Ahmet Cemal, " ‘Vahşi’ kitaplar ve kağıdın tarihi ", Sol Kitap Eki, 1 Ocak 2014
Hiç şöyle sorduğunuz oldu mu: Kâğıt bulunmasaydı eğer, ya da daha doğru sıralamayla, önce parşömen, ardından da kâğıt bulunmasaydı, ne olurdu?
Örneğin ‘tarihimiz’ olur muydu? Veya ‘kültürümüz’ dediğimizde, ne anlardık?
Ya ‘insanlığın belleği’?
Çoğu kez hiç ağzımızdan ve elimizden düşürmediklerimizdir en ‘doğal’ saydıklarımız. Üstelik onları öylesine ‘doğal’ sayarız ki, bir tarihleri, bir geçmişleri olduğunu çoğu zaman aklımızın kenarından bile geçirmeyiz.
1947 Paris doğumlu, felsefe ve siyasal bilimler diplomalı Fransız araştırmacı Erik Orsenna, bu ‘en doğal’ları doğal saymayanlardan. O yüzden oturmuş, “Kâğıt Yolunda” başlığıyla kâğıdın kültür tarihini anlatan bir kitap yazmış. Kitabının başına bir de teşekkür koymuş. Kâğıda, evet, yanlış okumadınız, bildiğimiz kâğıda teşekkür ediyor. Bakın, şöyle demiş:
“Bir gün, ona hiç teşekkür etmediğimi fark ettim.
Halbuki okumalarımı öncelikle ona borçluyum.
Hem, okumuyor olsaydım, hiç okumamış olsaydım, halim nice olurdu?
Altmış küsur senedir her sabah hikâyelerimi, bir elimde silgi, adım adım onun sırtında taşıyorum.
Hem, hikâyeler anlatmasaydım, hayatım nice olurdu?
Ancak, çok geç kaldım.
Ona hürmetlerimi sunmanın vakti geldi de geçiyor.
Üstelik bir ayağının çukurda olduğu söyleniyor.
Böylece yola koyuldum. Onun yoluna.
Hey aziz kâğıt!
Bitki liflerinin şu aziz halitası!”
Evet. Erik Orsenna böyle deyip yola koyulmuş. Hem de ne yola koyulma! Kâğıdın tarihinin peşinde otuz kadar ülkeyi dolaşmış. Kâğıdın 2200 yıllık tarihinin dökümünün peşinde.
Öyle bir tarih ki, üzerine daha fazla yazmak gereksiz.
Alın ve okuyun!