Emre Aköz, “Bonobolar nasıl sevişir?”, Sabah, 1 Ekim 2008
On iki yıl önce, tam olarak 16 Ağustos 1996'da, ABD'nin Chicago kentinde bulunan Brookfield Hayvanat Bahçesi'nde çok ilginç bir olay meydana geldi.
Üç yaşındaki bir oğlan çocuğu, primat bölümüne düştü. Bunu gören sekiz yaşındaki bir dişi goril hemen harekete geçti. Çocuğu kucağına alıp emniyetli bir yere götürdü. Bir kütüğün üstüne oturdu ve baygın haldeki çocuğu kucağında sallayarak kendine getirmeye çalıştı.
Daha sonra çocuğu hayvanat bahçesinin bakıcılarına teslim ederken sırtına, "Hadi bakalım, bak sağ salim kurtuldun" dercesine bir iki kere vurdu.
Dişi gorilin adı Binti Jua idi. Kameralara çekilen olay bütün dünyada gösterildi. Binti kahraman ilan edildi. Hatta Clinton, ABD tarihinde bir maymundan söz eden ilk başkan oldu.
Binti'nin sosyeteden haber veren magazin dergilerinin dahi kapağında yer aldığını hatırlatalım.
Peki, goril Binti'nin bu hareketi niye önemliydi? Çünkü Binti'nin davranışı, "empatinin", yani "kendini başkasının yerine koyarak onun durumunu anlama; ötekinin acısını hissetme" yeteneğinin, sadece insanlarda değil, hayvanlarda da olduğunu gösteriyordu.
Dolayısıyla, her ne kadar, saldırganlığı anlatırken, "hayvan gibi vahşi" desek de, bu deyişin her zaman geçerli olmadığının kanıtı gibiydi.
Binti'nin öyküsünü çoktan unutmuştum. Hatırlatan, Hollanda doğumlu hayvan bilimci ve psikolog Frans de Waal oldu.
Uzun süredir ADB'de çalışan Frans de Waal, dünyanın bir numaralı "bonobo" uzmanı. Ben, de Waal'ın çalışmalarını, bundan sekiz yıl kadar önce internet sayesinde öğrenmiştim.
Şimdi de İçimizdeki Maymun: Biz Neden Biziz? başlıklı kitabı Türkçeye çevrildi.
Bonobolar, insana çok benzeyen davranışlar gösteren bir maymun türü (primat). Yakın sayılacak bir tarihe (1970 sonları) kadar şempanze ailesinden oldukları sanılıyordu bonoboların. Hatta hayvanat bahçelerinde onlara "pigme şempanze" adı veriyordu.
Ancak zamanla ayrı bir tür oldukları anlaşıldı. Farklılık sadece dış görünüşten, bedensel özelliklerden kaynaklanmıyor. Davranışları da şempanzelerden epey farklı bonoboların. En önemli özellikleri; bonoboların saldırgan ve kavgacı olmamaları.
Ayrıca bonobolar 1960'ların "Çiçek Çocukları" da denilen hippileri andırıyor: "Sevişmeye" bayılıyorlar. (Üstelik bunu, diğer primatlardan farklı olarak, "yüz yüze" yapıyorlar!)
Frans de Waal'in kitabını okumaya yeni başladım. Bitirdiğimde daha ayrıntılı yazmak istiyorum.
Çünkü bilincimiz, zekâmız ve teknolojimiz araya mesafeler koysa da, diğer canlılarla sandığımızdan çok daha fazla ortak özellikler taşıyoruz.
Mesela psikologların, insanları incelerken kullandığı "hiyerarşi-çoğaltan" ve "hiyerarşi-azaltan" şeklinde bir ayrımları vardır.
* "Hiyerarşiyi çoğaltanlar"; kanuna ve düzene önem verir, herkesi yerli yerinde tutmak için icabında sertlik kullanılması gerektiğine inanır.
* "Hiyerarşiyi azaltanlar" ise grup üyeleri arasında eşitliği kurmaya çalışan, serbestliğe prim veren kişilerdir.
Tahmin edeceğiniz gibi şempanzeler birinci kategoriye giriyor. Bonobolarda ise hiyerarşi kaygısı çok daha az.
İnsan toplulukları bu iki özelliği dengede tutabildiklerinde, bireyler daha mutlu yaşıyor.