| ISBN13 978-975-342-971-9 | 13x19,5 cm, 176 s. |
Liste fiyatı: 162.00 TL İndirimli fiyatı: 129.60 TL İndirim oranı: %20 {"value":162.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"1131","item_name":"İşçinin Varlık Problemi","discount":32.40,"price":162.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | İşçinin Varlık Problemi Sınıf, Erkeklik ve Duygular Üzerine Denemeler Yayıma Hazırlayan: Müge Gürsoy Sökmen Kapak Fotoğrafı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Ekim 2014 | 3. Basım: Aralık 2022 |
"Eğer sorun bize dışsal sınıf çelişkilerini ortadan kaldırmak olsaydı, azade olduğumuz bir sistemi yıkacak özneler olsaydık ne de kolay olurdu. Ama lütfen artık biri bana şu sistemi tarif etsin. Sınıf çelişkileri gövdemizin tam orta yerinde atıyor. Tik tak, tik tak. Asla şaşmayan bir saat gibi. Sınıf bizim öyle içimize işlemiş ki, organizmanın dengesi bozulduğu zamanlarda bile homeostatik dengeyi o kuruyor. Mesela o genç çocuklar âşık olduğu ve her şeyin mümkün olabildiğini düşündüğü zamanlarda onları kendine getiriyor. Aşkın billur taneciklerini düşman bakteriler gibi tanımlayarak ölümüne savaşıyor. O yüzden kimse başka yerde aramasın sınıfın kendisini." İşçinin Varlık Problemi’ni oluşturan denemelerde sınıf, ezilme, mağduriyet ve erkeklik meselesini, duygular, performans, eylem ve örgütlenmeye dair yanlarıyla ele alıyor Demet Dinler. Politik yazılarda, akademik tezlerde, kuramsal kitaplarda görmeye alıştığımız bu konuları farklı bir perspektiften, yazanın öznel deneyimini de içine alan bir yerden, aynı anda hem kuramın hem deneyimin penceresinden ele alıyor. Mağduriyeti ve madunluğu yenmek için "Önce kendini yok etmelisin!" diyor kitap yalın bir dille. Ama içsel hesaplaşmalar, yoğun emekler, cesaret ve korku dolu yüzleşmelerle kazanılmış, hak edilmiş bir yalınlık bu. "Bu düzen değişmeli" diyeceksek ütopyanın sorunlu yanlarına da kafa yormamız gerektiğini hatırlatan bu denemeler, umudumuzu bir kaybedip bir bulacağımız, ama mutlaka güçlenerek çıkacağımız bir yolculuğa davet ediyor bizi... | İÇİNDEKİLER |
Giriş 1 İşçinin Varlık Problemi 2 Sınıf, Beden ve Performans 3 İşçi Sınıf Atlayınca 4 Kolektif Eylem ve Duygular 5 Sendika Koltuğu 6 Pavyon Kapısı 7 Doğulu İşçi Liderine Batılı Akademisyenden Mektup 8 Piyasada, İşyerinde ve Sokakta Sınıfı Kuran Duygular Epilog Kaynakça
| OKUMA PARÇASI |
Giriş bölümünden, s. 11-16. Sınıf ve duygular diye bir tez, proje ya da araştırma konum hiç olmadı. Son yedi yıl içinde doktoramın saha çalışmasını yürütürken, uluslararası bir sendika konfederasyonu kampanyasında çalışırken, doğrudan aktivist olarak işçi örgütlenmesinde yer alırken, erkek işçilerle, işçi liderleriyle, tüccarlarla, fabrikatörlerle, sendikacılarla yoğun bir mesai harcadım. Bu süreçte kendiliğinden notlar, hikâyeler, portreler birikti. Başlarda genç erkek işçilerin işyeri deneyimleri, gündelik hayattaki algıları, alışkanlıkları, kültürel pratikleri ve eylem biçimleri üzerinden değişen sınıf oluşum süreçlerini anlamaya çalışan bir akademik saha çalışması yürütüyordum. Bu alan daha ziyade işçi sınıfı sosyolojisi, emek süreçleri ve kolektif eylem gibi başlıklar üzerinden ele alınır. Ben de ilk zamanlar bu literatürün içerisinden düşünüyordum. Duygular sosyolojisi diye ayrı bir alan olduğunu çok daha sonra fark edecektim. Gerçi Andrew Sayer’in 2005... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Haluk Kalafat, "Taksi pavyonun kapısında durur ve bir işçi iner", Radikal Kitap, 5 Aralık 2014 En son söyleyeceğimi başlarken söyleyeyim: Demet Dinler, İşçinin Varlık Problemi’ni bir akademisyenin titizliği ve bir öykücünün duyarlılığıyla yazmış. En son edilecek lafı baştan söylemeyi ilk duyduğumda bana pek bir havalı gelmişti. İlk kez üniversite eğitimimin bilmem kaçıncı yılında duymuştum. Uygarlık tarihi hocam Ümit Hassan, daha sınıfa girer girmez tüm dönem boyu anlatacağı dersin sonunda ne anlatmış olacağını söylemek için kullanmış ve afili bir cümle kurmuştu. Şimdi o cümleyi hatırlamıyorum ama belki Demet Dinler hatırlar; çünkü ben mezun olduktan kısa bir süre sonra ODTÜ Siyaset Bilimi’nde aynı sıralarda o da oturmuş. Hatta sonrasında bölümde asistan olmuş ve oradan Londra Üniversitesi Doğu ve Afrika Çalışmaları Okulu Kalkınma Çalışmaları Bölümü’ne geçmiş. İşçinin Varlık Problemi adlı kitap sekiz makaleden oluşuyor. Aslında bu... Devamını görmek için bkz. | |
Mecit Ünal, "Entelektüel mesafenin yıkılması...", Aydınlık Kitap Eki, 12 Aralık Cuma İşçi semtlerinde sabah erken olur. Çocukluğumun geçtiği gecekondu mahallesinde de sabah erken olurdu. Şehrin iki en önemli merkezine kalkan otobüslerin, minibüslerin geçtiği cadde ve sokaklar daha gün aydınlanmadan büyük-küçük, kadın-erkek işçilerle dolar taşar, şehrin dışını içine taşıyıp dururdu. Orhan Kemal’in konusu İstanbul’da geçen romanlarında okuduğumuz sahneler gerçekleşirdi bu duraklarda, otobüslerde. Çoğu fabrikalarda, büyük atölyelerde, konfeksiyonda, inşaatlarda, temizlik işlerinde çalışırdı bu işçilerin. İçlerinde okulu bırakıp erken yaşta çalışmaya başlayan arkadaşlarımın da bulunduğu bir de çocuk işçiler vardı ki, benim de yaz tatillerinde katıldığım uykusuna doyamadan yollara düşen bu ordu daha çok küçük atölyelerde, tamirhanelerde ter dökerdi. O çocuk işlerin çoğu sonraları büyüyüp büyük fabrikalara yazıldılar. Kimi Almanya’ya gitti, oradaki işçi ordusuna katıl... Devamını görmek için bkz. | |
|