ISBN13 978-975-342-933-7
13x19,5 cm, 200 s.
Yazar Hakkında
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Fatma Pınar Arslan, "Barış mücadelesinde bir kadın", Sol Kitap Eki, 8 Ocak 2014

Reha İsvan, 1980 askeri darbesinden sonra başlatılan ve yirmiden fazla sanığın yargılandığı Barış Derneği davasının sanıklarından biriydi. Davanın tek kadın sanığıydı. Derneğin başkan yardımcısı olarak yargılandığı dava esnasında iki kere tutuklandı; toplamda 38 ay hapis yattı. Direniş ve Umut kitabında, hapisten çıktıktan sonra Zeynep Oral’a anlattığı, çoğunluğu Metris’te yaşadıklarıyla ilgili olan anıları derlenerek okuyucuya sunuluyor.

1982 yılında başlayan Barış Derneği davası, 1980’li yılların en ses getiren davalarından biriydi. Birçok açılardan şimdi sürmekte olan bazı davalara benzeyen, absürd bir dava, gerçek bir hukuk katliamıydı. Barış Derneği yöneticileri, “barış kelimesini paravan olarak kullanarak”, “bir dış ülke yanlısı” politika gütmekle suçlandılar. “Barış ve demokrasi şampiyonluğuna soyunmakla” suçlandılar. Derneğin Sovyetler Birliği ülkelerinden kurumların da içinde bulunduğu Dünya Barış Konseyi’ne üye olması, silahsızlanmayı desteklemesi gibi konular, iddianamede suç unsuru olarak gösterildi. Ayrıca bazı üyelerin işçi grevlerini ziyaret etmesi ve desteklemesi de iddianamede yer aldı. Başta derneğin başkanı emekli büyükelçi Mahmut Dikerdem olmak üzere birçok sanık, değişen sürelerde cezaevlerinde kaldılar. Dava yurtdışında da takip edildi, sanıklarla dayanışma için birçok uluslararası etkinlik düzenlendi. Yüksek mahkeme dava kararlarını iki kez bozdu. Tüm sanıklar, farklı duruşmalarda serbest bırakıldı. 1986 yılında tutuklu sanık kalmadı; sonraki duruşmalarda hepsi beraat etti.

‘Cumhuriyet kadını’,

barış sevdalısı...

Reha İsvan dava sırasında tutuklanıp hapse konulduğunda 60’lı yaşlarına geliyordu. Eşi, eski İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan da o sırada DİSK’le ilgili bir davadan tutukluydu. Barış Derneği davasının tek kadın sanığı Reha İsvan’ın duruşmalardaki kararlılığı ve vakur duruşu çeşitli kaynaklarda ve tanıklıklarda belirtilmiştir. Direniş ve Umut’ta anlattıklarından ise, aynı tavrı cezaevinde de sürdürdüğünü anlıyoruz.

İsvan’ın hikayesi, dönemin devrimcisini anlatan hikayelerden biraz farklı. O, sistemin solcu, muhalif olmaya zorladığı biri sanki. Adı aslında, “Cumhuriyet Reha”. Üst rütbeli bir asker ve 19 Mayıs’ta Samsun’a Mustafa Kemal Atatürk’le birlikte çıkanlardan biri olan ve Ulusal Mücadele sırasında ordulara komuta eden, sonra milletvekili olan bir babanın kızıydı; iyi bir eğitim almıştı. Barış Derneği kurulmadan önce, ABD ve BM ile ilişkili kurumlarda ve başka derneklerde çalıştığını, kendisi savunmasında anlatıyor. Suçlandığı “Sovyet sempatizanlığı” ile bir ilgisi yoktu, o sadece barış istiyordu. Ancak, yine savunmalarında belirttiği gibi, barışın ve barış mücadelesinin gerekliliğine inancı tamdı. Hayır, bir Marksist ya da devrimci olarak değil, bir insan, bir kadın ve bir anne olarak. Savaşın doğaya, toprağa verdiği zararı bilen bir ziraat mühendisi olarak. Çocuklar yetiştiren bir öğretmen olarak, savaşa karşıydı. Bu nedenle, Barış Derneği yöneticisiydi.

