ISBN13 978-975-342-738-8
13,5x21,5 cm, 264 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
Tractatus Logico-Philosophicus, 1985
Felsefi Soruşturmalar, 2007
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

İlke Kamar, “Kesinlik üstüne düşünceler”, BirGün Kitap Eki, 6 Şubat 2010

“Yüzyılın en etkili olmuş filozoflarından biri Ludwig Wittgenstein’dır” cümlesi birçok kişinin hemfikir olduğu bir değerlendirme.Felsefesini bir dil problemine indirgeyen Wittgenstein’ın düşüncesinin merkezinde, dilin kapsamı ve sınırlarını belirleme sorunsalı yatar. Ona göre insanı diğer varlıklardan ayıran en önemli şey dili kullanma ve anlama yetisidir. Bu noktadan hareket eden filozof, dilin dünya ve düşünceyle olan ilişkisi üzerine sorular sormuş ve bulduğu cevapları bir öğretiler bütünlüğünden uzaklaştırıp etkinlikler çerçevesinde değerlendirmiştir. Felsefeye ilgi duyanların filozofu, bugünlerde yeniden okumak içinse iki sebebi var: Daha önce yayımlanan Kesinlik Üstüne kitabına, “Kültür ve Değer” başlığında yeni notların eklenmesi ve Metis tarafından Kesinlik Üstüne + Kültür ve Değer adıyla kapsamlı bir kitaba dönüşmesi. Kesinlik Üstüne’de ilk göze çarpan Wittgenstein, Moor'un bazı düşüncelerinden yola çıkarak yaptığı incelemeler.

Moore'a göre insanın algılamalarından bağımsız olarak varlığını sürdüren bir dünya vardır. Oysa Wittgenstein'a göre bu çıkarım, felsefe adına bir şey söylemek değildir. Ama bu değerlendirmeye rağmen Wittgenstein Moore'u reddetmez. Moore’a en temel eleştirisini, onun kaçmak istediği ve gereksiz bulduğu şüpheciliğin kucağında, dünya hakkında bilgiler verirken "bunu nereden biliyorsun?" sorusuna yanıt vermemesi üzerine kurar. Wittgenstein’a göre ise asıl sorulması gereken soru tam olarak da budur. Ve daha önemlisi felsefe için de gerekli olan sorudur bu. Wittgenstein bu eleştirisini yaparken Moore’a sorar: “Şimdi insan bildiği şeyleri tek tek sayabilir mi? Moore gibi dolaysızca sayabileceğini sanmıyorum. Aksi halde ‘Biliyorum’ ifadesi yanlış kullanılmış olur. Bu yanlış kullanım yoluyla, tuhaf ve son derece önemli bir zihin durumu ortaya çıkmış gibi görünür.”

Wittgenstein felsefe içinse temel soru olan ‘nereden biliyorsun”u önermenin anlamına göre değerlendirir. Şöyle ki; "Burada hasta bir adamın yattığını biliyorum" önermesini Wittgenstein saçma bulur. Ona göre ‘yatağın kenarına oturuyorum, yüzüne ilgiyle bakıyorum, öyleyse burada yatan hasta bir adam olduğunu bilmiyor muyum yani?’ diyerek sorunun ve önesürüm anlamsızlığına vurgu yapar. Çünkü bir önermede bulunabilmek için kimi kuşku duyulmayacak ön kabullerin olması gerekir ama kuşku duymamak için nereden başlamalıyız?

Wittgenstein için ‘şüphe’ gerekeni yapmıyor. Bazı önermeleri doğal hallerinde kullanmak mantıklı ve bu önermeler olduğu dil içinde de belli bir yere sahip araçlar. Fakat bunlara fazla anlam yüklemek, dilin işleyiş biçimiyle dünyanın işleyiş biçimini değiştirmeye çalışmak kadar anlamsızdır.

Kitap bununla birlikte, Wittgenstein ele aldığı konular çerçevesinde akıl yürütme tarzıyla farklı bir düşünme biçimi sunuyor aynı zamanda. Kültür ve Değer bölümünde Wittgenstein’ın, felsefi evreninin kültür akışı içinde dilin anlamını sorguluyor.

“Biraz önce bir kesekağıdından bir elma aldım; uzun zamandır orada duruyorlardı.Birçoğunun yarısını kesip atmam gerekti. Daha sonra yarısı kötü bir cümlemi kopya ederken, cümle bana bir anda yarısı çürük bir elma gibi göründü. Hep böyle oluyor.Önüme çıkan her şey benim için , düşündüğüm şeyin resmi haline geliyor.”

Filozof, gündelik dilin tümceleri resimlere benzemedikleri halde, bir anlam taşıyacaklarsa, bu öğe ve tümceler sözü edilen nesneleri karşılayan adlardan oluşurlar ve bu adların düzenlenişleri, nesnelerin düzenlenişlerini yansıtır diyor. Yani nesneyle sözcükler arasında kurulan ilişkinin dünyadaki şeyler arasında bulunan ilişkiyi karşılayacağını düşünüyor.Bu yolla, tümce dünyayı resimleyebiliyor. Ona göre resimsel önermeler belirgin bir anlamı da içermekte.

Ayrıca, Kültür ve Değer bölümünde Wittgenstein’ın , felsefi evreninin kültür akışı içinde Shakespeare’in de özel bir yeri olduğunu öğreniyoruz. Shakespeare’in insan tiplerini ‘iyi’ çizdiği ve bundan dolayı hayata sadık olmadığını söyleyen filozof, buna rağmen yazarın esnek dili ve özgün karakterlerine bakmadan geçemediğini söylüyor. Ona göre asıl sorun Shakespeare’in Batı kültüründe tek başına duruyormuş gibi gösteren düşünce. Ama tüm bunlar Wittgenstein’ın ona olan hayranlığını engellemiyor, onu şair olmasının ötesinde dil yaratıcısı olarak görüyor.

Wittgenstein, daha çok teknik bir filozof olarak anıldı siyaset ve toplum işlerinin ortasında pek yer almadı. Kendi mesleği içinde bile ortada gözükmekten kaçındı ve çok az yayımda bulundu. Bunun sonucu olarak etkisi çok büyük olmasına karşın, bu etki felsefeciler dünyasıyla sınırlı kaldı. Çalışmaları yaşamı boyunca yayımlanan tek kitabı, Tractatus’u ortaya çıkardı. Tractatus’dan rahatsızlık duyan filozofun ürettiği yeni görüşlerini içeren birçok birikmiş yazıları ise Felsefi Soruşturmalar adıyla ölümünden sonra yayımlandı. Aynı dönemde birbirinden ayrı iki felsefe görüşü üretmesi, filozofun farklılığını bir kez daha ortaya koyuyordu. Felsefe tarihinde benzeri olmayan bir durumdu.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X