağaç diplerine gelip, şöyle sırt üstü uzanarak, okusunlar diye fakir kene’yi...
Çok sayfalar atladım Birhan, çok mısralar. "KARGO" bölümünü bitirdim "KÜÇÜK ŞEYLER" bölümüne geldim. Küçük küçük mısralar beş sayfa. "ALWAYS ON THE MOVE" bölümünde beş şiir bilmem kaç mısra. Bazı mısraları okurken durdum. Hani şekeri emerken dilinle damağına bastırırsan ya, somurursun…
Ameller niyetlere göredir böyle bilmiştim,
ama dünya değişti, annem öyle diyor.
Biricik idim ben de bir zaman, bak incitmişler bir harfimi,
saksıda üzgün bir bonzai, incittirmem başka yerimi,
Şiirin adını yazmayacağım, fakir kene’yi alsınlar bulsunlar, okusunlar. Ne sayfalar atladım, hangi şiirleri kendime sakladım? Bir çay daha içersek bir tek size söyleyebilirim Birhan. Ben açık içerim çayı, siz demli. Kışları seversiniz, yazlara uzak ve altı yıl olmuş biz şahane okuyucular sizi bekleyeli.
Sen beni yazda görme, bir şeye benzetemezsin.
Yazları atlayalım o zaman. Hiç olmadı varsayarak üç yıla düşürelim sizi bekleme sürecini Birhan. Siz o sırada "CÜMLE KAPISI"nda Zehra teyzem’i uğurladınız, okuyunca öğrendim. Okuyacaklar ve öğrenecekler diğer şahaneler de eminim bundan.
Sizin kitabınızı ilk olarak alacak olanlar 1991 ile 2002 yılları arasında basılmış beş şiir kitabınızın (Delilirilikler – Bakarsın Üzgün Dönerim – Cinayet Kışı – Yirmi Lak Tablet – Yeryüzü Halleri) 2005 yılında basılan Kim Bağışlayacak Beni ismiyle bir kitapta toplandığını öğrenecek. Adı Ba olan kitabınızı, adı Y'ol olan kitabınızı, adıSoğuk Kazı olan kitabınızı alacaklar peş peşe. İnanın bana, olacak bunlar. Çünkü fakir kene girecek dimağlarımıza vesselam, yapışacak.