ISBN13 978-975-342-363-2
13X19,5 cm, 126 s.
BASKISI YOK
BASILACAK
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
AYIN ARMAĞANIAYIN ARMAĞANI
Diğer kampanyalar için
 
Lenin'in Filozofluğu
Leninizmin Felsefi Temeli Üzerine Eleştirel Bir İnceleme
Özgün adı: Lenin As Philosopher
Çeviri: Sabir Yücesoy
Yayıma Hazırlayan: Bülent Somay, Semih Sökmen
Kapak Resmi: Isaak Brodsky
Kapak Tasarımı: Emine Bora
Dizgi Metis Yayıncılık
Baskı Hazırlık Metis Yayıncılık
Kapak ve İç Baskı Yaylacık Matbaacılık Ltd.
Cilt Sistem Mücellithanesi
Kitabın Baskıları:
1. Basım: Mayıs 2002

Lenin, SSCB devleti ve onun çevresinde örgütlenen dünya sistemi ayaktayken ne denli kıskançça savunuluyor ve tabulaştırılıyorsa, bugün de aynı mutlakiyetçi tavırla adının etrafında bir sessizlik perdesi örülüyor. Tabu iki yüze sahiptir daima: Bir yüzünde dokunulmazlık varsa, öteki yüzünde de sessizlik vardır. Demek ki Lenin, tabu olmaktan kurtulmuş değil hâlâ. Eskiden her türlü eleştiriden muaf tutulmasıyla, bu muafiyetin koşullara göre bazen devlet baskısı ve idam sehpası yoluyla, bazen de entelektüel karalama ve tecrit kampanyaları yoluyla uygulanmasıyla tabu yapılmıştı. Şimdi ise hakkında mutlak bir sessizliğin sürdürülmesi yoluyla, varlığı bilinen ama hakkında asla konuşulmayan bir şey haline getirilmesiyle tabu. Tam da bu yüzden, ne eskiden ne de şimdi, Lenin'i kelimenin gerçek anlamıyla anlamak mümkün olmadı, olmuyor.

Pannekoek Lenin'i 20. yüzyıl başında, iktidara yürürken eleştirmiş olanlardan biri. Lenin'in felsefi çalışmalarına siyasi hasımlarını ezme ve siyasi merkeziyetçiliği tesis etme gayretinin damga vurduğunu, Lenin'in "din karşıtlığı" biçimindeki materyalizminin Marksizm'den geri bir noktaya düştüğünü anlatıyor.

Belki çok geç kalmış bir kitap. Belki de tam zamanında: Hele Lenin tabusunun sessizlik biçiminde katmerlenerek sürdüğü ve Türkiye özelinde süregiden Kemalizm-din karşıtlığı düşünülürse...

İÇİNDEKİLER
Sunuş, Bülent Somay
Giriş
Marksizm
Orta Sınıf Materyalizmi
Dietzge
Mach
Avenarius
Lenin
Rus Devrimi
Proleter Devrimi
Ekler: Lenin'in Felsefesi, Karl Korsch
Anton Pannekoek, Paul Mattick
OKUMA PARÇASI

Bülent Somay, Sunuş, s. 7-11

Yaşadığımız çağın hızı, etkisini en çok hafızalarımızda gösteriyor: Artık geçmiş çağlarla kıyaslanamayacak bir hızla unutuyoruz. Psikanaliz bize hiçbir unutma ediminin masum olmadığını öğretmişti; dolayısıyla bu "yeni çağ" unutuşlarının da masum olmadığını, hepsinin birer semptom olduğunu düşünmemiz gerek. Bu "hızlı unutma" hastalığımızın kendini gösterdiği alanlardan biri hiç kuşkusuz Marksist düşünce; unutuştan en çok payını alan da Vladimir İlyiç Ulyanov Lenin. Çok değil, yirmi yıl öncesine kadar Lenin birkaç münafık hariç tüm sosyalistlerin ve Marksistlerin baş kahramanıydı. Adını ağzına saygıyla alırdı hasımları bile; kendine "Marksist" demek anlaşılır bir şeydi, ama "Marksist-Leninist" olmak başkaydı: Bu terim, içinde devrimci kararlılık, harekete geçme cesareti ve devrimci teoriyi devrimci pratiğe dönüştürme bilgeliği gibi anlamlar taşırdı. Oysa son yirmi yıl boyunca Lenin adı giderek daha az anılır oldu, Lenin gündemimizden ve sözlüğümüzden 21. yüzyıla özgü bir hızla ayrıldı. Son on yıldır imanlı bir küçük azınlık dışında hiç kimse bu adı telaffuz bile etmiyor. O küçük azınlık da artık bir düşünür ya da tarihsel bir figür olarak anmıyor Lenin adını; onlar için de bu ad bir paroladan, imanlıların birbirlerini tanımasına yarayacak bir şifreden ibaret oldu çıktı.

