Açılış Bölümü, s. 7-13.
Yaz kızım
Karar
Başkan: Hasan Balcı
Üye: Sabahattin Gani
Üye: Cavit Güçlü
C. Savcısı: Yaşar İlkgün
Kâtip: Fatma Şen
Davacı: K. H.
Müdahil: İSMET TÜZÜN/ Haydar Tüzün'den olma, Beykoz 23.9.1930 doğumlu. Bahattin Perver'in dayısının oğlu ve ortağı. Beykoz Mezarlık Sokak No.27'de oturur. Nalbur dükkânı işletir.
Vekili: Av. Şevket Çoma
Maktül: BAHATTİN PERVER/ Remzi ve Gülnihal'den olma, Beykoz 1.7.1932 doğumlu, Beykoz-merkez nüfusuna kayıtlı.
Sanık: ÜLKÜ ÖNCÜ/ Şeyda ve Ertuğrul'dan olma, 5.3.1951 Ankara doğumlu. Ankara Bahçelievler nüfusuna kayıtlı. Bekâr, okur-yazar, savcılık yapar.
Vekili: Av. Murat Solmaz
Suç: Taammüden adam öldürmek
Suç Tarihi: 9.5.1981
Nezaret Ta.: 10.5.1981
Tevkif Ta.: 12.5.1981
Karar Ta.: 15.2.1982
Tutuklu sanık Ülkü Öncü ve vekili Murat Solmaz geldi. Açık duruşmaya başlandı. Sanığa CMUK.un 135. maddesindeki yasal hakları hatırlatıldı.
SANIK: Haklarımı biliyorum. Esasen vekilim de vardır dedi.
İddianame ve ekleri okundu. Sanığa müsnet suç anlatıldı.
MÜDAHİL: İSMET TÜZÜN
ŞİKÂYET VE DELİLLERİ SORULDU: 10.5.1981 sabahı saat 9:15'te dükkâna geldim. Dükkân kapalı olduğu için şaşırdım çünkü genellikle Bahattin benden beş-on dakika erken gelip dükkânı açar. Dükkâna girdiğimde masanın üzerinde büyük bir zarf vardı. Zarfı açtığımda Bahattin'in elyazısıyla yazılmış bir mektup ve bir zarf daha buldum.
Bu mektupları okuduktan sonra hemen Bahattin'in evine gittim. Kapı kapalıydı ama bende yedek anahtarı vardır. Açıp içeri girdim. Onu salondaki divanda buldum. İki büklüm olmuştu. Yanına gittim, öldüğünü anladım. Hemen polise haber verdim.
MEKTUP
Sevgili kardeşim İsmet,
Sen bu mektubu okuyorsan başıma bir haller gelmiş olabilir. Sana daha önce hiç bahsetmedim ama bir süredir tehdit mektupları alıyorum. Ayrıca birisi telefonu açıp hiç konuşmadan duruyor, bana arkadan çalan müzikleri dinletiyor. Bu devirde böyle şeyleri çok duyduğumuz için fazla önemsemedim. İlişikteki zarfta tehdit mektuplarını bulacaksın. Bu mektupları Cihan'ın davasına bakan savcı Ülkü Öncü'nün gönderdiğinden şüphe ediyorum. Onun kim olduğunu sen de gayet iyi biliyorsun.
Bir hafta kadar önce telefon edip benimle görüşmek istediğini söyledi. Pazar günü İstanbul'a anneannesini görmeye gelecekmiş. Akşamına da beni görmek istedi. Daha önceki muamelesi yüzünden biraz tuhaf karşılamakla birlikte bu isteği kabul ettim. Yine de içim rahat değil. Bu kadının bana garezi var biliyorsun. Cihan'ın davasında da gidip onunla konuştuğuma ne kadar pişmanım anlatamam. Belki de çocuk bu yüzden hiç suçsuz olduğu halde hüküm giydi. Sırf bu garez yüzünden.
İsmetçiğim, pazartesi sabahı beni dükkânda göremezsen eve gelip bir yoklayıver. Zaten yaramaz bir durum olmazsa ben senden önce gelip bu zarfı ortadan kaldıracağım. İnsan böyle bir mektup yazarken veda etsin mi etmesin mi bilemiyor. Belki de sadece boş bir şüphedir. Yine de en kötü ihtimali düşünmek lazım. Akrabalık bir yana her zaman en iyi dostum oldun, hayatımın en büyük bölümünü karımla, evladımla değil seninle geçirdim, bana çok hakkın geçti, vedalaşan sen olsaydın bana gerçekten fena koyardı.
Gözlerinden öpüyorum
Hakkını helal et
Bahattin
TEHDİT MEKTUPLARI
1
Beykoz, Kuyu Sokak, 15 numara. Eski ahşap ev, babadan kalma. Üst katta iki oda, bir sofa. Alt katta salon, mutfak, tuvalet. Salon caddeye bakar, mutfak arkadaki arsaya.
