 | ISBN13 978-975-342-689-3 | 13x19,5 cm, 184 s. |
Liste fiyatı: 216.00 TL İndirimli fiyatı: 172.80 TL İndirim oranı: %20 {"value":216.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"410","item_name":"Etkilenme Endişesi","discount":43.20,"price":216.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için |  |
|
| | Etkilenme Endişesi Bir Şiir Teorisi Çeviri: Ferit Burak Aydar Yayıma Hazırlayan: Tuncay Birkan Şiir Çevirileri: Emine Ayhan |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Kasım 2008 | 3. Basım: Kasım 2020 |
Edebiyat teorisi alanının en çok tartışılan, alıntı yapılan klasik eserlerinden biri daha uzun bir aradan sonra Türkçede. Bloom Etkilenme Endişesi'nde esasen Romantik şairler üzerinden, sanatçı birey ile selefleri arasındaki "Ödipal" denebilecek ilişki hakkında, "bir şairin başka bir şairin doğmasına nasıl yardım ettiği" hakkında gayet özgün ve çok tartışılmış bir teori geliştiriyor. Şiir tarihi, güçlü şairlerin kendilerine hayali bir uzam açabilmek için başka bir şairi "yanlış okumaları" yoluyla oluşurona göre. "Gerçek şiir tarihi, şairlerin şair sıfatıyla başka şairler yüzünden nasıl ıstırap çektiklerinin hikâyesidir, tıpkı gerçek bir biyografinin kişinin kendi ailesi yüzünden (...) çektiği ıstırabın tarihi olması gibi." Şairlerin bu ıstırap ve endişeyle yaratıcı biçimde baş edebilmek için geliştirdiği stratejileri, Kitabı Mukaddes'ten, Lucretius'tan, Aziz Pavlus'tan, Sokrates öncesi düşünürlerden, Blake'ten ödünç aldığı terimler ve mitolojik öğelerle, yarı mitolojik-yarı teorik son derece kendine özgü bir dille anlatan bu kitap zorlu ama keyifli bir okuma macerası vaat ediyor. Bloom kitaba 1997 yılında eklediği önsözde bütün şairlerin en büyüğü olarak, hatta modern anlamda "insanı icat eden kişi" olarak gördüğü Shakespeare'in, selefi Marlowe karşısında yaşadığı etkilenme endişesini nasıl yaratıcı bir biçimde aştığını anlatıyor. Bunu yaparken de Shakespeare gibi büyük edebiyatçıları toplumsal koşullarına indirgemeye çalıştıklarını düşündüğü için "Hınç Okulu" adını verdiği, günümüzün radikal-siyasi eleştirmenleriyle çok sert bir polemiğe giriyor. Kitabın kendisi kadar bu önsözün de ilgiyle okunacağından eminiz.  | İÇİNDEKİLER |
Önsöz: Kirlenme Istırabı Mukaddime
Giriş Öncelik Üzerine Bir Tefekkür ve Bir Özet 1. Clinamen ya da Şiirin Yanlış Okunması 2. Tessera ya da Tamamlama ve Antitez 3. Kenosis ya da Tekrar ve Süreksizlik
Ara Bölüm: Anitetik Eleştiri Manifestosu
4. Daimonikleşme ya da Karşı-Yüce 5. Askesis ya da Arınma ve Tekbencilik 6. Apophrades ya da Ölülerin Dönüşü
Sonsöz Yol Üstüne Düşünceler  | OKUMA PARÇASI |
Giriş: Öncelik Üzerine Bir Tefekkür ve Bir Özet, s. 45-54. Bu kısa kitap şiirsel etkilenmeyi tarif ederek ya da şiirler arası ilişkilerin hikâyesini sunarak bir şiir teorisi ortaya koyuyor. Bu teorinin bir amacı düzelticidir: Bir şairin başka bir şairin doğmasına nasıl yardım ettiğine dair idealize edilmiş açıklamalarımızı ortadan kaldırmaktır. Düzeltici olan amaçlardan bir diğeri de, daha yeterli bir pratik eleştiri geliştirecek bir poetika sunmaya çalışmaktır. Bu kitapta şiir tarihinin şiirsel etkilenmeden ayrı tutulamayacağı bir önkabul olarak alınmıştır, zira güçlü şairler bu tarihi kendilerine hayali bir uzam açmak için, başka bir şairi yanlış okuyarak