| ISBN13 978-605-316-100-4 | 13x19,5 cm, 240 s. |
Liste fiyatı: 204.00 TL İndirimli fiyatı: 163.20 TL İndirim oranı: %20 {"value":204.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"11287","item_name":"Kadınlık Daima Bir Muamma","discount":40.80,"price":204.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Kadınlık Daima Bir Muamma Osmanlı Kadın Yazarların Romanlarında Modernleşme Yayıma Hazırlayan: Tuncay Birkan, Eylem Can Kapak Tasarımı: Semih Sökmen Kapak Deseni: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Kasım 2017 | 2. Basım: Şubat 2018 |
Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde yazılmış ilk kadın romanı, Zafer Hanım’ın 1877 tarihli Aşk-ı Vatan’ıyla başlayan bir serüvene davet ediyor okuru Ayşegül Utku Günaydın. Tanzimat’tan sonra oluşan siyasal, kültürel gelişmelerin kadın hareketine hazırladığı zeminin, kadınların dergi ve gazetelerde kolektif olarak şekillendirdiği edebiyat geleneğinin, Osmanlı kadın yazarların romanlarında modernleşmenin izleri sürülüyor kitapta. Hem kadının serüveni otuz roman analiz edilerek çiziliyor, hem unutturulan kadın yazarların yazmak, varolmak, ben diyebilmek için, kadın hakları için verdikleri mücadele hatırlatılıyor. Geleneğin ürettiği kodlarla mücadele ettiği için yalnızlaşan yeni kadının annesizliği; kadının kimliğini tehdit eden baba, kardeş, kayınvalide, koca gibi baskı figürleri ile bu yeni kadın karşısında bocalayan “aşırı alafrangalaşmış”, “zayıf karakterli” ve aydın erkeklerin ruhsal dengelerini yitirişi ele alınıyor. Halide Edib’in Heyûlâ adlı romanında bir erkek karaktere söylettiği “Kadınlık daima bir muamma!” cümlesinden esinlenen kitap, kadınlığın erkeklerin gözünden bir bilmece gibi hep gizemli ve anlaşılmaz bir varlık olarak sunulmasının derinlerine inmeye, edebiyatın mahiyetini anlamaya çalışıyor. | İÇİNDEKİLER |
Önsöz Giriş
Birinci Bölüm Osmanlı Kadınlarının Özneleşme Mücadeleleri A. Tanzimat Sonrası Reformlar ve Kadın Hareketinin Yükselişi 1. Siyasal ve Kültürel Gelişmeler 2. Kadın Sorunu ve Terakki Fikri 3. Terakki Düşüncesinden Kadınlık Mefkûresine (1876-1908) 4. "Kadınlık Yalnız Meyve Değildir!" B. Kadın Olarak Yazmak 1. Kadınların Edebiyatı 2. Kadın Kimliğini Simgeleştirmede Toplumsal Cinsiyetin Rolü 3. Osmanlı-Türk Romanında Kadın İmgesinin Dönüşümü
İkinci Bölüm Kadın Üzerindeki Baskı Mekanizmaları ve Yalnızlaşma A. Anneler ve Öksüz Kızları: Kadınlık Mirasının Reddi B. İhtiyatsız Babalardan Kötücül Üvey Annelere ve Fitne Fücur Kayınvalidelere C. Dandini Beylerden Maksat Adamlarına Kadın Erkek İlişkilerinin Tipolojisi 1. Bir Zevcin Anatomisi 2. "İzdivacı Oyuncak Zannedenlerden Değilim!" 3. Gizemliliğin Morfolojisi, Skopofili ve Fetiş Nesnesi Olarak Kadın 4. Histerik Erkekler, Melankolik Kadınlar D. Soğuk Odalardan Sisli Gecelere Yalnız Kadınlar
Üçüncü Bölüm Modernleşme Sürecinde Kadın Kimliği A. Kolektif Bir Kadınlık Değerine Doğru B. Serbest Zaman, Sanat ve Çalışma C. Kadın Okur ve Tersine Etkilenme D. Gayya Kuyusuna Düşen Kadınlar
Sonuç
Ek: İrdelenen Romanların Özetleri
Kaynaklar Dizin
| OKUMA PARÇASI |
