Giriş, s. 13-14
Rus devrimi Marksizm'in bayrağı altında gerçekleşti. Birinci Dünya Savaşı öncesinin propagandayla dolu yıllarında Bolşevik Partisi Marksist fikir ve taktiklerin savunucusu olarak öne çıkmıştı. Batı Avrupa'nın yine Marksist kurama bağlanmış sosyalist partilerinde de görülen radikal eğilimlerle hareket ediyordu. Buna karşılık, Menşevik Partisi reformcu çizgide yer almaktaydı. Kuramsal çatışma ortamında Bolşevik yazarlar, Avusturya ve Hollanda okulları olarak adlandırılan yaklaşımların yanı sıra, katı Marksist doktrinlerin başlıca savunucularıydı. Devrim sırasında, şimdi artık Komünist Parti adını almış bulunan Bolşevikler mücadeleyi kazanmayı başardı, çünkü çalışan kitlelerin burjuvaziye karşı sınıf savaşını yol gösterici ilke olarak benimsemişlerdi. Lenin ve partisi hem teoride hem de pratikte Marksizm'in en önemli temsilcisi olmuştu böylece.
Ama sonra bir çelişki çıktı ortaya. Sistem olarak devlet kapitalizmi Rusya'da iyice yerleşti ve bu Lenin'in yaklaşımından saparak değil, onun –örneğin Devlet ve Devrim'deki– fikirlerine uygun bir şekilde gerçekleşti. Yeni bir egemen ve sömürücü sınıf iktidara gelmiş, işçi sınıfına hükmetmeye başlamıştı. Ama bir yandan da Rus devletinin temeli olduğu ileri sürülen Marksizm güçlenmeye devam etti. Moskova'da kurulan "Marx-Engels Enstitüsü" ustaların neredeyse unutulmuş ya da kaybolmuş eser ve elyazmalarını titiz ve saygın bir çalışmayla toplayıp mükemmel bir baskıyla yayımlıyordu. Moskova'ya bağlı Komintern'in denetiminde bulunan ve Marksizm'i öncü doktrin sayan Komünist Partiler Batı Avrupa ve Amerika'daki en gelişmiş işçi kesimlerinin muhalefetiyle karşılaştı; en radikal muhalefet de Konsey Komünizmi'nin saflarından gelmekteydi. Yaşamın ve toplumsal mücadelenin bütün önemli alanlarına yayılan bu çelişkiler, ancak söz konusu farklı düşünüş tarzlarında Marksizm olarak adlandırılan şeyin en derin, yani felsefi ilkeleri ele alınarak açıklığa kavuşturulabilir.
Lenin kendi felsefi görüşlerini 1908'de Rusça olarak basılan, 1927'de de Almanca ve İngilizce çevirileri yayımlanan Materyalizm ve Ampiriokritisizm adlı eserinde dile getirmiştir. 1904'te bazı Rus sosyalist aydınlar Batı'nın modern doğa felsefesine, özellikle de Ernst Mach'ın fikirlerine ilgi duymuşlar, bunları Marksizm'le bağdaştırmaya çalışmışlardı. Lenin'in yakın çalışma arkadaşı Bogdanov ile Lunaçarski'nin sözcülüğünü yaptıkları bir tür "Machçılık" ortaya çıktı ve sosyalist parti içinde etkili bir eğilim haline geldi. İlk devrimden sonra çatışma yeniden alevlendi ve sosyalist hareketteki çeşitli taktik ve pratik farklılıklarla iç içe geçti. Daha sonra Lenin bu sapmalara karşı kesin bir tavır aldı ve çok geçmeden, Marxçı kuramın Ruslar arasındaki en yetenekli temsilcisi olan Plehanov'un da desteğiyle, Machçılığın sosyalist partideki etkilerini bertaraf etmeyi başardı.
Lenin'in kitabının Almanca ve İngilizce baskılarına yazdığı girişte Deborin (o zamanlar Leninizm'in resmi yorumcusuydu, ama daha sonra gözden düştü), gerçek Marksizm'in bütün antimarksist ve reformcu eğilimlere karşı zafer kazanmasında büyük rol oynamış olan en önemli iki kuramcı önderin bu işbirliğini övüp göklere çıkarmıştır.
"Lenin'in kitabı felsefeye önemli bir katkı olmakla kalmaz, aynı zamanda Marksizm ve Leninizm'in genel felsefi temellerinin sağlamlaştırılması bakımından son derece önemli olmuş ve Rus Marksistleri arasında felsefi düşünüşün daha sonraki gelişimini büyük ölçüde belirlemiş bir parti içi mücadelenin de belgesidir. ... Ne yazık ki Kantçı skolastiğin ve pozitivist idealizmin alıp yürüdüğü Sovyetler Birliği sınırları dışında durum farklıdır."
Lenin'in kitabının önemi bu kadar vurgulanınca, onu ciddi bir eleştirel incelemenin konusu yapmak gerekir. Üçüncü Enternasyonal'in parti komünizmi doktrini, felsefi temelleri ayrıntılı bir şekilde ele alınmadan yeterince anlaşılamaz.
Yüz yıldır işçi hareketine giderek daha çok egemen olan ve onu şekillendiren Marx'ın toplumsal araştırmaları, biçimini Alman felsefesinden almıştı. Avrupa dünyasının tinsel ve politik gelişmeleri araştırılmadan, bu çalışmaların anlaşılması mümkün değildir. Diğer toplumsal ve felsefi eğilimler ve Marksizm'in yanı sıra gelişmiş diğer materyalizm okulları için de böyledir bu. Rus devriminin altında yatan diğer kuramsal fikirler için de. İyi temellendirilmiş bir yargıya, ancak bu farklı düşünce sistemlerini toplumsal kökenleri ve felsefi içerikleri açısından karşılaştırarak varabiliriz.