| ISBN13 978-975-342-507-0 | 13x19,5 cm, 240 s. |
Liste fiyatı: 204.00 TL İndirimli fiyatı: 163.20 TL İndirim oranı: %20 {"value":204.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"596","item_name":"1002. Gece Masalları","discount":40.80,"price":204.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | 1002. Gece Masalları Kapak Resmi: Kenan Yarar Kapak Renklendirme: Fırat Yaşa Hazırlayan İsim: Yiğit Değer Bengi |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Şubat 2005 | 2. Basım: Ekim 2015 |
Yazı serüvenine doğrudan doğruya "fantastik" yazarak atılan yazarlarla, yıllardır yazdığı öykülerin içine hiç usanmadan fantazi ve bilimkurgu unsurları katan yazarlar yan yana duruyorlar bu seçkide. Bu anlamda Türkçe edebiyatta bir ilk 1002. Gece Masalları; farklı edebi geleneklerden gelen, farklı kuşakların öykülerini ortak bir paydada buluşturuyor. Ne de olsa her öykü sözün güzelliği için okunur! Barış Müstecaplıoğlu - Giovanni Scognamillo Nazlı Eray - Ümit Kireççi - Kadir Aydemir Altay Öktem - Arzu Çur - Ferhan Ertürk Yiğit Değer Bengi - Gündüz Öğüt - Orhan Duru İzzet Yaşar - Evren İmre - Levent Şenyürek Çiler İlhan - Sadık Yemni - Levent Mete Muammer Yüksel - İhsan Oktay Anar | İÇİNDEKİLER |
Bülent Somay, Sunuş Yiğit Değer Bengi, Önsöz
Barış Müstecaplıoğlu, İksir Ustaları Giovanni Scognamillo, Kâbuslar Mağarası Nazlı Eray, Harita Ümit Kireççi, Kıyamet şıkları Kadir Aydemir, Kara Uyku Altan Öktem, Oyun Arzu Çur, Ellerinizi Arkanızda Tutun! Ferhan Ertürk, Helena Yiğit Değer Bengi, Son Kahraman Gündüz Öğüt, Ölümsüz Kağan Orhan Duru, Kadınlar İzzet Yasar, Çalışkan Ruhlar Evren İmre, Sfenksin Doğuşu Levent Şenyürek, Çiçekler Dondu Çiler İlhan, Vulgata Sadık Yemni, Bekleme Odası Levent Mete, Sınırsız Düşünce Özgürlüğü Muammer Yüksel, Oyundan Çıkmak İster Misin? İhsan Oktay Anar, İnşaat İşçisi Rıfkı'nın Dehşet Verici Akıbeti
Yazarlar Hakkında | OKUMA PARÇASI |
Bülent Somay, Sunuş, s. 7-12 Sanıyorum bu seçki Türkiye'de bir ilk: Fantastik öyküler derlemesi. Aslında başka dillerde de çok sık görülen bir şey değildir fantastik öykü derlemeleri; çünkü fantazi (kapı komşusu bilimkurgudan farklı olarak), öyküden ziyade romana yatkındır; koca bir dünya kurmak için yere ve zamana ihtiyaç vardır ne de olsa. Ancak bu seçkideki bütün öyküler, kabaca Tolkien ile başlatabileceğimiz Fantazi Edebiyatı kategorisine girmiyor. Öte yandan hepsinin ortak bir yanı var, o da anlatı yapılarının "fantastik" bir çekirdek çevresinde kurulmuş olması. Demek ki daha genel bir kategoriden, Fantazi Edebiyatını da içeren bir "Fantastik"ten söz ediyoruz burada. Belki daha başta bir an durup "Fantazi Edebiyatı" ile "Fantastik" kavramını birbirlerinden tam olarak ayırmaya çalışmamız gerek: Fantastik, her zaman, her yerde, yazının ve konuşmanın söz konusu olduğu her durumda karşımıza çıkacaktır. Odysseus'un Sirenleri, Lukianos'un bilinmez denizlere yolculuğu, G... Devamını görmek için bkz. | |
Yiğit Değer Bengi, Önsöz, s. 13-18 Son yıllarda bu alanda birçok eser verilmiş olmasına rağmen Fantastik, Fantazya, Fantastik Kurgu gibi tanımlar hâlâ tam olarak yerini bulmuş değildir. Ama yazarlar şüphesiz ki eser vermek için türün tanımlanmasını beklemezler, aslında bunun tam tersi doğrudur. Fantastiğin bir tür olup olmadığı ya da eğer türse sınırlarının ne olduğu ve nasıl sınıflandırılabileceği sorunları eser veren yazarı yalnızca dolaylı olarak ilgilendirmektedir. Elinizde tuttuğunuz öykü seçkisi de hiç kuşku yok ki, var olabilmek için bu tanımlamalar içinde kendisine bir referans noktası seçmeli, belli başlı kabulleri dikkate almalıydı. Bu kitap için Fantastiğin ne olduğuna –aslında daha fazla– ne olmadığına dair, esnek olmakla beraber bir kabulde bulunuldu. Phantasme(1) Eski Yunanca'da düş, hayal, imgelem anlamına gelmektedir. Bizim bugün Fantastik dendiğinde ilk aklımıza gelen tanım hiç şüphesiz birtakım olağandışı, hayal mahsulü ve doğaüstü anlatıla... