| ISBN13 978-975-342-802-6 | 13x19,5 cm, 88 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Emre Barca, “Psikanaliz nedir?”, Star Kitap Eki, 12 Mayıs 2011 Bir kurum ve kuram olarak psikanalitik düşünce sadece psikoloji ve psikiyatri alanlarında sınırlı kalmayarak, beşeri ve sosyal bilimlerin yanı sıra felsefeyi de köklü bir şekilde etkiledi. 20. yüzyılda, ister en sert şekilde eleştirsinler isterse de psikanalizin öğrettiklerinden azami ölçüde yararlansınlar, bilim insanları, filozof ve düşünürlerin psikanalize kayıtsız kalmaları mümkün değildi. Nitekim öyle de oldu. Psikanaliz pozitif bilimlerden sapmakla ya da pozitif bilimlere fazlaca yaklaşmakla, hatta cinsel bir sapkınlık olmakla eleştirildi ama sadık ve ateşli taraftarları da oldu. Nihayet, Freud’un tıp kökenli araştırmalarıyla başlayan psikanaliz tarihi zaman içinde çeşitli kollara ayrılarak ve belli uğraklarda önemli sıçramalar yaşayarak bugüne kadar geldi. Avrupa’da psikanalitik kurumların ortaya çıkışı, psikanalizin ABD’de tanınması ve halkla ilişkiler ile reklam sektörünü beslemeye başlaması, Lacan’la birlikte dilbilim ve felsefeye gittikçe yakınlaşması bu sıçrama ve dallanıp budaklanma anlarından birkaçı olarak sayılabilir. Lacan’ın yanı sıra Jung, Klein, Kohut ve Winnicott isimler psikanalizi farklı alanlara taşıdılar, geliştirdiler ve dönüştürdüler. Nihayet, bugün artık tek bir psikanalitik kuramdan söz etmek mümkün değil. Psikanaliz içindeki bu küçük okullardan sonuncusunun Ljubljana Psikanaliz Ekolü olduğu söylenebilir sanırım. Slavoj Zizek’le tanınmaya başlayan bu ekol Lacan etkisinin hâkim olduğu, sosyal ve siyasal kuram açısından da dikkate değer ürünler veren psikanalistlerden oluşuyor. Belki de Zizek’ten sonra bu okulun en tanınmış mensuplarından biri olan Alenka Zupancic, Hegel ve Kant gibi filozofların yanı sıra Nietzsche üzerine de odaklanarak, psikanaliz ve felsefenin kesişiminde ya da arasında ikamet ettiği söylenebilecek kavramlara ışık tutmaya çalışıyor. Zupancic Neden Psikanaliz?’de üç müdahalede bulunarak, cinsellik ve felsefe, psikanalizde neden ve özgürlük kavramları ve komedi ile tekinsiz (Unheimlich) arasındaki ilişki üzerinde duruyor. Ontoloji, pratik felsefe ve estetik gibi üç uçsuz bucaksız alana yapılan bu psikanalitik müdahalelerle, Zupancic bir yandan psikanalizin düşünce dünyasındaki konumu üzerinde dururken, diğer yandan da psikanalizin temelleriyle ilgili hatırı sayılır bilgi dağarcığını okura açıyor. Bu özellikleriyle kitabın “neden psikanaliz?” sorusunu yanıtlamaya çalışırken, aynı zamanda “nedir psikanaliz?” amansız sorusuna da kimi cevaplar ihtiva ettiği söylenebilir. Cinsel ve cinsellik, bilinçdışı ve özgürlük, objet petit a, Öteki, psikanaliz ve felsefe ilişkisi hakkında küçük ama sıkı örülmüş bir kitap olan Neden Psikanaliz? psikanalizin varoluşumuz için ne gibi anlamlar taşıdığını sorgulamaya çalışıyor. Bunu yaparken de, psikanalizin başka disiplinler ve alanlarla kurduğu diyalogdan doğan verimli topraklarda dolaşarak ilerliyor. Daha önce Türkçede iki kitabı yayımlanan Zupancic’in bugün ne yazık ki çoğunlukla popüler psikoloji ve psikiyatri bağlamında gündeme gelen psikanalizle ilgili en fazla dikkat edilmesi gereken önermelerine burada dikkat çekmekte yarar var: 1. Psikanaliz sadece bireyler ve onların sorunlarıyla ilgili terapötik ya da klinik bir disiplin değildir. 2. Psikanaliz tedavi denen pratikle kişiyi topluma uyumlu kılmayı hedefleyen bir dünya görüşünü yaygınlaştırmaya çalışan bir araç, Zupancic’in tabiriyle “burjuva rüyasının garantörü” değildir. Hiç olmazsa psikanalizde buna güçlü bir şekilde direnen bir şey vardır. Zupancic bu direnişe ortak olan, eleştirel ve psikanaliz alanına vukufiyetiyle dikkat çeken bir yazar. |