| ISBN13 978-975-342-576-6 | 13x19,5 cm, 312 s. |
Liste fiyatı: 250.00 TL İndirimli fiyatı: 200.00 TL İndirim oranı: %20 {"value":250.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"1187","item_name":"Gıda Krizi","discount":50.00,"price":250.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| Gıda Krizi Tarım, Ekoloji ve Egemenlik Yayıma Hazırlayan: Tuncay Birkan, Eylem Can Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Ekim 2015 | 2. Basım: Ekim 2020 |
Köylüsüz, çiftçisiz bir tarım mümkün mü? Uzunca bir süredir kapitalist olsun reel sosyalist olsun modern devletlerin anlattığı bir hikâyeye inandırılmış bir haldeyiz. Bu hikâyeye göre tarım, cahil köylülerin elinden kurtarılarak uzman teknisyenlerin çalıştığı “kurumlara” (şimdi artık “şirketlere”) havale edilecek, böylece verimlilik kat kat artacak, insanlığın “gıda” diye bir sorunu kalmayacaktı. “Kalkınma”, “gelişme” ya da “modernleşme” denen şey de, her zaman açıkça ifade edilmese de aslında köylü nüfusun düşürülmesine bağlı bir nicelikti. İnsanlığın kurtuluşu köylülükten kurtuluş olacaktı; gıda üretimi de artık mucizevi zirai ilaçlar, suni gübreler, tohum ıslahı için genetik müdahaleler, HES odaklı sulama teknolojileri ve makineleşme sayesinde patlama yapacaktı. Dünya çiftçilerinin örgütü La Via Campesina’yla yakın işbirliği içinde olan Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu Kurucu Genel Başkanı Abdullah Aysu işte bu masalın sonuçlarını ele alıyor. Dev kapitalist şirketlerin hakimiyeti altındaki gıda üretiminin yol açtığı küresel krizi ve Türkiye’deki yansımalarını üç ayaklı bir perspektifle, tarım, ekoloji ve egemenlik arasındaki ilişkileri odağa alarak inceliyor. Bir çaresizlik propagandası değil bu kitap. Bütün bu tahribata karşı etkili olabilecek mücadele yollarını da ele alıyor Aysu: Dünya çiftçileri tarafından geliştirilen “gıda egemenliği” kavramını ve “Bilge Köylü Tarım Tarzı”ndan ilhamla geliştirilebilecek, kapitalist teknokrasiye alternatif gıda üretim, dağıtım ve tüketim yollarını araştırıyor. Sezdiğimiz, kısmen bildiğimiz gerçekleri tam olarak öğrenebilmek için ideal bir kitap: yediğimiz ekmeğe, kendi hayatlarımıza, çocuklarımızın geleceğine dair bir kılavuz. | İÇİNDEKİLER |
İlk Sözler Giriş
Gıda Demokrasisi ve Ötesi Küresel Gıda Sistemindeki Aşamalar Birinci Gıda Sistemi İkinci Gıda Sistemi Üçüncü Gıda Sistemi
Gıda Krizi ve Nedenleri İklimsel Felaketler ve Kuraklık Tarımsal Ürün Stoklarının Kaldırılması Tarımda Şirketleşme ve Tekelleşme İhracata Dayalı Üretim Gıda Tüketim Alışkanlıklarındaki Değişiklikler Gıda Üzerine Finansal Spekülasyon ve Vurgunlar Tarımsal Ürünlerin Bitkisel Yakıt Amaçlı Kullanılması Toprak ve Su Gaspı Yoluyla Ekolojik Tahribat Toprak Gaspı Su Gaspı Diğer Doğal Varlıkların Gaspı
Türkiye’de Yönetenlerin Doğaya Yaklaşımı Ekosistem
Su Su Kullanım Biçimleri Su Mülkiyeti
Hava Küresel İklim Değişikliği
Toprak Madencilik Tarımın Doğaya Savaş Açması Enerji
Örgütlenme Modelleri Çevre Örgütleri ve “Yönetişim” Ekolojist Örgütler Gıda Güvenliği Gıda Egemenliği
Tohum Tarımsal Üretimin Başlangıç ve Bitiş Noktası GDO’lu Tohumlar Yerel Tohumlar Çiftçilerin Bitki Üretme Hakkı
Tarımsal Üretim Tohumun Toprakla ve Emekle Birleştiği Nokta: Tarımsal Üretim Sistemleri Organik Tarım Modeli Endüstriyel Sistem Bilge Köylü Tarım Tarzı
Dağıtım Ürünün Gıda Olarak İnsanlarla Buluşma Biçimleri Serbest Piyasa Gümrük Tarifeleri ve Ticaret Genel Anlaşması IMF ve Dünya Bankası DTÖ Anlaşmaları Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası Türkiye’nin DTÖ ile İlişkisi Tarımsal Ürün İhracatı Yerellik Yerel Pazarlar Aracısız Buluşturma Kooperatifler Küçük Aile Çiftliği
Son Sözler Notlar
| OKUMA PARÇASI |
