| ISBN13 978-975-342-298-7 | 13x19,5 cm, 280 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Şehrin Aynaları Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: 1999 | 9. Basım: Ocak 2008 |
"Kimdim ben?" Katil ve kurban. Ellerimde başkalarının kanı var, başkalarının ellerinde de benim kanım. Bir cinayet işledim; belki de pek çok cinayet işledim. Nasıl olsa bütün ipuçlarını temizledi hafızam. Bir cinayete kurban gidiyorum. Belki de pek çok cinayete kurban gidiyorum. Nasıl olsa inanmıyorum ardımdan tutulacak mateme. Katillerimin yüzlerini seçemiyorum; isimlerindense geride harfler kalacak sadece. Binlerce kelime, onlarca hikâye var boğazımda düğümlenmiş. Susuyorum konuşmam gereken yerlerde; dilimi tutamıyorum ne zaman susmam gerekse. Anlatacak çok şeyim olsa da, emin değilim anlaşılmak istediğimden. | OKUMA PARÇASI |
Açılış Bölümü, s. 5-7 Ne zaman içim daralsa, niçin buraya geldiğimi hatırlatıyorum kendime. Bıkıp usanmadan tekrar ediyorum, kafamda hiçbir şüpheye yer kalmasın diye: "Aynalar şehrine geldim çünkü benden evvel yazılmış bir hikâyenin içindeyim. Aynalar şehrindeyim çünkü kim olduğumun peşindeyim." Geldiğimden beri neredeyse hiç dışarı çıkmadım evden. Sadece bir kere kayığa binip karşıya geçtim; bir de, birkaç kez sabahın tenha saatlerinde Hasköy'ü arşınladım, o kadar. Yukarı mahallenin yakınlarındaki o meşhur kuyuya taş attım bir defasında. Sonra, kuyuya yaslanıp, taşın çıkartacağı sesi bekledim uzun uzun. Fakat ses bir türlü gelmedi. Ne suya dalan, ne de toprağa çakılan taşın sesi... Sanki taş kuyunun dibine varamadan, daha yarı yoldayken, buhar olup göğe ağdı. Bu kuyu ürpertti beni. Sade kuyu mu? Bu şehir beni korkutuyor. Burası hiçbir yere, hiçbir şeye benzemiyor. İnsanları pürtelaş, sokakları pürvelvele. Her an tetikte bekliyorum; kopacak kıyametin nişânelerin... Devamını görmek için bkz. | |
|