| ISBN13 978-975-342-739-5 | 13x19,5 cm, 168 s. |
Liste fiyatı: 156.00 TL İndirimli fiyatı: 124.80 TL İndirim oranı: %20 {"value":156.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"461","item_name":"Devletin Yasal Olmayan Faaliyetleri","discount":31.20,"price":156.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Devletin Yasal Olmayan Faaliyetleri Susurluk Olayı’na Hukuk-Siyaset Kuramından Bakış Yayıma Hazırlayan: Semih Sökmen Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Mart 2010 |
4 Kasım 1996'da Susurluk'ta bir Mercedes ile bir kamyon çarpıştı. Arabadan bir milletvekili, bir emniyet müdür yardımcısı, hüküm giymiş aranan bir suçlu, silahlar ve susturucular çıktı. Tek örnek olmamasına rağmen Susurluk Olayı toplumun vicdanında Türkiye'de devletin tümüyle hukuk içinde olmadığını, devletin yasal olmayan faaliyetlerinin bulunduğunu gösteren aşikâr bir kanıt haline geldi. Susurluk Olayı, modern devletin yasal temelde çalıştığı kabulünü sorgulanır hale getiren pek çok örnekten biridir. Ayşegül Sabuktay kitabında bu sorgulamayı kuramsal alana taşıyor ve yasal çalıştığı varsayılan modern anayasal devletin yasal olmayan faaliyetlerine kuramsal alanda görünürlük kazandırmayı amaçlıyor. Kitap, Susurluk Olayı hakkında daha doğru bilgi üretmeyi, bilinmeyenleri ortaya çıkarmayı amaçlayan bir gazetecilik kitabı değil. Sabuktay bunun yerine, raporlarda, dava dosyalarında yer alan olguların hukuk-siyaset kuramındaki dört farklı yaklaşım açısından ne anlama geldiğini soruşturuyor. Bu yaklaşımlar Weber'in "biçimsel-ussal hukuk düzeni" anlayışı, Habermas'ın "demokratik hukuk devleti" kavramı, Scmitt'in siyaset-egemenlik kuramı ve "devlet aklı" doktrinidir. Yasal olmayan faaliyetlerin deşifre edilmesinin, kamuoyunca bilinmesinin demokrasi açısından paha biçilmez bir kıymeti var. Ancak Sabuktay'ın bu incelemesi, bunun tek başına yetmeyeceğini, aynı zamanda olguları değerlendirebileceğimiz, muhakeme edebileceğimiz bir bakışa, bir akla, bir etiğe ihtiyacımız olduğunu gösteriyor. | İÇİNDEKİLER |
Teşekkür Önsöz Giriş
Devletlerin Yasal Olmayan Faaliyetleri ve Susurluk Olayı I. Gladio, GAL, İran-Kontra Olayı ve Diğerleri II. "Yasal Olmayan" Devlet Faaliyetleri III. Susurluk Olayı
Hukuk Devleti I. Devletin Ussal-Yasal Temelde Meşrulaştırılması II. Devletin Demokratik Temelde Meşrulaştırılması
Devlet Değil Kişiler Suçlu I. Devlet Kendini Oluşturan Hukukla Özdeştir II. Devlet ile Devlet Görevlisi Arasındaki Ayrım III. Yargı Gücünün İşlevi
Devletin Nefs-i Müdafaası: Raison d'état Düşüncesi I. Raison d'état: Devlet Aklı II. Kişisel Yarar ile "Kamu Yararı" Ayrımı III. "Derin Millet" 105 IV. Devletlerin "Örtülü Faaliyetleri"
"İstisna" Kararı Olarak Susurluk Olayı I. Düşman II. İstisna Kararı
Sonsöz Kaynakça Dizin | OKUMA PARÇASI |
Giriş, s. 15-19. Bu kitabın serüveni, bir trafik kazasının kısmen ortaya çıkardığı bir ilişkiler ağını incelemeye değer bulmamla başladı. Bir trafik kazasından bir kitap yazmaya giden süreç konu hakkında bilgisi olmayan birine ilginç görünebilir. Ancak bu "kaza" pek çok yazıya, incelemeye, tartışmaya kaynaklık etti ve etmeye devam ediyor. Bu "kaza" ile birlikte, farkında olduğumuz ancak boyutlarını, kapsamını tam olarak bilemediğimiz bir ilişkiler ağı hakkında açıkça tartışma yürütebilecek kadar bilgi edindik. Pek çok kişi için bilinmezlik alanında olan ve üstünde konuşulması bile sorun yaratan bu örüntü hakkında konuşabilir hale geldik. Devletin, Anayasada tanımlanmış hukuksal çerçeveye uygun çalışıp çalışmadığı tartışılır hale geldi. Kazadan önce "Devlet çete olmaktan çıkıp hukuka otursun," dediği için Çetin Altan hakkında dava açılmıştı. "Kaza"dan sonra devletin niteliği, çete suçlamalarıyla aylarca tartışıldı. Tartışmaların çoğu, artık "Susurluk Olayı" olarak adland... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Birol Aktaş, “Hikmet-i hükümetin hikmetinin suali”, Radikal Kitap Eki, 9 Nisan 2010 3 Kasım 1996 tarihinde Susurluk’ta meydana gelen bir trafik kazasıyla gündeme gelen ve adını buradan alan ‘Susurluk Olayı’, ‘Susurluk Skandalı’, ‘Devlet, polis, mafya üçgeni’ ‘devlet içinde devlet’ vs. isimler altında çeşitli kesimler ve anlayışlar tarafından çeşitli yaklaşımlarla araştırılıp incelendi. Çalışmaların çoğunda ana izleği, olayın adli ve polisiye yanıyla, kişiler ve kurumlar arasında var olduğu iddia edilen ‘karanlık ilişkiler ağı’ oluşturdu. Yargılama sürecindeki tutumlar, bürokrasideki skandallar, JİTEM’in varlığı yokluğu tartışmaları, mafya hesaplaşmalarının trajik tasvirleri, yapılan çalışmaların oldukça önemli bir kısmını teşkil etmekteydi. Kuşkusuz sayısız yararlar sağlayan bu çalışmaların en büyük eksikliği, olup biten bütün bu olayların, ne tür bir ‘akıldan’ kaynaklandığı, hangi siyasal kuramlardan beslendiği ya da hangi siyasal kuramların izdüşümleri ve yansımaları ... Devamını görmek için bkz. | |
Ayşegül Sabuktay, "Derin devletin izini sürmek", tr.boell.org Türkiye’de derin devlet üzerine yazmak ve konuşmak hem çok bildik hem de bilinmez bir alan hakkında yazmak anlamına geliyor. ”Derin devlet” genellikle, hemen hemen herkesin algı dünyasında bir yeri olan, var olduğuna inanılan, zaman zaman görünür hale geldiği düşünülen bir buzdağı metaforuyla tanımlanıyor. Bazılarınca son yıllarda ”tasfiye edildiği ve yargılandığı” düşünülüyor. WikiLeaks belgelerinden yapılan bir alıntıya baktığımızda, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) 2002 yılında iktidara gelmesinden yalnızca 12 gün sonra dönemin ABD Ankara Büyükelçisi’nin Washington’a ”Türkiye’nin Derin Devleti” başlıklı bir rapor gönderdiğini ve ”derin devletin egemenliğinin Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ender rastlanan bir açıklıkla adım adım reddedildiğini” söylediğini görüyoruz.[1] Rapora göre, ‘’Türklerin derin devletle kastetiği şey’’, ‘’alabildiğine geniş bir ulusal güvenlik tanımıyla m... Devamını görmek için bkz. | |
|