| ISBN13 978-975-342-735-7 | 13x19,5 cm, 248 s. |
Liste fiyatı: 208.00 TL İndirimli fiyatı: 166.40 TL İndirim oranı: %20 {"value":208.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"455","item_name":"Görme ve Cinsellik","discount":41.60,"price":208.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Görme ve Cinsellik Özgün adı: Sexuality in the Field of Vision Çeviri: Ayşe Deniz Temiz Yayıma Hazırlayan: Özge Çelik Kapak Resmi: Barbara Kruger Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Ocak 2010 | 3. Basım: Temmuz 2024 |
"Bu kuşaktan eleştirmenler arasında, Jacqueline Rose'un bir benzeri daha yok. Edebiyatı kavrayışındaki zekâ parıltısı, yazı dilindeki berraklık, analizlerindeki ustalık insanın ağzını açık bırakıyor." - Edward W. Said 1986 tarihli Görme ve Cinsellik, popüler düzeyde genellikle bireyin ruhsal yaşamını anlamanın bir yolu olarak algılanan psikanalizin, kişiselliği aşan bir siyasallığa ve toplumsallığa sahip olduğunu vurgulayarak son derece etkili olmuş ve zaman içinde klasikleşmiş bir başyapıttır. Jacqueline Rose, Lacancı psikanaliz teorisinden yola çıkarak, "kadınlık" ve "cinsiyet farkı" kavramlarının eleştirisi yoluyla, bu kavramların kendisinin zaten fantaziye dayandığını ve statükoyu desteklediğini gösterir ve tartışmanın odağına asıl meseleyi, öznellik meselesini getirir. Edebiyat, resim ve sinemadan örnekler üzerinden ilerleyen kitabın perspektifi şu paragrafta çok iyi dile geliyor: "Kurumların ve öznelerin yüklü olduğu şiddeti nereye koymalı sorusu, psikanalizin toplumsalla ilişkisindeki temel mesele olarak bugün tekrar karşımıza çıkıyor. Yazıdan daha fazlası ancak olaydan daha az bir şey olan psikanaliz, dilin sonsuz oyununun yakalayamadığı, sınıf, ekonomi ya da iktidarla da açıklanamayacak bir uğrağa işaret etmeyi sürdürüyor. Psikanalizin hem siyasi öneminin hem de zorluğunun kaynağı daima bu olagelmiştir. Bunun en açık ifade edildiği yer ise feminizmdir. Öznellik, cinsiyet farkı ve fantazi terimlerinin, hem sabitlemeden hem de inkârdan kaçınılarak anlaşılmasının bugün hâlâ son derece önemli bir iş olduğu kanısındayım. Bu bir lüks değil, aksine tümüyle siyasi olan yazgımızı -kadınlar ve erkekler olarak- tecrübe eder ve sorgularken içinden geçtiğimiz kilit bir süreçtir." | İÇİNDEKİLER |
Teşekkür Giriş: Feminizm ve Ruhsal Olan
I. Kadınlık ve Temsil 1. Dora – Analizden Bir Parça 2. Kadın Cinselliği – Jacques Lacan ve Freud Okulu 3. George Eliot ve Seyirlik Kadın 4. Hamlet – Edebiyatın "Mona Lisa"sı 5. Julia Kristeva – Baştan Alıyoruz
II. Görüş Alanı 6. İmgesel 7. Sinema Aygıtı – Güncel Teorinin Sorunları 8. Semptom Olarak Kadın 9. Görüş Alanında Cinsellik
Kaynakça Dizin | OKUMA PARÇASI |
Giriş’ten, s. 13-17. Amerikalı kadın şair H.D. Freud'a İthaf'ında, 1933'te kendisiyle yürüttüğü kısa analiz sırasında Freud'un yasa koyduğu tek bir andan bahseder. Feminizmin henüz kozlarını paylaşmadığı bir patriyark görüntüsü arz eden birinden gelen bu yasa ("o yasa koymazdı, yalnızca bu seferlik – bir tek bu yasa"), aslında yasa değil, bir ricaydı; H.D.'nin, "hiçbir zaman, hiçbir koşulda" Freud'u ve yapıtını asla savunmaması yönünde bir rica. Freud "bir geometri dersi"ndeymişçesine, ya da "virüs bulaşmış bir sistemde hastalığın önlenemeyen seyri" üzerine bir izahat veriyormuşçasına bir kesinlikle ricasını açıklamayı sürdürür.(1) Geometrik kesinlik ile bir hastalığın seyri arasında salınan, hiçbir savunma yapılmaması yönünde bir rica biçimini alan bir yasa – bunlar, psikanalizi konu edinen veya kendisini onun terimleri içine yerleştirmeye çabalayan her tartışmadan bekleyebileceğimiz çelişkilerdir. Gelgelelim, Freud'un psikanalizin savunusunun yapılm... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
İlke Kamar, “Görmeyi cinselleştirmek”, BirGün Kitap Eki, 3 Nisan 2010 1970’lerin sonuna doğru akademisyenlerin eleştirel yaklaşımları sonucunda psikanalitik teoriye karşı tavır oluşsa da günümüzde hâlâ bireyin ruh dünyasını anlamada psikanalizm bir yol olarak seçilebiliyor. Ancak kesin olan bir şey var ki psikanaliz, bireyin ruh dünyasını anlamanın ötesinde sosyal ve siyasal bir konuma da sahip. Güncel akademik çalışmalarda; Freud’un ve Lacan’ın psikanaliz kuramının etkilerinin diğer disiplinlerde de, –felsefe, sosyal teori, ideoloji, feminizm, edebiyat ve film çalışmalarında– bir zemin oluşturduğu gözlemleniyor. Bütün sosyo-kültürel fenomenleri psiko-seksüel açıklamalara indirgemesi ve fallogosantrik olması psikanalize yöneltilen eleştirilerin temel noktasını oluşturuyor. Oidipal dönemde cinsel arzuları uyanan çocukta annesine yoğun bir cinsel istek ve bağlılık gelişir. Onun bu isteği babasını kendisinin karşıtı, rakibi olarak görmesine yol açar. Babasını rakibi olara... Devamını görmek için bkz. | |
Hande Öğüt, “Kadın mitleri ve dişil mistizm”, Radikal Kitap Eki, 5 Mart 2010 Beni arzuladığın için ben yokum...” Emily Dickinson’ın bu dizelerini hayatına tercüme ederken umutsuzca kendi olmak istiyordu Marilyn Monroe. Adı, sahne imajıyla uyuşmayınca zaten hiç varolamamış Norma Jeane ölmüş, Marilyn Monroe doğmuştu. Bu yeni isim ve kimliğin, sonun başlangıcı olduğunun farkındaydı; imge ona hayat verirken bir yandan da öldürüyordu. Nitekim “Merhaba Marilyn Monroe” adlı şiirinde şöyle yazmıştı: Tamamen başka bir isme alışmak/ Benim için çok zordu/ Marilyn’i hecelemeyi öğrenmek/ Bana cehennemi yaşattı. Entelektüel zekâsını, fallokrasiyle mücadelesini, duygularını ve hassasiyetlerini de canlandırdığı rollerin ardına gizlemek zorunda kalan Marilyn’in tek arzusu, cinsiyetinden ve cinselliğinden azade kılınmaktı. Hollywood’un erkek egemen sistemi ise ona hiçbir zaman yalnızca bir oyuncu olarak yaklaşmadı. Kadını, dünyayı rasyonel olarak kavramaktan aciz gösteren aptal sarış... Devamını görmek için bkz. | |
|