Giriş, s. 13-18 Meşrutiyet’in 1876 yılında ilanından Cumhuriyet’in kuruluşuna uzanan dönemde kadın sorunu ve cinsiyet ilişkileri, modernleşme paradigmasının doğal bir uzantısı olarak ele alınmıştır. Çünkü kadınlık ve kadın kimliği modernleşmenin önemli simgelerinden biriydi. Bir simge olmasının yanı sıra derin bir toplumsal değişimin izlerini kadın kimliği üzerinden görmek mümkündür. Fakat cinsiyet konusu hiçbir zaman tek taraflı ele alınabilecek bir olgu olmadığı için doğası gereği erkek bakışının da sorgulanmasını gerektirir. Osmanlı’nın bu dönüşüm aşamasında kadınlığın modernleşmenin önemli alanlarından biri olarak görülmesine karşın toplumsal cinsiyet boyutunun temelden gözden geçirilmemesi, yani kadın kimliği sorgulanırken erkek zihniyetini ve kadına bakışını derinden analiz etmemek, cinsiyet ve kimlik bocalamaları bağlamında yeni sorunlara yol açmıştır. Bireyleşmeye ve kendi kimliğini bulmaya çalışan kadın bu değişim aşamasında yalnızlaşırken modernleşmeni... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Öykü İş, "Osmanlı edebiyatında ortak kadınlık deneyimleri: Kadınlık Daima Bir Muamma", K24, 28 Aralık 2017 Edebiyat ve tarih disiplinleri tarafından uzun zamandır görmezden gelinen ve kanona dâhil edilmeyen Osmanlı kadın yazarların ürettiği edebî metinler 1990’lardan başlayarak hızla artan bir biçimde incelenmeye ve görünür kılınmaya başladı. Sadece kurgu metinler değil, kadın yazarların on yıllar boyunca çıkardığı çok sayıda dergi de Latin harflerine aktarılarak Osmanlıca bilmeyen okurların erişimine açıldı. Zafer Hanım’ın 1877 yılında yazdığı Aşk-ı Vatan bir kadın tarafından kaleme alınmış şimdilik bilinen ilk roman; fakat bu ilk romanın varlığından haberdar oluşumuz ise çok yeni. Zehra Toska romanı 1994’te yayına hazırladı. Modern Osmanlı edebiyatının kurucu metinleri, kimi zaman “babaları” olarak anılan yazarların, örneğin Namık Kemal, Ahmed Mithat ya da Halit Ziya’nın romanları birçok yayınevinden, sayısız farklı çeviriyle basılmasına karşın örneğin ... Devamını görmek için bkz. | |
Seval Şahin, "DündenYarına // Kadın yazarların yazdığı kadın karakterler üzerine", Sabitfikir, 11 Ocak 2018 Kadınlık Daima Bir Muamma, Metis’in Bilge Karasu Edebiyat İncelemeleri Dizisi'nin en yeni kitabı... Kadın tarihi açısından önemli bir çalışma olmasının yanı sıra edebiyat eleştirisine de "kadınlık" okumaları üzerinden bir katkı sunuyor. Osmanlı-Türk modernleşmesinin ilk dönemindeki kadın yazarların kadın karakterlerinde odaklanan ve otuz romandan yola çıkan Kadınlık Daima Bir Muamma’da, "kadınlık mefkûresi"nin yerleştirilmeye çalışıldığı özellikle II. Meşrutiyet'e kadarki süreç ve ardından modernlik tecrübesinin yerleşiklik kazandığı II. Meşrutiyet sonrası ve Cumhuriyet'in ilk dönemleri konu edilmiş. İlk dönem Osmanlı romanlarında cariyelerin konumundan ev içindeki yaşam alanlarının paylaşımına, modernleşen kadının bireyselleşerek kendi özgürlük alanını inşa etme serüvenine kadar kitap, kadınlık hallerini romanlar üzerinden bize an... Devamını görmek için bkz. | |
Arif Tapan, "Erkekler! Kadınlık yalnız meyve değildir!", Agos Kitap/Kirk, Aralık 2017 "Bizi, iğfal eden muharrirlerin sözlerine artık ehemmiyet vermeyeceğiz. Kadınlar erkeklerin enis-i canı [dostu] imiş, refik-i ömrü [hayat arkadaşı] imiş, aklın iz’anın mütemmimi [anlayışın tamamlayıcısı], yuvanın nâzımı [düzenleyicisi], idarenin nazırı velhasıl şerik-i hayatı [hayat ortağı] imiş, daha bilmem ne imiş!.. Bunların hepsi yalan!..” Bu sözler 1913’te yayın hayatına başlayan; sahibinden yazar kadrosuna ve okur mektuplarına kadar tümüyle kadınların sesini dile getireceğini ve yalnızca kadınların yazılarına yer vereceğini belirten, bu yönüyle de Osmanlı’daki yayıncılık tarihinde bir ilki gerçekleştiren ‘Kadınlar Dünyası’ dergisinden. Bu bilgileri, Ayşegül Utku Günaydın’ın kasım ayı içinde Metis Eleştiridizisinden yayımlanan Kadınlık Daima Bir Muamma: Osmanlı Kadın Yazarların Romanlarında Modernleşme başlıklı çalışmasından aktarıyorum. Devamını görmek için bkz. | |
|