| ISBN13 978-975-342-655-8 | 13x19,5 cm, 320 s. |
Liste fiyatı: 256.00 TL İndirimli fiyatı: 204.80 TL İndirim oranı: %20 {"value":256.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"636","item_name":"İnceldiği Yerden","discount":51.20,"price":256.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | İnceldiği Yerden INFO IN ENGLISH | |
Kapak Tasarımı: Emine Bora |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Şubat 2008 | 2. Basım: Mayıs 2020 |
Aslı Biçen, "karayla o incecik bağlantısı olmasa pekâlâ bir ada" denebilecek hayali bir taşra kasabasında geçen yarı-fantastik bir hikâye anlatıyor bize. Yirmi yıldır Türkiye'nin dört bir yanında kayıp babasını arayan ve çocukluk aşkı Saliha'yla evlenme hazırlıkları içinde olan bakkal Cemal ve anababasını yıllar önce bir kazaya kurban verdiği için ninesiyle yaşayan, amatör futbolcu sevgilisi Erkan'la gerilimli bir ilişki sürdüren lise öğrencisi Jülide'nin etrafında gelişiyor hikâye. Jülide'nin zaman zaman "şeylere" hükmedebilmesini sağlayan olağanüstü yetenekleri, Cemal'in de olağandışı insani duyarlılıkları olsa da, ikisini birleştiren temel bir kişilik özellikleri var: Her türlü baskı karşısındaki zayıflıkları, güçsüzlükleri. Aşina olduğumuz ama burada bir biçimde "başını alıp giden" baskı ortamı, dünyaya-kapalılık ve özgürlüksüzlük atmosferi, işte bu iki karakter üzerinden anlatılıyor romanda. Yoğunluğu gittikçe artan bu atmosferde insan kalmak için neredeyse iradeleri hilafına mücadele etmek zorunda kalıyor her ikisi de: "Her şey güçten ibaretse, yenilgi kaçınılmaz. Zayıflığın da bir hükmü olmalı." Bir taşra hikâyesi gibi başlayıp bir noktada adeta fantastik bir siyasi romana dönüşen bu kitabın, başarılı kurgusu kadar dilinin az rastlanır güzelliğiyle de hak ettiği ilgiyi göreceğini umuyoruz. | OKUMA PARÇASI |
Açılış bölümünden, s. 9-13. Yolun sağında, ihmalkârlıkla ovada unutulmuş gibi duran iki kıraç, eğreti tepenin güdük dişleri arasında güneş fersiz bir aydınlıkla gelişini duyurdu. Geceyi baştan sona kat eden otobüs yoldan ziyade saatlerle cebelleşmiş, geriye kalan son dakikaların üzerinde zaferle ilerliyordu. Tepelerin V'sindeki güneş sapan taşı sabırsızlığıyla, her zamanki gibi battığından daha hızlı ve daha parlak, yola yakın tarlalara sabahı düşürdü. Diz boyu buğdayların taze yeşili, ketlenmiş ışıkta, deniz altı düzlüklerine has bir su buğusuyla dalgalanmaya başladı. Sarsıntılı uzun saatlerin ardından en inatçı yolcusu bile baygın bir uykuya ya da başağrılı bir sersemliğe teslim olmuş otobüs, yoldaki derin çukura, rüya yükünün bütün ağırlığıyla dalıp çıktı. Yılların uzun yolculuk alışkanlığıyla derin bir uykuyu saatlerdir sürdürmeyi başarmış olan Cemal'in savrulan başı taş gibi cama çarptı. Gözleri açıldı ama görmeye değil. Bomboş gözbebeklerindeki açıklıktan içe... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