yaratırlar. Ben burada sadece güçlü şairlerle, güçlü selefleriyle ölümüne de olsa kapışma konusunda gösterdikleri ısrarla sivrilmiş önde gelen simalarla ilgileniyorum. Daha az yetenekli şairler idealize ederler; tahayyülü güçlü olanlar ise kendilerine mal ederler. Ama her şeyin bir bedeli vardır. Kendine mal eden şair müthiş bir borçluluk endişesi duyar, zira hangi güçlü yaratıcı kendisini yaratmayı başaramadığını fark etmek ister ki? Etkilenme endişesini aşacak güce sahip olmadığı için şairliği başaramadığını bilen Oscar Wilde etkilenmenin karanlık hakikatlerini de biliyordu. Reading Zindanı Baladı okuması utanç verici bir eser haline gelir, zira şiirin tüm parlaklığını İhtiyar Denizcinin Ezgisi'nden tanıdığımızı hemen fark ederiz. Ayrıca Wilde'ın şiirleri İngiliz Yüksek Romantizminin... Devamını görmek için bkz. |  |
 | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Semih Gümüş, “Bizi Shakespeare icat etmiştir”, Radikal Kitap Eki, 12 Aralık 2008 Yaratma endişesinin çokyönlülüğü yazarı önceden bilinen kısıtlar içinde bırakırken beklenmedik sancıları neden sonra gösterir. Bilinebilir endişelerin içeriden gelenleri yanında, dışarıdan alınan etkilerden üstümüze düşenleri de var, ama sözgelimi içinde bulunduğumuz ânın yol açtığı etkenlerin yanında, geçmişin yazarları da bizi kendiliğinden köşeye sıkıştırır ve yaratım sürecine beklenmedik etkilerde bulunur. Yazarın özgürlüğü yazdıklarını yayımlama kararından başlayarak sınırlanmaya başlar; yazarın kimliğine, yaratıcılık düzeyine bağlı olarak bir yerde durur bu sınır elbette; sınırsızlıksa, yazarın yüzde yüz kendisi için yazdığı, demek ki neredeyse ütopik bir durumun konusudur. Sonra içinde bulunduğu kültürün etkilerini alır; orada sözgelimi üne ya da çok satmaya göz kırpmak, ödenen bedeli çoğaltıverir. Postmodernizmin goygoyculuğu tam burada olumsuz bir rol oynar: sizi yararlı olmaya, kendinizi herkesin yaratabileceği bir metnin yaratıcısı olarak görmeye, dolayısıyla ortalamayı yüceltmeye zorlar. Bütün bunlar bir ya da birçok gerçeklik alanının yol açtığı somut etkilere gönderir bizi ki, bir de ancak soyutlanabilir etkiler var. Harold Bloom, Etkilenme Endişesi adını verdiği özgün (çünkü biz benzerini okumadık) çalışmasında, şairin kendinden önceki ustalarla arasındaki etki alma ve etkileme biçimlerine kapsamlı bir çözümlemeyle eğiliyor. Bloom, romantik şairle... Devamını görmek için bkz. |  |
Can Bahadır Yüce, “Etkilenme Endişesi’nin bilinmeyen hikâyesi”, Zaman, 16 Aralık 2008 Harold Bloom: "Benim anladığım edebi eleştiri, felsefenin, herhangi bir sosyal bilimin ya da politikanın bir parçası olamaz. Eleştiri, yalnızca edebiyatın bir parçasıdır." 20. yüzyılın en önemli eleştiri metinlerinden Etkilenme Endişesi, yayımlanışından 35 yıl sonra Türkçede. Dünyanın en saygın edebiyat eleştirmenlerinden Harold Bloom'la hâlâ çok tartışılan kitabını ve eleştiri anlayışını New Haven'daki evinde konuştuk. Harold Bloom, küçük bir üniversite şehri olan New Haven'da, 54 yıldır aralıksız ders verdiği Yale Üniversitesi'nin civarındaki vişne çürüğü renkli, şirin evinde bir tür inziva hayatı yaşıyor. Kimilerince bir başyapıt sayılan, kimi akademisyenlerce kıyasıya eleştirilen ünlü kitabı The Anxiety of Influence'ın Etkilenme Endişesi adıyla yayımlanan Türkçe baskısı