| ISBN13 978-975-342-287-1 | 13x19,5 cm, 288 s. |
Liste fiyatı: 235.00 TL İndirimli fiyatı: 188.00 TL İndirim oranı: %20 {"value":235.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"146","item_name":"Bildiğimiz Dünyanın Sonu","discount":47.00,"price":235.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Bildiğimiz Dünyanın Sonu Yirmi Birinci Yüzyıl İçin Sosyal Bilim Özgün adı: The End of the World as We Know It Social Science for the Twenty-First Century Çeviri: Tuncay Birkan Yayıma Hazırlayan: Bülent Somay, Semih Sökmen Kapak Tasarımı: Emine Bora, Semih Sökmen |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Ekim 2000 | 7. Basım: Mart 2021 |
Marx’ın ve Engels'in Manifesto'yu yazmalarından bu yana geçen yüz elliyi aşkın yılda, Marksistlerin "kapitalizm krizi" ile ilişkileri, "Kurt var!" diye bağıran çobanın hikâyesine benzedi. O dev, sarsıcı ve yok edici kriz bir türlü gelmek bilmiyor. Marksistler de her geçici, kısmi krizi beklenen nihai kriz sanmaktan vazgeçmiyorlar. Wallerstein'in "Bildiğimiz Dünyanın Sonu" saptaması, hayata belirlenmiş bir senaryo olarak bakmadığı için bu tür bir "Kurt var!" haykırışı değil: Yirminci yüzyıl sonlarına kadar ancak kavramsal düzeyde varolan "Dünya Kapitalizmi"nin, iki kutuplu dünyanın sona ermesiyle birlikte pratik bir olguya dönüştüğünü öne süren Wallerstein, bu dönüşümün bildiğimiz, tanıdığımız Kapitalizm Dünyası'nın sonu olduğunu söylüyor. Bu aynı zamanda, bugüne kadar varolan dünyayı algılama ve kavrama biçimlerimizin, kapitalizmin yükselişiyle birlikte ilahiyatçı kavrayışların üzerinde egemenlik kuran Bilgi Dünyası'nın, yani Newtoncu fiziğe temellenmiş bilimsellik anlayışının da sonu. 21. yüzyılın ilk on yıllarının bu iki anlamda da bir altüst oluşa sahne olacağını söyleyen Wallerstein, bu altüst oluşun bir belirsizlik olarak önümüzde durduğuna dikkat çekiyor: Tehlikeleri ve imkânlarıyla bir belirsizlik... Bir yandan bu belirsizlik döneminin koşullarına, ama bir yandan da bizim gerçekten ne istediğimize, tercihlerimizi ne yönde yaptığımıza, yaratıcılığımıza bağlı olarak şekillenecek bir gelecek bu... Daha doğrusu ne olabileceği ve bizim gerçekten ne istediğimiz konularında hepimizi sistemli ve açık bir biçimde düşünmeye çağırıyor. Wallerstein ve Dünya Sistemi Analizi hakkında daha fazla şey öğrenmek, ve bu analiz biçimiyle yapılmış çalışmaları izlemek için Fernand Braudel Ekonomiler, Tarihsel Sistemler ve Uygarlıklar İncelemeleri Merkezi’ni (http://fbc.binghamton.edu) ziyaret edebilirsiniz. | İÇİNDEKİLER |
Önsöz Belirsizlik ve Yaratıcılık
Birinci Bölüm: Kapitalizm Dünyası I. Sosyal Bilim ve Komünist Ara Fasıl, ya da Çağdaş Tarihe Dair Yorumlar II. ANC ve Güney Afrika III. Doğu Asya'nın Yükselişi ya da Yirmi Birinci Yüzyılda Dünya Sistemi IV. Devletler mi? Egemenlik mi? V. Ekoloji ve Kapitalist Üretim Maliyetleri VI. Liberalizm ve Demokrasi VII. Neye Entegrasyon? Neyden Marjinalleşme? VIII. Toplumsal Değişme mi?
