| ISBN13 978-975-342-732-6 | 13x19,5 cm, 320 s. |
Liste fiyatı: 256.00 TL İndirimli fiyatı: 204.80 TL İndirim oranı: %20 {"value":256.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"472","item_name":"Kötülüğün Sıradanlığı","discount":51.20,"price":256.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Kötülüğün Sıradanlığı Adolf Eichmann Kudüs'te Özgün adı: Eichmann in Jerusalem A Report on the Banality of Evil Çeviri: Özge Çelik Yayıma Hazırlayan: Savaş Kılıç Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Aralık 2009 | 8. Basım: Aralık 2022 |
Nazi Almanyası'nda Yahudilerin gettolara ve toplama kamplarına naklinden sorumlu Otto Adolf Eichmann, 11 Mayıs 1960'ta Buenos Aires'in kenar mahallelerinden birinde yakalandı ve İsrail'e getirildi. 11 Nisan 1961'de Kudüs Bölge Mahkemesi'ne çıkarıldı ve on beş ayrı iddiayla suçlandı: Başkalarıyla birlikte, Nazi rejiminin başından sonuna kadar ve özellikle de İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudi halkına karşı suçlar, insanlığa karşı suçlar işlemişti. Ülkemizde özellikle totalitarizm üzerine çalışmalarıyla tanınan ünlü siyaset bilimci Hannah Arendt bu kitabında, Nazi Almanyası döneminde milyonlarca Yahudinin toplama kamplarına, ölüme gönderilmesinden sorumlu SS yetkilisi Adolf Eichmann'ın Kudüs'teki yargı sürecini ele alıyor. Yahudi soykırımının mimarı olarak sunulan Adolf Eichmann'ın sadist bir canavardan ziyade, normal, hatta korkutucu derecede normal bir insan olduğuna dikkat çeken Arendt, özellikle düşünme ve muhakeme yetisinin kaybolmasıyla birlikte kötülüğün nasıl sıradanlaştığını vurguluyor. Eichmann duruşmasından yola çıkarak, insanlık tarihinin dönüm noktalarından birini gözler önüne seriyor. | İÇİNDEKİLER |
Okura Not
I Adalet Evi II Sanık III Yahudi Meselesi Uzmanı IV Birinci Çözüm: Sürmek V İkinci Çözüm: Toplamak VI Nihai Çözüm: Öldürmek VII Wannsee Toplantısı veya Pontius Pilatus VIII Yasalara Bağlı Bir Vatandaşın Görevleri IX Reich – Almanya, Avusturya ve Protektora X Batı Avrupa – Fransa, Belçika, Hollanda, Danimarka, İtalya XI Balkanlar – Yugoslavya, Bulgaristan, Yunanistan, Romanya XII Orta Avrupa – Macaristan ve Slovakya XIII Doğu'daki Katliam Merkezleri XIV Kanıtlar ve Tanıklar XV Hüküm, Temyiz, İnfaz
Sonsöz Ek Kaynakça Dizin | OKUMA PARÇASI |
Sanık bölümünden, s. 31-34. Karl Adolf Eichmann ile Maria'nın (kızlık soyadı Schefferling) oğlu olan Otto Adolf, 11 Mayıs 1960'ta Buenos Aires'in kenar mahallelerinden birinde yakalandı ve dokuz gün sonra İsrail'e getirildi. 11 Nisan 1961'de Kudüs Bölge Mahkemesi'ne çıkarıldı ve on beş ayrı iddiayla suçlandı: "Başkalarıyla birlikte", Nazi rejiminin başından sonuna kadar ve özellikle de II. Dünya Savaşı sırasında Yahudi halkına karşı suçlar, insanlığa karşı suçlar işlemişti. 1950 tarihli "Nazi ve Nazi İşbirlikçileri (Ceza) Yasası"na göre, "bu suçlardan herhangi birini işleyen kişi… ölüm cezasına çarptırılır"dı. Bu yasaya göre yargılanan Eichmann her suçlamayı şöyle reddediyordu: "Bu iddianame bakımından suçsuzum." Ne bakımdan suçlu olduğunu düşünüyordu o zaman? Sanığın uzun –kendisine göre "gelmiş geçmiş en uzun"– çapraz sorgusu sırasında, ne savunma ne iddia makamı ne de üç hâkimden biri Eichmann'a bu bariz soruyu sorma zahmetine girdi. Eichmann'ın tuttuğu ve ücreti... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Yeliz Kızılarslan, "Kudüs’teki Eichmann ve Kötülüğün Sıradanlığı Üstüne Bir Çalışma", biamag, 11 Ekim 2008 Yahudi kökenli Alman felsefeci Hannah Arendt, 1960 yılında Arjantin’de yakalanarak Kudüs’te yargılanan Nazi savaş suçlusu Otto Adolf Eichmann’ın yargılanışını, "yüzyılın davası" olarak niteler. Kötülüğün Sıradanlığı Üstüne Bir Çalışma: Kudüs’teki Eichmann adlı eserinde Arendth, Yahudi soykırımı sırasında Avrupa’nın her yerinden toplama kamplarına getirilen Yahudilerin nakledilmesiyle görevli Eichmann’ın, mahkemede yaptığı savunmada söylediği “sadece, yasalara uygun olarak görevimi yerine getirdim” cümlesinin ardında yatan “devlet memuru” mantığını da farklı bir biçimde eleştirir. Arendt bu kitapla, “görevini yerine getiren yurttaş” söyleminin sıradanlığını ve bu sıradanlığın ardında yatan milliyetçi ulus-devlet idealizminin kötülüğünün derinliğini tüm dünyaya gösterir. “Bürokratik, sığ ve basmakalıp bir cümle kurmaktan öteye ge... Devamını görmek için bkz. | |
Soner Sezer, "'Kötülüğün Sıradanlığı'nın Sıradanlığı", Post Dergi, 4 Aralık 2015 Holocaust’u gördükten sonra, sanırım artık şundan herkes emindi: Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak! Milyonlarca Yahudi’nin sırf Yahudi oldukları için vatandaşlıktan çıkarılmaları, yersiz yurtsuz bırakılmaları, toplama kamplarında bir araya yığılıp topluca ve vahşice ölüme gönderilmeleri, son derece “rasyonel” ve “modern” koşullarda gerçekleştirilmişti. Peki, bunu yapan Nazi’ler, hele de Führer’leri Hitler ve soykırıma karşı sesini çıkarmayan tüm insanlık nasıl bu kadar “kötü” olmuştu? Eğer, insanlar gerçekten bu kadar kötüyse, nasıl bir dünyada yaşayacaktık Auschwitz’den sonra? Şüphesiz, yaşanan büyük bir insanlık ayıbıydı; tarih boyunca benzeri görülmemiş bir kötülük! Peki Naziler nasıl bu kadar “kötü” olabilmişti? Bu soruya verilen en sıra dışı cevap, yaklaşık elli yıl önce Hannah Arendt’den geldi. Adolf Eichmann, soykırımın uygulanmasında lojistik yönetimden so... Devamını görmek için bkz. | |
|