üzerine konuşmak için kapısını çaldığımızda heyecanını gizlemiyor. İlk yayımlanışından 35 yıl sonra eserinin başka bir dile daha çevrilmesinden, hâlâ ilgi devşirmesinden memnun. Etkilenme Endişesi'nin Türkiye'de yayımlanmasına biraz da şaşırmış: "Bu, biraz ezoterik ve zor bir kitaptır. Bu yüzden hâlâ ilgi görmesine biraz şaşırdığımı itiraf edeyim." diyor. Kitap daha geçen aylarda Kore'de, Slovenya'da yayımlanmış; Arnavutça ve Macarcaya çevrilmiş. Bloom, kitabının Türkçe baskısını heyecanla eline alıyor; hemen, aynı dizide yayımlanan öteki kitapların liste... Devamını görmek için bkz. |  |
Serdar Güven, “Şairin bitmeyen endişesi”, Kitap Zamanı, 5 Ocak 2009 Şiire heves etmiş, hayatının belirli bir döneminde gönül düşürmüş herkesin çok yakından bileceği bir endişe vardır: İlk kelime kâğıda geçirildiği andan itibaren sıklıkla başka bir şiirin gölgesi düşer aynı kâğıda. Yazılanlar ne kadar özgün olursa olsun, yazarında her zaman derin bir tereddüde sebep olan, çok sonra belki hasede evrilen bu kaygının sonunda nasıl da ıstıraplı bir süreç izlediğini de bilecektir aynı konumda olanlar. Hatta şiirden sessizce çekilen birçok kişinin asıl çekilme nedeni tam da bu, bir türlü nihayete erdirilememiş endişedir. Başka bir şair veya şiirden etkilendiğini, bir türlü özgün bir dil yakalayamadığını fark eden herkes, yazmaya devam edip sonunda yazdıklarını kendine mal etmeyi başarsa da bu etkilenme endişesi devamlı bir ıstırap olarak varlığını korumaya devam eder. Harold Bloom’un, edebiyat teorisi alanında, onca tartışılmasına rağmen sık sık referans olarak gösterilen, edebiyatın klasik metinlerinden biri olmaya aday kitabı Etkilenme Endişesi, sanatçı birey ve selefleri arasındaki “ödipal” denebilecek ilişkiye odaklanıyor. Bir şairin, başka bir şairin doğmasına nasıl yardım ettiğini, şiirin bu doğum işlemini hangi unsurların yardımıyla gerçekleştirdiğini göstermeye çalışan özgün bir kitapla karşı karşıyayız. Şiir tarihinin, bir bakıma şiirsel etkilenmeden ayrı tutulamayacağı ön kabulüyle yola çıkan Bloom, Etkilenme Endişesi’nde, güçl... Devamını görmek için bkz. |  |
Onur Behramoğlu, “Etkilenme: Yıldızlardan bulaşan hastalık”, Remzi Kitap Gazetesi, Mart 2009 Amerikalı eleştirmen Harold Bloom, 20. yüzyıl eleştiri literatürüne armağan ettiği “etkilenme endişesi” kavramını bir şiir teorisine dönüştürürken, tek büyük istisna olarak, hayranlık duyduğu Shakespeare’i gösterir: “Shakespeare dünyayı, dünyanın onu etkilediğinden çok daha fazla etkilemiştir.” Şair, oyun yazarı ve aktör Shakespeare’in özgün elyazmalarından hiçbiri günümüze ulaşmadı. Oyunlarının ilk toplubasımı da, onunla aynı kumpanyada bulunan iki oyuncu tarafından, ölümünden yedi yıl sonra, 1623 yılında gerçekleştirildi. Oyun metinlerinin değişik kopyaları arasında önemli farklılıklar bulunsa da, oyunlardaki pek çok sözcük zamanla kullanımdan kalksa da, bazı uyaklara-vezinlere bugün bakıldığında düzensizlik sezilse de, şiir ile düzyazıyı harmanlayarak yazan Shakespeare, 1750’lerden bu yana, tüm zamanların en büyüğü sayılıyor. “Hiçbir bağlamın, teatral bağlamın bile sınırlayamadığı; düşüncelerle ve imgelerle nefes alıp veren ve kendisine akacak bir mahreç aradığında tiyatroyu hazır bulan” bu benzersiz dehayı dışarıda bırakarak, etkilenme sorununu irdelemek olası değil. Ne de olsa hepimiz, hiçbir metnini okumadan ya da hiçbir oyununu izlememiş olsak bile, onun etkisini duymuş olacağımızı içten içe bilmekteyiz. İngilizcede “influenza” sözcüğü “grip”, “influence” sözcüğü “etkilenme” anlamına gelirken; kök anlamı “içe akış” ve asıl anlamı “insanlara yıldızlardan ... Devamını görmek için bkz. |  |
