| ISBN13 978-975-342-607-7 | 13x19,5 cm, 240 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Mahmut Temizyürek, "Özgür irade mümkün mü?", Radikal Kitap Eki, 15 Haziran 2007 Biz insanlar tamamen maddi sistemler olmamıza, yani atomlar ve moleküllerden kurulu olmamıza rağmen nasıl olup da bir iç dünyaya sahip olabiliyor, algılıyor, hissediyor, acı çekiyoruz? Bir dış gözlemci olarak maddeye baktığımızda 'iç dünya' gibi bir yaşantısının olabileceğini düşünmek zor. Oysa maddi sistemler olarak bizler maddenin böyle bir özelliği olduğunu iç gözlemimizden, yani bizzat yaşantılayarak biliyoruz. Demek ki madde, en azından insanda olduğu gibi belli bir örgütlenmeye ulaştığında hissedebiliyor. Doğabilimsel açıdan nedir bu iç dünya fenomenleri ve nasıl açıklanabilir? Madde nasıl olup da hissetme özelliği kazanabilir? Bilincin madde üzerine fiziksel etkileri olabilir mi? 'İnsanlar etten, kemikten, sinirden oluşuyor sonuçta' sözünü söylemek kolay. Ama bu ne demek gerçekte? Bilincin doğadaki yeri Bu sorular Saffet Murat Tura'nın yeni kitabı Histerik Bilinç'in temel problemini oluşturuyor. Türkiye'de hemen hemen hiç bilinmeyen bilinç bilimi (science of consciousness) konusunda yazılmış, özgün tezler içeren bir kitap Histerik Bilinç. Bilinç bilimi son yıllarda, Nobel ödüllü fizyolog Francis Crick, kara deliklerin sırrının aydınlatılmasında büyük rol oynayan Roger Penrose, ünlü nörolog Antonio Damasio, ABD'li düşünürler Daniel Dennett ve John R. Searle'ün de aralarında bulunduğu birçok kişinin katkıda bulunduğu bir alan. Henüz tam bir bilimsel disiplin olarak kurulmamış olmasına rağmen çeşitli disiplinden insanların katkılarıyla hızla gelişiyor ve evrenin en gizemli sorusuna, yani 'bilinç' problemine, 'iç deneyim' problemine ışık tutmaya çalışıyor. Saffet Murat Tura'nın kitabı da psikiyatrik ve nörolojik olgulardan yola çıkarak 'bilinç'in doğadaki yerinin doğabilimsel olarak nasıl ele alınabileceğini tartışıyor. Saffet Murat Tura, okurun, Freud'dan Lacan'a Psikanaliz, Günümüzde Psikoterapi ve Şeyh ve Arzu adlı kitaplarından, ayrıca Metis'in 'Ötekini Dinlemek' adlı psikanaliz dizisinin editörü olarak tanıdığı deneyimli bir psikiyatr. Her ne kadar 'histerik bilinç' adı yeni bir psikiyatri kitabını çağrıştırıyorsa da bilinç bilimi kapsamında yazılmış bir kozmoloji kitabı bu. Yani bilinci, iç yaşantıyı maddi evrenin bir parçası olarak sorunsallıştırıyor. Bugüne kadar felsefenin klasik problemlerini oluşturan, ama 20. yüzyılda felsefenin giderek unuttuğu bilinç-madde tartışmasını modern bilimin verileri ışığında yeniden gündeme getiriyor. Bilinç bilimini tanıtmaktan, o alandaki bilgi birikimini aktarmaktan çok, o alana yeni bir katkıda bulunmaya çalışıyor. Konu karmaşık ama bu karmaşık konuda olabildiğince yalın olmaya, bilgiyi bulandırmadan, işlevsel biçimde kullanmaya gayret ediyor ve bunu başarıyor. Bunun için de felsefe, psikoloji, psikanalitik teori, fizik, sinirbilim (neuroscience), fizyoloji, biyoloji, bilgisayar bilimi, klinik nöroloji ve psikiyatri gibi geniş bir disiplinler alanını ustalıkla seferber ediyor. Tura, bunca geniş bir alanda çalışmış, bu konuda yeni tezler üretecek kadar derinleşmiş, iddialı biçimde söz