İnsan 60’ından sonra da değişebilir...

İsvan’ın Metris Cezaevi’ndeki hikayesi de, kişiliğinin bu özellikleriyle paralel gelişiyor. Reha İsvan, cezaevinden kendine yapılan muameleyi önce anlamıyor; anlamsız geliyor yaşadıkları, devletin “koruması” altındaki tutuklu ve hükümlülere böyle davranılabileceğini hiç düşünmemiş. Askerlerle birlikte yaşamaya alışkın biri olarak, Metris’e girerken iki tarafını saran askerlerin, kendisini yanlış bir hareketinde gerekirse dövmek için orada bulunduğunu anlamadığını, bunu bir nevi selamlama zannettiğini söylüyor. Olup bitenlerin bir “yanlışlık” olmadığını, devletin tam da o askerlerin soğuk yüzü ve hapishane görevlilerinin fiziksel ve psikolojik işkencelerinde vücut bulduğunu anlaması zaman alıyor.

İçeride, türlü işkencelerden geçmiş devrimci kadınlarla birçok konuda aynı fikirde değildir Reha İsvan; kendilerine edilen eziyeti protesto için açlık grevine katılanlarla, havalandırmaya çıkmayı reddedenlerle aynı fikirde değildir. O, sağlığını korumak ister; kendisine ve diğerlerine eziyet edenlerle mücadele ederken kendine zarar vermek istemez. Ancak, aynı fikirde olmadığı, başta onu epey yadırgayan bu kadınların hepsini sever, hepsine yardım etmeye çalışır, yaşının sağladığı bazı ayrıcalıkları onlar için kullanır ve onların da sağlıklarını korumak için elinden geleni yapar. “Kızlarım” dediği o kadınlar da, kimisi cezaevinde doğuran, kimisi başka bir cezaevinde olan kocasının ölüm haberini orada alan, kimisi liseli yaşında Metris’e giren o kadınlar da Reha hanımı severler.

Cezaevinde geçirdiği süre biraz değiştirir Reha Hanımı. Başlarda slogan atmaz; ama sonunda bir gün, acil hasta olan tutuklulara doktor gönderilmeyince, tüm koğuşlarla birlikte o da slogan atmaya başlar. Ancak, yasal yollarla da haklarını savunmaktan hiç vazgeçmez. Sürekli dilekçe yazar; cezaevinde gördüğü bütün sorunları dilekçe üzerine dilekçe yazarak bildirir ve haklarını hatırlatır. Duruşmalara zamanında götürülme hakkını, yoğurt yeme hakkını, kendi cımbızını taşıma hakkını… Çünkü 12 Eylül cezaevlerinde bütün bu hakları tek tek hatırlatmak gereklidir. En ufak bir şey için mücadele etmek. Reha İsvan, kendisine yapılan “ayrıcalıklı olma” tekliflerini de hiç kabul etmedi. Ayrıcalık değil, hakkını istediğini tüm dilekçelerinde belirtti. Ve en zor olanı, onurunu korumayı başardı: “İnsanların onurunu ve iradesini sıfıra indirip, onlardan robotlaşmalarını istiyorlar! Tutsaklığım boyunca bunu gördüm. Yani, ‘benim onurum yoktur, ben kendimi size teslim ediyorum’ diyeceksiniz. Böylece iyi haliniz görülecek. Bunu gençlerden beklemeyiniz.”

Reha İsvan, Türkiyeli barış mücadelesinin önemli bir ismiydi. İleri yaşlarında Metris Cezaevi koşullarına göğüs gerdi; ancak hiç geri adım atmadı, cezaevinde onurunu korudu, kararlılığı hiç azalmadı. Direniş ve Umut bu güzel kadından bir hatıra olarak, okunmayı hak ediyor.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X