| ISBN13 978-605-316-027-4 | 13x19,5 cm, 80 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Kahraman Çayırlı, “Özgüven hep böyle öyküler yazsın”, Taraf, 21 Ocak 2016 2006 yılında Fatih Özgüven’in ilk öykü kitabı Bir Şey Oldu’yu yayımlanır yayımlanmaz okuduğumda çok heyecanlanmıştım. Yılların esaslı çevirmeni olduğunu biliyordum, sinema yazılarını ilgiyle okuyordum, Esrarengiz Bay Kartaloğlu (1990) adlı bir romanı, Yerüstünden Notlar (2001) adında bir deneme derlemesi olduğunu da biliyordum ama yine de Bir Şey Oldu tutup sarsmıştı beni. Bir tutam endişe öyküsü anlatıyordu. Özgüven’in dilindeki ustalığa hayran kalmıştım. Üstelik çok da keyifliydi öyküleri. Durum böyle olunca Özgüven’in yeni öykü kitabını/ kitaplarını dört gözle bekler oldum. Peşi sene, Hiç Niyetim Yoktu geldi. Kitabı açan “Regal Dönemi”, özgün bir metindi. Ajda Pekkan şarkılarından yola çıkarak bir öykü yazmak kimin aklına gelirdi?.. Orhan Pamuk’un Öteki Renkler’inde sözünü ettiği çevirmen arkadaşının Fatih Özgüven olduğunu düşünürdüm hep. İkinci öykü “Paris’te Bir Apartman”ın bir yerinde de Özgüven, “büyük bir yazar” deyince, aklıma hemen Orhan Pamuk olduğu gelmişti. Derken “Sarışın Bir Melek”te ise 60’ların kült Türk filmi olan –ve şahane de bir göç sosyolojisi dersidir aslında bu toprakların–, Gurbet Kuşları ile karşılaşmak, mutlu etmişti o zaman. “Akşamüstü Oldu mu” adlı öykü de şarkıcı Baha’ya, şarkı sözlerine dolanıyordu güzel bir sarmaşık gibi. Velhasıl, Hiç Niyetim Yoktu’da bu kez yolu Avrupa’dan geçmiş öyküler vardı. Gene bir solukta okumuştum. Özgüven çok iyi, kısa olmalarına rağmen ustalığıyla okurları çarpan metinler kaleme almıştı yine. Daha öz, daha bilge... 2010 yılında ise Hep Yazmak İsteyenlerin Hikâyeleri geldi. Yine su gibi, bir çırpıda okunan naif öyküleriyle ince tedirginlikleri tüllerle anlattı. Hafif ürperten rüzgârlarla. Nüanslarla. Şimdi ise Fatih Özgüven, dördüncü hikâye kitabı Küçükburun ile raflarda. Özgüven’in önceki hikâye kitapları ve sinema yazılarındaki üslubu daha da yükselmiş. Daha öz, daha bilge, daha sade bir yere varmış. Hem edebiyat yapıyor hem okuru hiç yormuyor. Minik detayları öyle güzel benzetmelerle sunuyor ki, öyküler bittiğinde damağınızda çok hoş bir tat kalıyor. Özgüven hep böyle öyküler yazsın, bu tat size de gelsin isterim... |