A. Ömer Türkeş, "Taşra Türkiye'dir", Radikal Kitap Eki, 21 Mart 2008 Şu beklenilen deprem bir gün "karayla o incecik bağlantısı olmasa pekâlâ bir ada" denebilecek bir taşra kasabasını vursa, o incecik bağlantı kırılsa ve kasaba Ege denizinin üzerinde Yunanistan'a doğu salına salına sürüklense ne olurdu? Aslı Biçen, İnceldiği Yerden adlı romanını işte bu yarı-fantastik varsayım üzerine kurgulamış. Kurgu böyle olunca, taşrada düğün hazırlıklarıyla başlayan roman, giderek siyasi bir metafora dönüşüyor. Evleri, insanları, ilişkileriyle tam bir deniz kenarına konuşlanmış Ege kasabasındayız. İlk tanıştığımız roman kişisi bakkal Cemal, yirmi yıldır Türkiye'nin dört bir yanında kayıp babasını aramaktan bıkkın, bekârlığın yalnızlığından bunalmış. Otuz yaşlarının neredeyse sonunda, hüzünlü ve duyarlı bir adam. On sekiz yaşına kadar bakkal olmak aklının ucundan bile geçmemiş. Üniversite işi olmayınca hevesi kursağında, aklı –rastlantıların, imkânların hep açık olduğu... Devamını görmek için bkz. | |
Metin Celâl, “İnceldiği Yerden”, Cumhuriyet Kitap Eki, 24 Nisan 2008 Aslı Biçen'in yeni romanı İnceldiği Yerden "yirmi yıldır Türkiye'nin dört bir yanında kayıp babasını arayan ve çocukluk aşkı Saliha'yla evlenme hazırlıkları içinde olan bakkal Cemal ve anababasını yıllar önce bir kazaya kurban verdiği için ninesiyle yaşayan, amatör futbolcu sevgilisi Erkan'la gerilimli bir ilişki sürdüren lise öğrencisi Jülide'nin etrafında gelişiyor." Roman, Ege'de hayali bir kasabada geçiyor. Andalıç, karayla incecik bağlantısı olmasa ada denebilecek bir coğrafi konumda. Bu haliyle Cunda Adası'nı düşündürüyor. Belki de bu esinlenmeyi yaratan kapaktaki fotoğraf. "Eski taş evler, arnavut kaldırımı yokuşlar, araya sıkıştırılmış minicik bahçelerde tek tük ağaçlar"ıyla güzel bir kasaba. Görüntüyü tek bozan belediyenin halktan topladığı zoraki bağışlarla inşaata yasak bölgeye yaptırdığı ve kasabaya tepeden bakan, devasa bir blok halindeki Huzurevi. Cemal'in babasını aramak ... Devamını görmek için bkz. | |
Nafer Ermiş, "Hayali bir coğrafyada gerçekçilik arayışları", Sabitfikir, 2009 Yirmi yıldır babasını arayan ve sonunda hiç ummadığı bir yerde, hiç ummadığı bir şekilde bulan bakkal Cemal’in hikayesiyle başlıyor İnceldiği Yerden... İlk anda o ünlü deyimin bir parçasıymış gibi duran ismin aslında anakaraya incecik bir toprak parçasıyla bağlanan, ada olmasına ramak kalmış bir yarımadayı işaret ettiğini anlıyoruz. Giderek, oradaki hayatların da anakaraya aynı derecede ince bir bağla bağlandığını görüyoruz. Her şey hem hayali, hem gerçek orada. Yarımada hayali, ama lolipoplar gerçek. Uzun yıllar bakkal Cemal'in içinde ağırdan ağıra yeşeren aşk hayali ama gençliğinde kasabadan ayrılıp yıllar sonra dönen Saliha gerçek... Aslında kökleri uzun yıllara dayanan ama yine de neredeyse kimsenin beklemediği bir anda gerçekliğe dönüveren bu aşkın evliliğe dönüşme serüvenini izlerken, birden bir sürpriz daha oluyor ve romana belki biraz geç de olsa yeni bir kahraman giriyo... Devamını görmek için bkz. | |
|