ISBN13 978-975-342-923-8
13x19,5 cm, 376 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
Anneannem, 2004
Torunlar, 2009
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Demet Bilge, ''Siyasi cinayetlerin çözüm anahtarı'', Radikal Kitap Eki, 13 Eylül 2013

Türkiye’nin karanlık sayfalarından biri Hrant Dink cinayeti. Gelinen noktada yargının elinde tetiği çeken ve azmettiricilerden oluşan bir sanık grubu var. Dink’i yazılarından, sözlerinden dolayı hedef haline getirenler, cinayet ekibine ‘işte bu’ diye işaret edenler, ‘vurulacak’ istihbaratına rağmen önlem almayanlarla ilgili kamuoyunu tatmin edici bir gelişme yaşanmadı. 19 Ocak 2007’den beri binlerce kişi ‘Hrant için, adalet için’, ‘Biz bitti demeden, bu dava bitmeyecek’ diye haykırdı. Bu bir siyasi bir cinayetti, örgütlü işlenmişti ve göz göre göre gelmişti. Yargılama buna göre yapılmalıydı. Dink, yazıları nedeniyle hedef tahtasına konulmuştu. ‘Türklüğü tahkir ve tezyif ettiği’ öne sürülen iddianamelerle açılan davalara, teptip dilekçelerle ‘müdahil’ olanlar adliye koridorlarında tehditler savurmuştu. Dink, o güruh içinde kimi yüzleri anında tanımış, ‘işin renginin değiştiğini’ anlamıştı. Yazıları kimi meslektaşlarınca önüne ardına bakılmadan ‘güvercin tedirginliğine giden’ yolu döşeyen taş gibi kullanılmıştı. Bu süreçte herşeyin tanığı ailesi ve de avukatlarıydı. Onlardan biri de Fethiye Çetin’di.

Dink ailesinin avukatlığını yürüten Çetin, tüm bu süreçteki tanıklığını Utanç Duyuyorum başlıklı kitabında anlattı. Çetin, Dink cinayetinin aydınlatılmasının önemini şu sözlerle vurguluyor: ''Hrant Dink, yaşamıyla olduğu kadar ölümüyle de bu ülkenin bütün acılarının dermanını sunmaya devam ediyor. Bu cinayetin aydınlatılması, kendinden önceki bütün siyasi cinayetlerin çözülmesi için anahtar sunuyor bize. İşte bunun içindir ki, devletin bütün kurumlarıyla katıldığı topyekûn bir gizleme, unutturma çabasına rağmen toplum bu cinayeti unutmuyor ve artık bu cinayetin suç ortağı olmayı reddediyor. Çünkü biliyoruz ki, bu cinayetin aydınlatılması, ülkenin aydınlatılması demek.''

''Derin yapı'' vurgusu

Çetin’in kitabı iki bölümden oluşuyor. Kendi deyişiyle birinci bölüm 19 Ocak öncesini, ikinci bölüm ise cinayetten sonra, ‘özel olarak üstü kapatılanlar, karartılan izler ve ulaşan ihbarlar arasından seçtiklerinden oluşuyor. Çetin, “İhbarların doğruluk derecesini bu aşamada bilmem mümkün değil. Ama bende kalmasın, tarihe kaydedilmiş bir not olsun istedim; ihbarlar arasından seçtiklerimi işte bu nedenle bilginize sundum” diye yazıyor. İkinci bölümde, Dink’in öldürülmesiyle Kemal Kerinçsiz, Veli Küçük, Ümit Sayın gibi Ergenekon sanıkları arasındaki bağlantıya dikkat çekiliyor. Cinayetten bir ‘operasyon’ olarak bahsedilen Kafes Eylem Planı’na da yer veriyor. Öncesi ve sonrasındaki gelişmeleri belgeleriyle aktaran Çetin, Özel Kuvvetler’e kadar uzanan ‘derin yapıya’ vurgu yapıyor. Çetin, şöyle diyor: “İzleyenler hatırlayacaktır, bugüne kadar gördüklerimden, bildiklerimden, okuduklarımdan çıkardığım sonucu, cinayetin ardındaki örgütü soranlara şöyle açıkladım: Hrant Dink cinayeti, pek çok benzeri gibi Ergenekon’u da aşan, onun üzerinde, daha derinde bir yapı tarafından işlendi. Bu yapının izleri dava dosyalarında. Yapılacak iş, dosyalardaki izleri takip etmek, üstü örtülmek istenenlerin üzerine gitmek. Hrant Dink cinayeti dosyaları, Ergenekon dava dosyaları, Savcı Doğan Öz, Abdi İpekçi ve daha pek çok dosya, görmezden gelinen, üstü örtülen izleri, işaretleri takip edecek savcılarını bekliyor.”

Şimdi yasımı tutacağım

...sizden kopartılan dostunuz, kardeşiniz, bir yakınınız ise ve siz onun avukatlığını üstlenmiş iseniz, aranızdaki bu müvekkil-vekil ilişkisi devam ediyorsa, yüreğinizden kopup gelen o hırıltıya benzeyen acı sesle ve dudağınızda donan gülümsemeyle kalırsınız. Çünkü görev devam etmektedir ve sizin ağlamaya vaktiniz de hakkınız da yoktur. O sırada medyadan birileri size Hrant Dink’in avukatı olduğunuz için birtakım sorular sormaktadır. “Dostumu öldürdüler, cevap verecek durumda değilim,” diyemezsiniz, bu cinayette payı ve rolü olanları, onun nasıl hedef durumuna getirildiğini ve getirenleri söylemek istersiniz. Siz, kendinizi her zaman ve her durumda onun vekili olarak görür ve buna uygun davranmak zorunda olduğunuza inanırsınız. Sizden beklenen de budur. Öyle ya, ağlayan, sızlayan, yas tutan avukatı kim ne yapsın? (...) Ben, ‘avukatlık’ yapmaktan Hrant’ın yasını tutmaya fırsat ve zaman bulamamıştım. Zaten benden beklenen de yas tutmak değildi. Yas tutmak, ağlamak, dövünmek hatta ilenmek, insanlara mahsustu. Ağlayan, dövünen, ilenen avukattan, başta avukatlar olmak üzere kimse hazzetmezdi. Ama ben buradan cümle âleme ve tüm dostlarına ilan ediyorum. Bu kez kararlıyım. Hrant’ın yasını tutacağım.
(Kitaptan)

''İşin rengi değişti''

Meydandayken cep telefonum çaldı, ekranda Hrant’ın ismini gördüm. Agos’a ulaştığını biliyordum ama yine de yüreğim ağzımda açtım telefonu. “Bir şey soracağım, Veli Küçük mü geldi duruşmaya, gazeteci arkadaşlar geldiğini söylüyorlar da” dedi. “Doğru söylüyorlar” dedim, katılma dilekçesi verenlerden biri de Veli Küçük’tü. Tip dilekçelerin altındaki imzaları hâkim duruşma tutanağına geçirirken ismini duymuştum. Emin olmak için yine de çantama yerleştirdiğim tutanağa baktım ve “Evet gelmiş, müdahale dilekçesi verenlerin arasında o da var, duruşma odasında değil koridordaymış anlaşılan” dedim. Kısa bir sessizliğin ardından “İşin rengi değişti, bu iş artık farklı” dedi. İşte o günden sonra huzursuzdu artık, davaların derin bir planın parçası olarak yürütüldüğünden emindi.
(Kitaptan)

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X