| ISBN13 978-975-342-470-7 | 13x19,5 cm, 224 s. |
KAMPANYADA Liste fiyatı: 252.00 TL İndirimli fiyatı: 113.40 TL İndirim oranı: %55 {"value":252.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"291","item_name":"Kışladan Anayasaya Ordu","discount":138.60,"price":252.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Kışladan Anayasaya Ordu Siyasi Kültürde TSK'nin Yeri Kapak Tasarımı: Emine Bora, Semih Sökmen |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Mayıs 2004 |
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin anayasal düzende yeri neresi? Ordunun siyasi alandaki etkisi ve gücü nereden geliyor? 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat’a rağmen ordu meşruiyetini nereden alıyor? Ordunun fiili yeri ile demokratik hukuk devleti bağdaşır mı? Türkiye’de toplum siyasi olarak reşit değil mi? Demokrasi TSK’nin vesayeti olmaksızın mümkün değil mi? Ya da bu vesayet altındaki şeye “demokrasi” denebilir mi? TSK’nin OYAK aracılığıyla iktisadi alanda oynadığı rol nedir? Ve başka sorular: Silahlı Kuvvetler değişiyor mu, değişmeli mi, değişecek mi? “Yurtta sulh, cihanda sulh” şiarında somutlanan statükocu strateji yerini yeni bir role mi bırakıyor? Eğer varsa bu yeni rol ne? TSK dünya çapında olsun bölgesel olsun yeni bir rol üstlenebilir mi? ...ve tekrar aynı soru: Türk Silahlı Kuvvetleri’nin anayasal düzende yeri neresi? Gazeteci Metin Gülbay ve Hıdır Göktaş, yazar, hukukçu ve siyaset bilimci on altı kişiyle yaptıkları röportajlarda bu sorulara cevap arıyor. Son yıllarda Avrupa Birliği, Irak Savaşı, Kıbrıs gibi dış siyasal gelişmelerle olsun, siyasal İslam, “Ordu Göreve” mitingi ve fişleme konuları nedeniyle olsun Türk Silahlı Kuvvetleri hem tartışmalara konu oluyor hem de tartışmadaki bir siyasal muhatap gibi. Bu yüzden temel noktaları kayda düşen bu kitabı, demokratik kültür için tam zamanında ve değerli bir katkı olarak görüyoruz. | İÇİNDEKİLER |
Önsöz
Ahmet Altan Silah siyasetin içinde olduğunda hiçbir müessese doğru dürüst işlemez.
Handan Koç Erkeklere mahsus alanlar kadınlar üstünde üstünlük kurma aracı oluyor.
Andrew Finkel Herkesin kafasında minik bir orgeneral var.
Tomris Özden Komutan eşine yerinizi vermek zorundasınız. Bu bir kural.
Murat Belge Avrupa Birliği'ne girersek ordu memleketin sahibi olmaktan çıkar.
İsmet Akça OYAK'ın 37 şirketi var.
Serdar Şen Ordu, her şeye rağmen korunması gerekenin temsilcisi!
Sönmez Köksal O dönemki komuta heyetiyle gayet sıkı işbirliği içinde çalıştım.
Ömer Laçiner Toplumun ordunun vesayetinden kurtulup özgüven kazanması lazım.
Nadir Devlet ABD'ye bağımlılığın azaltılması lazım. Bunun için araştırma-geliştirme gerek.
Ümit Özdağ TSK'nin Avrupa Birliği'ne inandığını düşünmüyorum.
Yalçın Akdoğan Sistemin kırmızı çizgileri laiklik ve bölünmezliktir.
Mehmet Ali Kışlalı Sistem Anayasa'da gibi işlese, askerin rolü çok azalır.
Ümit Cizre Türkiye'de, Silahlı Kuvvetler'in etkisi ve gücü yalnızca yasalarla, kurumlarla ve kurullarla ölçülemeyecek büyüklüktedir.
Zafer Üskül Demokratik sistemde rejimin teminatı tabii ki millet olmalı.
Mustafa Erdoğan Silahlı Kuvvetler kendine bu anayasanın bile öngörmediği bir rol biçiyor. | OKUMA PARÇASI |
Önsöz, s. 7-15 "Almanya, Rusya'da Stalingrad ve Kuzey Afrika'da El Alamein yenilgilerinden sonra bile Türkiye için ölümcül bir tehdit unsuruydu. İstanbul neredeyse tümüyle hava savunmasından yoksundu ve Edirne'nin hemen arkasında konuşlanmış bir avuç Stuka bombardıman uçağı şehri viraneye çevirmeye yeterdi. Ancak Alman Genelkurmayı da hesap yapıyordu. Yugoslav direnişi Hitler'e tam bir tümen askere mal olmuştu ve Tito'nun partizanları Almanları kanatmaya devam ediyordu. Bu durumda Hitler'e rapor veren Genelkurmay Başkanı Hadler, 'Türkiye üç tane Yugoslavya olur' diyerek olası bir Anadolu harekâtının yüksek maliyeti konusunda Führer'i uyarmıştı."(1) Tarihinin en kötü, en zayıf, en donanımsız döneminde bulunan Türkiye Cumhuriyeti Ordusu, aynı günlerde dünyanın en korkunç savaş makinesi olan Hitler'in yıldırım ordularına "bulaşılmaması" gereken bir "bela" olarak görünüyordu. Bu kitaptaki söyleşilerin yoğunlaştığı konu, orduya yukarıdaki alıntıda aktarılan ... Devamını görmek için bkz. | |
Ahmet Altan, "Silah siyasetin içinde olduğunda hiçbir müessese doğru dürüst işlemez.", s. 17-26 Sözünü sakınmayan insanlar vardır hani, dobra dobra konuşurlar hiçbir şeyden çekinmeden. Altan Ailesi'ne bu "alışkanlık" sanırız baba Çetin Altan'dan geçmiştir. Oğul Altanlar da sözünü sakınmadan söylemeleriyle ünlüdür. Ahmet Altan bir yazar bilindiği gibi; Türkiye'nin her yapıtı onlarca baskı yapan yazarlarından biri hem de. Onunla çok okunan bir yazar olduğu için değil, cesur söylemi dolayısıyla söyleşi yaptık. Biliyorduk ki Ahmet Altan bu konuda da sözünü sakınmadan söyleyecektir ve umduğumuz gibi de oldu. Biz ne kadar "acaba yanlış mı anladık" diye soruları yineleme gereksinimi duyduysak da, o lafını hiç evirip çevirmeden aynen tekrar etti. • Türkiye'ye bakınca neler görüyorsunuz? Ordu hemen göze çarpıyor mu? Türkiye'nin yaşadığı sorunların ve birçok çarpıklığın temelinde ordunun siyasetteki yeri gelir. Türkiye'nin bütün toplumsal yapısını, bütün toplums... Devamını görmek için bkz. | |
|