Hamid Farazande, “Babalar mı, oğullar mı?”, Virgül, Temmuz-Ağustos, 2009 Nihayet Harold Bloom Türkçeye çevrildi. Bunu hayalet Bloom’dan yazar Bloom’a doğru atılan bir adım olarak da değerlendirmek mümkün, hele Etkilenme Endişesi’nin (1973) Türkçeye konuk edilmesi, zincirin diğer üç halkasının da (sırasıyla A Map of Misreading [Oxford UP, 1975], Kabbalah and Criticism [Seabury Press, 1975] ve Poetry and Repression [Yale UP, 1976]) habercisi olabilir belki. Yazdığı kitapların sayısını büyük ihtimalle kendisi de bilmiyordur; öyle ki bir defasında, “Bu kadar çok kitabı nasıl yazabildiniz?” sorusunu her zamanki ironik tavrıyla şöyle yanıtlamış: “Uykusuzluk ve... çok sayıdaki düşmanıma borçluyum bunu.” (Akt. Imre Salusinszky, Criticism in Society, Routledge, 1987, s. 48-49) Bloom birçok kez kendisini “Hermenötik mafyası”nın bir üyesi olarak tanımlamış, bir o kadar da, hayatta kaldığı ve yazabildiği sürece Etkilenme Endişesi’ni yapıtının merkezinde sayacağını belirtmiştir. Bu kitap Paul de Man’a göre Amerika’da II. Dünya Savaşından sonra yazınsal eleştiriye ilişkin yazılan en önemli eserdir (Blindness and Insight, Routledge, s. 276) De Man’a göre bu kitap, modernizm ve şairlik, yazınsal kuram ve eleştiride yapıbozumu öne çıkarmasından çok, “kültür ile ilgili bir kuram” niteliğindedir. Etkilenme Endişesi’nde Bloom, yorumcunun yazınsal metinle nasıl karşı karşıya gelmesi gerektiği noktasından b... Devamını görmek için bkz. |  |
Ali Galip Yener, “Şairlerin ‘Etkilenme Endişesi’ Üzerine”, Evrensel Kültür, Mayıs 2010 Şairlerin diğer şairlerden etkilenme konusunda duydukları endişe, psikanalizden karşılaştırmalı edebiyat bilimine ve edebiyat teorisine kadar farklı disiplinlerde çalışan araştırmacıları çok uğraştırmış bir sorundur. Bu alandaki temel teorik yapıtlardan birine, Amerikalı eleştirmen Harold Bloom’un Etkilenme Endişesi’ne bir göz atmadan önce, “edebiyat ve endişe” alt başlığı ile yayımlanmış bir telif yapıta değinelim dilerseniz. Nurdan Gürbilek, Kör Ayna, Kayıp Şark adlı deneme yapıtında edebiyatta endişe kavramından yola çıkarak Türk edebiyatını çözümlemeye çalışır. Kitapta edebi ürünlere yön veren endişeden söz edilir. Yazar, edebiyatın önemini edebiyatçının işini yaparken tereddüt edebilme yetisine sahip olmasında bulur: “Bence edebiyat bize kültürel-sosyolojik belgeler sunduğu için değil; (...) içsel çatışmayla, tereddütle baş edebildiği, işini tereddüt edebilmesine rağmen yapabildiği, aslında tam da tereddüt ettiği için yapabildiğinden önemlidir. ‘Ben’ denen alanın vazgeçilmez bileşeni olan bölünmüşlükle, bölünmüşlüğün yol açtığı sıkıntıyla baş etme gücü olduğu için; hikâyesini bize bölünerek de anlatabildiği, daha önemlisi tam da bölünerek anlatabildiği için; hepimizin bölünmüş, endişeli yanına seslenebildiği için önemlidir. Her yapıt bir endişeye doğar.”(1) Gürbilek, anılan çalışmada edebi ürünün oluşumuna ilişkin çok temel soruları... Devamını görmek için bkz. |  |
|