Arada ne oldu diyecek olursanız, cevap bir anlamda apaçık ortada: Lenin'in kurulmasına önayak olduğu yeni toplumsal düzen, SSCB devleti ve onu izleyen tüm bir dün...

Devamını görmek için bkz.

Giriş, s. 13-14

Rus devrimi Marksizm'in bayrağı altında gerçekleşti. Birinci Dünya Savaşı öncesinin propagandayla dolu yıllarında Bolşevik Partisi Marksist fikir ve taktiklerin savunucusu olarak öne çıkmıştı. Batı Avrupa'nın yine Marksist kurama bağlanmış sosyalist partilerinde de görülen radikal eğilimlerle hareket ediyordu. Buna karşılık, Menşevik Partisi reformcu çizgide yer almaktaydı. Kuramsal çatışma ortamında Bolşevik yazarlar, Avusturya ve Hollanda okulları olarak adlandırılan yaklaşımların yanı sıra, katı Marksist doktrinlerin başlıca savunucularıydı. Devrim sırasında, şimdi artık Komünist Parti adını almış bulunan Bolşevikler mücadeleyi kazanmayı başardı, çünkü çalışan kitlelerin burjuvaziye karşı sınıf savaşını yol gösterici ilke olarak benimsemişlerdi. Lenin ve partisi hem teoride hem de pratikte Marksizm'in en önemli temsilcisi olmuştu böylece.

Ama sonra bir çelişki çıktı ortaya. Sistem olarak devlet kapitalizmi Rusya'da iyice yerleşti ve bu Lenin'in yaklaşımından saparak değil, onun –örneğin Devlet ve Devrim'deki– fikirlerine uygun bir şekilde gerçekleşti. Yeni bir egemen ve sömürücü sınıf iktidara gelmiş, işçi sınıfına hükmetmeye başlamıştı. Ama bir yandan da Rus devletinin temeli olduğu ileri sürülen Marksizm güçlenmeye devam etti. Moskova'da kurulan "Marx-Engels Enstitüsü" ustaların neredeyse unutulmuş ya da kaybolmuş eser ve elyazmalarını titiz ve saygın bir çalışmayla toplayıp mükemmel bir baskıyla yayımlıy...

Devamını görmek için bkz.

Paul Mattick, "Anton Pannekoek (1873-1960)", s. 115-126

Anton Pannekoek'in yaşadığı dönem neredeyse modern işçi hareketinin tüm tarihiyle örtüşmektedir. Bu sınıfın bir toplumsal protesto hareketi olarak yükselişine, bir toplumsal reform hareketine dönüşmesine ve bugünkü dünyada bağımsız bir sınıf hareketi olmaktan çıkıp sönüşüne tanık olmuştur Pannekoek. Ama toplumsal devrimin tekdüze akışında kesintiler yaratan kendiliğinden ayaklanmalarda, onun devrimci potansiyelini de fark etmiştir. Bir Marksist olarak işçi hareketine katılmış ve yine bir Marksist olarak, eğer bir gelecek varsa, bunun ancak sosyalist bir gelecek olacağına inanmayı sürdürerek ölmüştür.

Hollanda sosyalistlerinin önde gelen bir ismiydi Pannekoek. Orta sınıftan bir aileye mensuptu ve sosyalizme olan ilgisi, bir ara kendisinin de belirttiği gibi, hem toplumu hem de doğayı kapsayacak kadar güçlü bir bilimsel eğilimden geliyordu. Marksizm onun için, bilimin toplumsal sorunlara doğru genişletilmesi ve insancıllaştırılmasıydı ve bu da toplumun insancıllaştırılmasının bir boyutuydu. Toplum bilimine duyduğu büyük ilgiyle doğa bilimine olan ilgisi hemen hemen eş ağırlıktaydı: Radikal işçi hareketinin öncü teorisyenlerinden biriydi, ama aynı zamanda dünyaca tanınan bir matematikçi ve astronomdu.

Doğa ve toplum bilimi ile felsefeye ilişkin bu birleştirici tutum, Pannekoek'in eserinin büyük kısmını belirlemiştir. İlk yayımlanan çalışmalarından Marksizm ve Darwinizm bu iki kuram arasındaki...

Devamını görmek için bkz.
 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2025. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X