İlk Sözler, s. 13-18 Tüm canlilarin yaşamlarını sürdürebilmelerinin ilk şartının beslenme olduğu tartışılmaz. Gıda tükendiğinde yok olan birçok medeniyete tarih tanık. Gıdanın sağlıklı, herkes için yeterli ve erişilebilir olması önemli. Bütün bunlara cepheden itiraz eden yok. Gıda ile insan arasında, hem erişimde hem gıdanın üretim aşamalarında engel bulunmamalı. Üreticinin ürettiği ürün ile halk, denetimleri dışında kalan bir aracılık olmaksızın buluşabilmeli. Doğrusu bu. Çünkü gıda bir yaşam hakkıdır. Engellenemez, engellenmemeli! Bunlar öyle apaçık genel doğrular ki söylemde herkes savunur, aksini iddia eden olmaz. Oysa uygulamaya baktığımızda, görünüşteki bu fikir birliğine rağmen insanların gıdayla olması gerektiği gibi bir ilişki kurmadığını, kuramadığını görüyoruz. Gıdayla üretimden tüketime kadar kurulan ilişkilerin neredeyse tüm evreleri sorunlu. Bu sorunlar da üretim sürecinde müthiş bir ekolojik tahribata yol açıyor. Dev şirketler... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
İrfan Donat, "Tarım, Ekoloji ve Egemenlik", Tarım Analiz, 6 Ocak 2016 Tarıma ilgi duyan, tarımın hem Türkiye’de hem de küresel anlamda ekonomisi, politiği ve sosyolojisini kavramaya çalışanlar için bir kitap ve yazardan bahsedeceğiz. Kitabın ismi Gıda Krizi – Tarım, Ekoloji ve Egemenlik Yazarı ise 37 yıldır tarımla bir fiil uğraşan, Tarım Bakanlığı’nda 7 yıl görev almış, şimdilerde ise Çiftçi Sendikaları Konfederasyonu Kurucu Genel Başkanı olarak mücadelesini sürdüren Abdullah Aysu. Kitap, okuyuculara önemli bir soru soruyor: Köylüsüz, çiftçisiz bir tarım mümkün mü? Abdullah Aysu, bu sorunun cevabını verirken yaratılan yanlış ve sistematik algıya şu sözlerle dikkat çekiyor: “Dünyada yanlış bir algı yönetimi hakim. İçinde kimyasalların da olduğu endüstriyel tarım yapılmadığı, uygulanmadığı takdirde insanlığın aç kalacağı yönünde kamuoyuna bir bilgi empoze ediliyor. Oysa Birleşmiş Milletler’in (BM) yaptığı çalışmalara bakıldığ... Devamını görmek için bkz. | |
Semih Gümüş, "Gıdasız hayat da olmaz, demokrasi de", Notosoloji, 13 Kasım 2015 • 1960’lardan bu yana dünya nüfusu iki kat artarken gıda üretimi üç kat arttığına, dolayısıyla 12 milyar insan doyurulabileceğine göre, niçin bir buçuk milyar insan açlık çekiyor? • Orta Amerika’daki yağmur ormanlarının 25 milyon dönümü sığır yetiştirmek için yok edilmiş. Bu arada, etin çok ama çok büyük bölümü elbette Batı’nın zengin ülkelerinde tüketiliyor. Çocukluk yıllarımızda köy nüfusunun azalıp yerine şehir nüfusunun artması olumlu bir değişim gibi öğretilirdi. Böylece tarım yerine sanayileşme artacak, ülkenin sanayi üretimine dayalı kalkınması hızlanacaktı. Hem sosyalizm de her şeyden önce kapitalizmin yarattığı sanayileşmenin üstüne kurulmayacak mıydı. Demek ki buna zorunluyduk. Bunun nereye kadar doğru ya da ne yanlış olduğu şu anda anlamını yitirmiş durumda. Ülke ticaretin, sıcak paranın ve inşaat sektörünün pamuk ipliğine bağladığı bir tuhaf ekonomik m... Devamını görmek için bkz. | |
Ahmet Geyik, "Açlık ve obezliğin kıskacında bir dünya: Gıda Krizi", Kitapeki.com, 2 Mart 2016 Tüm dünyada, özelinde ülkemizde yaşanan kriz koşulları toplumun küçük bir kesimini daha da zenginleştirirken yaşamını emeği ile idame ettiren büyük kesimin yaşam şartlarını gün geçtikçe daha da kötüleştiriyor. Abdullah Aysu Gıda Krizi kitabında üreticilerin (çiftçilerin) açlık sınırında yaşadığı, tüketicilerin ise gerek gıda fiyatlarının pahallığından gerekse sağlıklı gıdaya ulaşamamalarından yakındığı durumun nedenlerini tüm boyutlarıyla masaya yatırıyor. Tarım, ekoloji ve egemenlik arasındaki ilişkilere odaklanarak gıda krizinin nedenlerini araştırıyor yazar. Gerek dünya gerekse Türkiye ölçeğinden verdiği örneklerle yaşamakta olduğumuz krizin somutluğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Krizin yarattığı koşullar ‘gıda hakkını’, ‘sağlıklı gıda hakkını’ her geçen gün daha fazla gasp ediyor. Krizin altında ezilenler... Devamını görmek için bkz. | |
|