Fatih Balkış, “Çocukluk ya da büyülü zamanlar”, Radikal Kitap Eki, 25 Mayıs 2007
Çocukluğumuzun büyülü zamanlarında, yaşamın yaşam oluşunu bilmediğimiz yıllarda kendimize kurduğumuz dünyanın bir parçasıyızdır hâlâ. Mesafelerin, zamanın ve her türlü ahlak anlayışının dışında her şeyle bir olarak varoluruz. Dünya ve öteki şeyler bizden ayrılmamış, araya büyüklerin yaşam deneyimleri girmemiştir. Yönelimimiz gerçeklere değil masallara, sıra dışı olana, düşsel olanadır. Büyüklerin deneyimleri, yaşam bilgelikleri hiç ilgimizi çekmez; bir süre sonra şu anlaşılır, yaşamın yükü, onların deneyimlerinin sonucudur, gerisi olabildiğince saftır. Hölderlin'in söylediği gibi "Çocuk Tanrısal bir varlıktır: İnsanlığın bukalemun renklerine bürünmeden önce. O ne ise odur; ve onun için bu kadar güzeldir."
Çocuğun dünyası sırlarla, ağaç evlerle, defter aralarıyla, arka bahçede ve gizli bölmelere saklanan şeylerle anlam kazanır. Büyüklerin dünyasından gizlenen her şey, onlara karşı kazanılmış bir zaferdir aynı zamanda. Çocuk sır saklamada ve gizlenmede ustalaştıkça karşı dünyanın yetkin bir gözlemcisi olur. Ayrıntıları yakalayışı, her zaman tetikte bir algı ve zekice bir kavrayış onun eşlikçileridir. Çocuk bu gücü benliğine saflıkla dalabilmesinden alır.
Kendi dünyasının mantıkla çevrili kurallarını büyüklerin anlaması olanaksızdır. Büyükler yalnızca dış uyarıcılara dönüşür ve bu uyarıcılar giderek çocuğu bu özel dünyadan çekip çıkarmaya çalışırlar. "Artık büyüdün" sözü yüceltme niteliğine bürünse de, gerçekte aldatıcıdır. Oyunun onların kurallarıyla oynanacağının ilk işaretidir bu. Bir çeşit ruh düşmanlığıdır. Bu yüzden büyükler kendinden emin bir gülümseyişle, çoktan geçmiş olduğu yolları işaret ederek şimdinin, bu yılların ne kadar da değersiz olduğunu gösterirler...
Hayvan kulübü çetesi
Alman Edebiyatı'nın yetenekli yazarlarından Ralf Rothmann'ın Genç Işık romanı da çocukluk ve gençlik arasında bir yerde kendi dünyasını kurmuş olan on iki yaşındaki Julian'ın bakışını temel alıyor. Tıpkı Törless, Tonio Kröger, Stephan Dedalus gibi Julian da dünyasını, çevresini ve ilk adımlarını atacağı toprakları tanımak için bir çeşit yaşam eğitiminden geçiyor. Mann'ın ya da Musil'in sonunda dönüştürücü bir güce sahip olan kahramanlarının sancıları Rothmann'ın da başlıca teması haline geliyor. Duygulardan düşüncelere, izlemekten gözlemeye doğru evrilen bir zihni kavramak üzere yazıyor Rothmann.
Roman bizi savaşın bittiği ve refah toplumunun oluşmaya başladığı, insanlardan yalnızca daha çok çalışması beklenilen yıllara götürüyor. Madenci bir baba, hastalıklı bir anne ve cıvıl cıvıl zeki bir kız kardeşle birlikte Julian, yaz tatili boyunca yaşamla ilgili pek çok düşünceyi ve gözlemi on iki yaşını sürdüğü o yaz edinecektir. Bir yanda 'hayvan kulübü çetesi'ne katılma çabası, diğer yanda cinselliği keşfetmesi ve babasına yakınlaşma girişimleri Julian'ı yaşamın karmaşık ilişkilerinin tam ortasına iter. Kimi zaman anlam verilemeyen olaylar, üstesinden gelinmesi gereken sorunlar ve sorumluluklar zihnini kurcalayan bilmecelere dönüşür. Aslında olabildiğince tipik bir çocukluktur Julian'ınki. Çocukluğumuzda kalan pek çok gizin ve ayrıntının Julian'ınkilerle koşut gittiğini söylemeliyim. Sürekli bir uydurma hali, görmezden gelme, abartılı anlatımlar, güç gösterileri Julian'ın yaşadığı o yazı bize tanıdık kılıyor. Ama hepsinden önemlisi kendi çocukluğumuzda keşfettiğimiz ve yalnızca bilmekten dolayı suçluluk hissettiğimiz onca şey Genç Işık'la birlikte yeniden ortaya çıkıyor. Julian'ın bir madenciyle kesişen hikâyesi de romanın sonunda anlam kazanıyor. Julian bütün bir boşluğun üstesinden sınırsız dünyalar yaratma gücüyle gelirken, madenci bunca çabanın sonunda aslında yaşamına dayatılmış olan kaçınılmaz yazgısına doğru sürükleniyor.
Rothmann'ın yalın bir dili ve ustaca bir kavrayışı var. Gözlemlerin üstü örtük olanı açığa çıkarmak için yapıldığı, çocukluğa adanmış bir roman Genç Işık. Sonsuzluğun ışıltısını bir ucundan yakalamış olanların ve ruhu deneyimleyenlerin romanı.