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Kadir Aydemir, "1002. gece de bitince...", Radikal Kitap Eki, 11 Mart 2005 Hayallerimiz olmasa, bu dünyanın katlanılacak çok az şeyi kalırdı sanırım. Yazmak, okumak, düş kurmak, sözcüklerle bir evren yaratmak... İlk adımı düşleyerek atarız yaşamda. Aklımıza takılan öyküyü yazmanın yolu, onu binlerce kez düşünmekten geçiyor. '1002. gece' sözcüğü Bin Bir Gece Masalları'nı anımsatıyor, değil mi? Bin bir gece kurulan düşler... Ölüme karşı anlatılan büyülü öyküler... Oysa '1002. gece' her şeyden sonraki gece anlamında. Belki de en merak edilen öyküler 1001'den sonra başlayan fantastik öykülerdir. Edebiyat çevrelerinde fantastik edebiyat türü pek ciddiye alınmamakta ve 'edebiyat gerçeğin arayışıdır ve fantastik de gerçeklerden kaçmaktadır...' gibi bir tanım akıllarda dolaşmaktaydı bugüne dek. Bu yazıya konu olan 1002. Gece Masalları adlı eser, böylesi bir düşünceye saplanmış olanlara verilen sıkı bir yanıt niteliğinde. Ülkemizde kimi zaman dudak bükül... Devamını görmek için bkz. | |
Emre Kuzuoğlu, "Şehrazat’ın son hikâyeleri", Picus, Nisan 2005, Sayı: 21 Yiğit Değer Bengi’nin yayına hazırladığı 1002. Gece Masalları, Nazlı Eray, Barış Müstecaplıoğlu, Kadir Aydemir, Altay Öktem, İhsan Oktay Anar, Levent Mete, Arzu Çur gibi fantastiğe gönül vermiş yazarlarımızın şehir insanlarının uykusuz geceleri için anlattıkları on dokuz öyküden oluşuyor. Bir düşünecek olursak, ülkemizde fantastik edebiyata duyulan ilgi, tüm dünyada (yaklaşık elli sene önce!) olduğu gibi Yüzüklerin Efendisi serisinin giriş kitabı sayılabilecek Hobbit'in 1996'da Türkçe yayımlanmasıyla başladı, diyebiliriz. Takip eden yıllarda yayımlanan Ejderha Mızrağı, Unutulmuş Diyarlar, Yerdeniz, Ravenloft, Elric gibi serilerle raflardaki fantastik kitaplar giderek çoğaldı. Piyasaya sürülen FRP (Fantasy Role Playing) senaryo kitapları, kart ve kutu oyunları sayesinde çocukların ve gençlerin, başka hiçbir şey... Devamını görmek için bkz. | |
Ulus Fatih, “1002. Gece Masalları”, Mart 2005 “Nötrinonun sabahı / proton aydınlığı yayıyor cumaya / göz kırpıyor fener. / Ulyssesçe çınlıyor ortalık / su içen tanrıların tazıları / kucaklıyor kuarkları. / Sararan gözlerin sarısı demiryol / geçiyor dekovil sessizliği bükerek. / Elektronik orağı baş tanrının / biçiyor otları / Tepegöz ağlıyor tepede / nicedir.” Yazınımıza öteden beri, bazı açılardan yeryüzü yazınının gerisinde kalıyor diye bir eleştiri var. Nedir bu; örneğin roman bizde çok yeni, onun baş meleği öykü gene öyle, Osmanlıdan şiir, tasavvufi felsefe, gezi (anlatı) türleri dışında bize kalıt bir yapıt yok. Altıyüz yıl boyunca yazınsal diye nitelenebilecek altıyüz kitap bile olmaması düşünceye durgunluk verecek bir şey, ‘yedi uyurlar’ ve kıtmir bir yana, bundan daha ‘fantastik’ bir insanlık durumu, daha ilginç bir ‘edebi konu’ olabilir mi bilinmez. Fantastik deyince düşünelim ki, fantastik yazın konusunda da yazınımızda bir eksikliğin varlığı ve ama şi... Devamını görmek için bkz. | |
|