Tek başına yaşıyorsun. Her sabah saat 8'de uyanıp kahvaltını ediyorsun. 8:30'da evden çıkıyor, 9'a 20 kala dükkânı açıyorsun. Saat gibi hiç şaşmadan. Ortağın sonra geliyor. İsmet. Biriniz yemeğe, kahveye, dolaşmaya gittiğinde öteki kalıp dükkânı bekliyor.
Akşam 7'de dükkânı kapatıyorsunuz. Çarşıya uğrayıp yiyecek bir-iki parça şey alıyorsun, üşeniyorsan esnaf lokantasında yiyorsun. Evine dönüp bir küçük rakının yarısını içiyorsun, leblebiyle, sek, mutfakta. Bazen leblebi boğazına kaçıyor, öksürüyorsun. Çoğunlukla salondaki divanda uyuyorsun.
Salı günü babadan kalma eski saati tamirciye götürdün.
Enseni ürperten benim nefesim. Bazen aniden arkana dönüp bakıyorsun. Her an peşindeyim, bütün yaptıklarını biliyorum.
Siyah kediyi biliyorum. Dün gece pencereyi açıp "Gel, gel, Karakız gel!" diye bağırdığını biliyorum. Ondan önceki gece ve ondan önceki gece de. Ama Karakız yok. Bir daha gelmeyecek. Gelmeyeceğini biliyorum.
Aşağılık herifin tekisin. Aşağılık. Dünya üstünde yürümeyi hak etmiyorsun. Nefes almayı. Yemek yemeyi. Huzuru. Ben varolduğum müddetçe huzur bulamayacaksın.
2
Bahattin Perver. Bahattin Perver. Senin bile bir adın var. Sıfatına tüküreyim. Senin gibi aşağılık mahluklar bile ben insanım diye ortalıkta dolaşıyor. Küçük hayatını sürdürüyorsun lağım fareleri gibi. Değdiğin yer kirlenir.
Dün güldüğünü gördüm. Yandaki manifaturacıyla konuşuyordun dükkânın önünde. Hâlâ gülebiliyorsun demek. O gülüş sana haram. O gülüş senin değil. Mutfak masasına kapanıp ağlamaların kalacak sana.
Oğlunun işi bitti, şimdi sıra sende. Ölmeyi daha da fazla isteyeceksin. Ölmek için yalvaracaksın.
3
Kaçsan da kurtulamazsın. Kardeşinin yanına gittiğini biliyorum. Eninde sonunda evine döneceksin. Döndüğünde de bu mektubu bulacaksın. Kaçmakla kurtulamazsın çünkü senin gözlerinden bakıyorum. Sefil hayatının her saniyesini biliyorum. Örtünemezsin, saklanamazsın, tek bir mahrem ânı kendine ayıramazsın. Her an benim gözlerimin önünde yaşamak zorundasın.
Ben senin günahınım. Kimse günahlarından kaçamaz. Ben senin günahınım ve içini yavaş yavaş çürüteceğim. Köhne evin gibi çürüyeceksin. Çürüyorsun.
Radyon bozuldu. Sesin tesellisi de kalmadı hayatında. Kilidi değiştirdin. Camları sıkı sıkı kapatıyorsun. Pencereden dışarıyı kolaçan ediyorsun sürekli. En küçük bir ses duyduğunda hemen kulak kabartıyorsun. Dün pencereni çocuklar mı kırdı gerçekten? Çöpünü köpekler mi deviriyor? Geceleri duyduğun tıkırtıları fareler mi çıkarıyor? Odanda bir şeylerin mevcudiyetini hissedip korkuyla uyandığında o karanlık köşede gerçekten kimsenin olmadığına emin misin?
Daha beter olacaksın. Çok daha beter olacaksın. Günahlarının vebalini ödeyeceksin.
4
Sevdiğin her şeyi kaybettin. Hayatında sadece sevmediğin şeyler kaldı. Vücudunu gezdiriyorsun. Bu dünyada olmaması gereken vücudunu.
Acın her geçen gün azalmak yerine artıyor. Karanlıkta huzursuz huzursuz evin odalarını dolaşıyorsun. Dükkânda gözlerini tavandan sarkan iplere dikip dalıyorsun.
Ben kimim? Herkes olabilirim. Her gün dükkânın önünden geçen yüzlerce kişiden biri. Yakın ya da uzak geçmişinden sana hesap sormak için gelmiş biri. Belki dün yaktın canımı, belki otuz yıl önce. Belki erkeğim belki kadın. Belki tanıyorsun beni, belki tanımıyorsun.
Sen bana baktığında sadece tuttuğum aynada kendi sefil görüntünü görüyorsun. Ben o aynanın arkasından seni seyrediyorum.
Gittikçe daha fazla acı çekeceksin.