almış ve bir bilimsel yapıt kazandırmış Türkçeye. Evrensel konulara özgün yanıt bulma çabası, Türkiye'de çok sık rastlanan bir durum değil. Histerik Bilinç bu özelliğiyle de dikkati çekiyor: Bilinç biliminin yanıtsız kalmış sorularına bilimsel ölçütlere uygun yanıtları Türkçede arıyor yazar. Tezlerin dayandığı olgu ve deliller, kullanılan varsayımlar ve düşünme ilkeleri net bir biçimde dile getirelerek tartışmaya, o halde yanlışlanmaya açık hale getirilmiş. Peki, bilincin 'histerik'liği nerede devreye giriyor? Konversiyon histerisinin, yani ruhsal çatışmaların duyusal ve bedensel yakınmalara çevrilerek ifade edilmesinin bilincin doğasını anlamıza ışık tutacak özel bir durum olduğunu, bu tür bilinç fenomenlerinin bilinci anlamakta özel imkanlar sunduğunu, kendisinin de bu özel durumlardan yola çıktığını söylüyor Tura. Yani amaç ruhsal patolojiyi incelemek değil. Tersine, histerinin sunduğu imkanlardan yola çıkarak bilinç problemini kozmolojik bir düzeyde tartışmak. Bu çerçevede ilginç soruların da yanıtlarını arıyor Tura. Örneğin "şurada bir kırmızı gül var" gibi bir cümlenin de çözümlemesini yapıyor. 'Kırmızı' ve 'gül' gibi sözcükleri bir iç yaşantı, bir bilinç fenomeni olarak deneyimleyerek mi dile getiriyoruz? Yoksa beynimizdeki bilgisayarsal mekanizmalarla, gözümüze ulaşan ışığın dalga boyunu ölçüp bunu dil sistemindeki 'kırmızı' sözcüğüyle eşleyerek, otomatik olarak, hiçbir iç yaşantı olmadan mı oluşturuyoruz? Bir soru da şu: "Acaba evinizdeki buzdolabından daha fazla mı özgür iradeye sahipsiniz?" Ama bu soruları cevaplayan 'bir bilen' ya da bir 'guru' yok karşınızda. Bu konular üzerine kendi deneyimlerini katarak kafa yoran, kendi bilinç sistemini de sorgulayan bir biyolojik varlık var. Kitabın temel sorularından biri de şu: "Aslına bakarsanız bizler de 'Yapay Zekâ' gibi atom ve moleküllerden oluşmuş ve tanımı gereği onunla aynı zihinsel işlevlere sahip maddi cisimleriz. Peki ama nasıl oluyor da bizim bir iç yaşantımız, bir fenomenal bilincimiz olabiliyor?" (...) "Yoksa biz kendimizi özgür iradeye sahip varlıklar sanırken fizik yasaları çerçevesinde çalışan doğal (evrimsel) yollardan oluşmuş biyolojik otomatlardan mı ibaretiz. Özgür irade büyük bir yanılsama mı?" Buna benzer birçok soru irdeleniyor bu bilimsel ve felsefi yapıtta. Bu yanıtların açılımında, 'bilinç ve bilinçdışı', 'beyin ve psikolojisi', şu meşhur 'loş bilgi' kavramı, 'duygular', 'deney ve sezgi' gibi kavramları ilk bölümde; 'madde ve bilinç', 'özgür irade', 'bilinç ve zaman' gibi kavramları da ikinci bölümde tartışılıyor. Histerik Bilinç'te hemen her sayfada okuruyla konuşan, ona yol gösteren, her kavramın tekrar tekrar sağlamasını yapan, amatör okurun "Bu zor konulara asla giremem" korkusunu baştan iptal eden, aynı anda hem müşfik hem atak bir bilim adamı var. Dahası, son sayfaya kadar okuru kendi bilinç serüvenine davet eden, kendi sorularını ve heyecanını okuruna da bulaştırmak için özenen bir filozof var. O filozof 238 sayfalık bir gayretin sonunda şu sözleri bile söyleyebiliyor: "Bu tezler yanlış olsa bile birilerine bilincin bir doğa olayı olarak düşünülebileceğini ve düşünülmesi gerektiğini anlatacak. Ben elimden geleni yaptım." |