ISBN13 978-975-342-772-2
13x19,5 cm, 176 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
İmansızların İmanı, 2013
Bellek Tiyatrosu, 2015
Futbol Düşünürken Aslında
Ne Düşünürüz?
, 2018
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

İlke Kamar, “Bağlanma etiği direniş siyaseti”, Birgün Kitap Eki, 24 Temmuz 2010

İngiliz filozof Simon Critchley Avrupa felsefesi, felsefe tarihi, edebiyat, etik ve siyaset konusunda yaptığı çalışmalarla biliniyor. Uzun bir süre etik felsefesi, özellikle de ‘Emmanuel Levinas’ın etiği’ konusundaki çalışmaları ve Beckett, Wallace Stevens gibi edebiyatçıların eserleriyle felsefe arasındaki ilişkiyi inceleyen metinleriyle tanınan Critchley, son dönemlerde daha çok anarşizan bir sol siyaset geliştirme imkânları üzerinde duruyor. Critchley’nin Sonsuz Talep kitabı, dünyadaki adaletsizliklerden hayal kırıklığına uğramış bireyin, içinde hissettiği öfkeyi bir talebe dönüştürüyor. Bireyin bu talep için eyleme geçtiğinde ise “etik hareketine” başlamış olduğunu savunuyor. Ona göre felsefe, yani Kant sonrası modern felsefe, var olana duyulan bir hayret ve hayranlık deneyimiyle değil, bir başarısızlık ve eksiklik deneyimiyle başlar. “Şeylerin sadece hayranlık verici olmadıklarını hissederiz. Burada analiz edilen başlıca iki hayal kırıklığı biçimi dinsel ve siyasal hayal kırıklıklarıdır: Dinsel hayal kırıklığı anlam sorusunu kışkırtır( anlam garantörü işlevi görecek aşkın bir ilah olmayınca hayatın anlamı nedir?) ve nihilizm sorununu açar; siyasal hayal kırıklığı ise adalet sorusunu kışkırtır (fena halde adaletsiz bir dünyada adalet nasıl mümkün olabilir?) ve bir etik ihtiyacını ortaya çıkarır.”

Critchley öncelikle Fransız felsefesinin etik sorunuyla Kant’tan Habermas’a kişiyi sürekli pratiğe çağıran bir anlatım biçimi sunuyor. Kitapta neo-anarşizm, “etik sınırlarının” içinde bir sorgulamayla karşımıza çıkıyor. Sonsuz Talep’te tarif edilen bu etik düşüncesinin üç temel kaynağı var. Biri Alain Badiou’nun ‘olaya sadakat’ kavramı, Danimarkalı teolog Knud Ejler Logstrup’un ‘etik talep’ anlayışı. Son olarak da Emmanuel Levinas’ın ‘talebin tatmin edilemezliği’ düşüncesi...

El Kaide aktif nihilist!

Sonsuz Talep’in girişinde hayal kırıklığından doğan felsefi arayışlarımızın iki ana doğrultuya yöneldiği üzerinden yola çıkıp toplumsal tutumun varlığını irdeliyor Critchley. Birincisi din yolundan gidenlerin karşısına nihilizm sorunu çıkıyor: Hayatlarını kendini geliştirmeye adayan pasif nihilistler var. Budizm, yoga, bahçıvanlıkla ilgilenen; karamsar görünümlü edebi denemeler yazan bir grubu temsil ediyor bunlar. İkincisi de aktif nihilistler... Onlar, Lenin’den İtalya’daki Kızıl Tugaylar’a, Marinetti’nin Fütürizmi’nden Guy Debord’un Sitüasyonizmine dünyayı yıkarak, zorla hayatı dönüştüren nihilistler. Critchley gerçeğin anlamsızlığı, gerçekdışılığı konusunda iki nihilizm türünün de hemfikir olduğunu söylüyor. Ancak tam bu noktada yazarın aktif nihilistlerle ilgili bir saptaması oldukça ilginç. Critchley aktif nihilistlere El Kaide örgütünü de dahil ediyor ve Deleuze ve Guattari’den hareketle örgütün ‘rhizomatik’ yapısına değiniyor. Critchley, Hıristiyan fundemantalizmini de bu ‘aktif nihilizm’in biçimleriyle düşünen bir akım olarak görüyor ve Lenin’den Kızıl Tugaylar’a uzanan sol çizgiyi El Kaide’ye bağlıyor. Critchley her iki nihilizm biçimini de reddediyor. Ancak her ikisinin de derin bir hakikati ortaya koyduğunun söylüyor. Bu hakikat; liberal demokrasinin kalbinde bir motivasyon eksikliği, hem kurumsal hem de ahlaki mahiyette bir tür sürüklenme, inançsızlık ve gevşeklik olduğu teşhisi. Kitap daha çok Critchley’in devletçilik karşıtı bir anarşizme olan sempatisi üzerine kurulu. Bundan ki Chitchley devlete ait alanların terk edilmesini, sokaklara çıkmamız gerektiğini söylüyor Critchley. Bu durumun sonuçlarını sorgulayan yazara göre Nihilizm ayrıntısına direnerek, onu reddederek dünyanın katı gerçekliğiyle yüzleşmek zorundayız. Burada öznelliğin iç derinliklerinden toplumsal ve tarihsel gerçekliğin nesnelliğine dair bir sıçramayla karşılaşıyoruz. Dünyanın gerçekliğini öğrenmenin şiddetli adaletsizlik, toplumsal ve ekonomik eşitsizliklerin arttığını görmemize neden olacağının altını çiziyor. Nihilizmin yadsınması tarihin, gelişmenin dolayısıyla gerçekliğin özünün kavranması yazarın dünya görüşündeki tutumun bir sonucunu gösteriyor bize. Critchley silahlardan arınmış bir mücadele alanından bize yeni bir şeyler söylüyor. Temellerini Carl Schmitt ve Hobbes’tan alan bir güç siyasetine karşı belki etkisiz kalacaklar ama sokakların bu yeni kahramanları farklı bir sorumluluk etiğiyle dünyayı dönüştürebilirler; Critchley’nin söylediği bu. Ama kitabın sonuna gelindiğinde şu soru da zihne düşmüyor değil. Critcher’nin devlet aygıtına dokunmadan, eleştirmeden, onu dönüştürmeden bu sonsuz talepleri nasıl karşılanacak. Yazar her ne kadar liberal demokratik iktidardan bu taleplerin karşılanmasında bir beklenti içinde olsa da fazla bir iyimserlik içinde olduğunu düşünüyor insan. Ve en önemlisi bu güne kadar en temel, insanı taleplerin iktidar tarafından bilinçli olarak görülmediği bir ortamda beklenti içinde olmak zorlaşıyor. Her şeye rağmen iyimser olmak için bile Simon Critchley anlamaya çalışmak yerinde olacaktır.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X