İkinci Bölüm: Bilgi Dünyası IX. Sosyal Bilim ve Çağdaş Toplum X. Sosyal Bilimlerde Farklılaşma ve Yeniden İnşa XI. Avrupamerkezcilik ve Tecellileri XII. Bilgi Yapıları ya da Bilmenin Kaç Yolu Vardır? XIII. Dünya Sistemleri Analizinin Yükselişi ve Gelecekteki Çöküşü XIV. Sosyal Bilim ve Adil Bir Toplum Arayışı XV. Sosyolojinin Mirası, Sosyal Bilimin Vaadi | OKUMA PARÇASI |
"Belirsizlik ve Yaratıcılık", s. 9-12 Yirmi birinci yüzyılın ilk yarısı, yirminci yüzyılda gördüğümüz her şeyden daha güç, daha düzen bozucu, ama aynı zamanda daha açık olacak bence. Bunu, hiçbirini burada tartışamayacağım üç öncülden yola çıkarak söylüyorum. Birinci öncül şu: Bütün sistemler gibi tarihsel sistemler de ölümlüdür. Bir başlangıçları, uzun bir gelişmeleri ve dengeden uzaklaşıp çatallanma noktalarına ulaştıkça yaklaştıkları bir sonları vardır. İkinci öncül, bu çatallanma noktalarında iki şeyin geçerli olduğudur: Küçük girdiler büyük çıktılar yaratır (oysa sistemin normal gelişme zamanlarında, büyük girdiler küçük çıktılar yaratır) ve bu tür çatallanmaların sonucu bünyevi olarak belirsizdir. Üçüncü öncül ise modern dünya sisteminin, tarihsel bir sistem olarak ölümcül bir krize girmiş olduğu ve varlığını elli yıl daha sürdürmesinin pek muhtemel olmadığıdır. Gelgelelim, sonucu belirsiz olduğu için, sonuçta ortaya çıkacak sistemin şu an içinde yaşadığımız s... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Göksel Aymaz, “Ütopya, Gerçek Olandan Daha Zengindir”, Virgül, Sayı 41, Mayıs 2001 Marksizmin krizi denen şey, bugün en imanlı sol çevrelerde dahi hatırı sayılır bir mahcubiyete sebep olmuşken, “Marx, düzenli aralıklarla ölü ilan edilmiş ve aynı sıklıkta diriltilmiştir” diyen Amerikalı sosyolog Immanuel Wallerstein, bu durumun da geçici olduğunu söyleyerek, “ortodoks”ları bile ideolojik olarak sağda bırakan bir kararlılıkla Marksizmi savunmayı sürdürüyor. Wallerstein, bütün yazılarında ısrarla, hataları, sınırlılıkları ve olumsuz etkileriyle geçen yüzyıldaki (XX. yüzyıldan bahsederken “geçen yüzyıl” demek de henüz alışamadığımız tuhaf bir duygu) deneyimlerin, henüz var olmayan bir sosyalist dünya düzeninin değil, tarihsel kapitalizmin bilançosunun birer parçası olduğunu vurgular. Wallerstein’a göre, SSCB ve bağlı ülkelerin çöküşünü Marksizmin çöküşüymüş gibi değerlendirmek gerçekliği yanlış algılamaktır. Wallerstein’ın bir önceki, Liberalizmden Sonra adlı... Devamını görmek için bkz. | |
Ahmet Taşgetiren, "Tarihin Sonu"ndan sonra...", Yeni Şafak Gazetesi, 22 Ocak 2002 Amerika hakkında ne biliyoruz? Fukuyama'nın ifadesiyle "Tarihin Sonu"nu temsil eden bir ideolojinin somutlaşmış biçimi. Dev bir güç. Evrensel bir uygarlık iddiasının sahibi. Dünyaya nizam vermesi meşru bir hak olarak telakki edilen, gerektiğinde itiraz edenlere dayak atma hakkı bulunan, hatta dayağı kutsanan bir medeniyet mürebbii. Bütün bunları veri olarak kabul edip, dünyaya ve başka uygarlıklara öyle bakmanız öğütleniyor size... "Amerika'yı doğru tanımak diye bir sorun var dünyanın gündeminde", demek bile cesaret istiyor. Ama böyle bir sorun var gerçekten. Meselâ Amerika bir ülkeye bomba yağdırdığında, bu silâhları kim adına kusuyor diye sormak yerinde bir sorudur. Amerika "terörle mücadele" dediğinde yaptığının gerçekten terörle mücadele olup olmadığını sorgulamak da yerindedir. (…) İşte Amerika, işte Amerikan yönetimi, işte sistemin ge... Devamını görmek için bkz. | |
|