Erol Hızarcı, “Ağlayarak İyileşen Çocuk”, Radikal Kitap Eki, 17 Mart 2006
Ergenlik çağındaki Orion, başkalarıyla iletişim kurmakta zorlanan, büyüme engelli bir çocuktur. Gittiği gündüz hastanesinde, diğer çocuklar tarafından kızdırıldığında, sıraları kaldırıp fırlatan, eşyaları kırıp döken, insanları ısıran, tepinen ve sonra ağlayan. Ağlayarak iyileşen... Kendi deyimiyle, ısırılmakta, tepinilmekte ve sonra ağlanmakta ama iyi gelmektedir.
Diğer çocuklar onun bu hezeyan halinden korkmakta, korku veren halini seyretmekten zevk almaktadır. Hezeyanlarına engel olamayan Orion, bu yüzden atılmak üzeredir. Gündüz hastanesinde çalışmaya gelen Veronique, bir pskiyatr olarak hastasıyla arasında belirli bir mesafe koyması gerektiği halde, her ikisi için de ne denli tehlikeli olduğunu bile bile, onunla bu sınırların ötesinde bir ilişki kurmaya karar verir.
Orion pek çok sözcüğü bilmediğinden, konuşmakta ve anlamakta güçlük çekmekte, derste sürekli resim çizmektedir. Veronique, onun bir dahi olabileceğini düşünür, dehasını da resimle ortaya çıkarabileceğine inanır. Dilini yazarak, kendini de çizerek çözmesi için onu desteklerken, sevgiyle yeniden bütünleyebileceği güvenli bir alan yaratma çabasını özenle sürdürür.
Uzun yıllar sonunda “Ben” diyeceği güne değin...
Ara sıra şiir yazan Veronique, müzisyen eşi Vasco’ya ısrarla artık ısmarlama besteler yapmak yerine kendi müziğini ortaya çıkarmasını söylemekte, Vasco da, henüz hazır olmadığı karşılığını vermektedir. Bu tartışma Veronique’in “Müzik sensin” demesiyle sona erer, Vasco sonunda kendi müziğine yönelme cesaretini bulur.
Kendisinden hep edilgin olarak söz eden Orion’un kendine özgü bir dili ve karmançormanlaştırılmış sözcükleri vardır. İçinde, kendisini sürekli takip edip sık sık yoğun ışına maruz bırakarak hezeyana sürükleyen Paris Şeytanı ve Paris sokaklarında onu dört nala kovalayan üç yüz beyaz at vardır. Bir de belirsiz şahıs. Kendisiyle ilgili hemen her soruya –belki de bu yüzden- “Bilinmiyor” yanıtını vermektedir.
Paris Şeytanı denizi aşamadığı için, Orion kendine Cennet Adaları yaratmıştır. Sevdiği imgeleri bu adalara yerleştirir. Ayrıca şeytan, Paris’in dışına çıkıldığında etkisini yitirdiğinden, ara sıra gitmek iyi gelmektedir. Veronique ondan labirent çizmesini ister. Orion’un labirenti beklenmedik bir hız ve beceriyle çizmesi gibi, sonra hiçbir engele takılmadan labirentten çıkışı çizmesi Veronique’i şaşırtır. Onun için çıkışın resim olduğuna inancı pekişir. Zaten onun için başka bir çıkar yol görünmemektedir.
Zorlu ve sevgi dolu karşılıklı aktarımlar sürecinde Veronique ara sıra tıpkı Orion gibi “Bilinmiyor” der. Orion da gitgide açılarak, ardışık numaralandırdığı kaygı diktelerini yazmaya, resim çizmeye ve heykel yontmaya devam eder. Artık kendi müziğini yapmakta olan Vasco ve Orion arasında birbirlerine esin veren ve yüreklendiren bir ilişki kurulur. Kaygı diktelerinden esinlenerek, Veronique şiir yazmak için kalemi eline alır, Orion’un elinde ise resim fırçası vardır. İkisi de silahlanmıştır. Karanlık labirentte el ele çıkış ararlar. Çıkışın yeri bilinmediğine göre, bilinmeyene yürümek mecburiyetindedirler. Orion’un hemen her soruya “Bilinmiyor” diye yanıt verdiği yere.
Orion geçmişindeki travmaları hatırladıkça önleri aydınlanır. İçindeki yol resimden geçince açılır, bebek adımlarıyla kendi dışına çıkmayı başarınca elini tutabileceği bir kızla karşılaşır. Orion’u çaresiz bırakan bu aşk hikayesi ona “Ben” dedirtmeyi başarır.
Artık Mavi Çocuk vardır.
Doksan yaşında yazılmış bu romanda, hiç büyümeyen çocuğun öyküsü anlatılıyor. Sanatın öyküsü... Bir yapıtın çıkış sancılarının ne denli yoğun ve korkunç olabildiği, bu yolda yürümenin ne kadar tehlikeli olabileceği, bütünlüğü ustaca kurulup alabildiğine çıplak ve bir o kadar masum serimlenen tüm bu sancıların aslında bir sanatçının doğumu olduğu, biraz-doktor-olan-hoca-psikoloğu ve hemşiresi olmayı cesaret göstererek kabul eden Veronique’in gözünden, onun duygu ve düşünceleriyle anlatılıyor.
Henry Bauchau’nun anlatıcı olarak bir kadını, ikisinin karşılaşma, buluşma noktası olarak ne hastane ne de okul olan resmi bir kurumu seçmesi bu nedenle yerinde bir seçim.