| ISBN13 978-975-342-696-1 | 13x19,5 cm, 72 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Gültekin Emre, “Günü Gününe Şiir Günlüğü”, Varlık, Haziran 2009 Erdem Devesi Mustafa Erdem Özler’in ikinci şiir kitabı. “Erdem”i çöle sürüyor şair; “çöl pişmedi mi” diye soruyor annesine “taşların diline” düşe düşe, “kuşların vaktini” çala çala. Sözlerinin “haram sularını” içiyor, “kısalan ömrü”nün sabrını giyiniyor, “saatlerin ağrısını” dinliyor. Farklı dize yapısıyla, imgelerini imbikten süze süze yol alıyor, şair: “hangi harf damlıyor şimdi çatılardan sular”. Şiirindeki ritim ince ayarlı, ses ise bozuk bir plak gibi değil; iç –“bırrak bırrak kurbağalarını içimdeki göllerin”– ve dış uyaklar şiirlerin canına can katıyor: “basılı gözyaşları ya uçarsa/ ne’m kalır bu dünyada her şey ya rüyaysa”. Kitabın sol sayfası boş, hep sağ sayfada yürüyor şiir(ler). İnsanın içine serinlik veren şöyle dizelere de rastlanıyor aşkın kare kökünü almaya çalışırken: “dalından yeni koparılmış rüzgâr getirdim saçların için”. Mustafa Erdem Özler, “yetim dokunuş”ların yanında “dilinde mor hıçkırıklar” da besleyen bir şair. Çöle tutkunluğu, yalnızlığında çoğalıp dallanıp budaklanma da unutulmaya. Afrika diyor ya Levent Yılmaz, bir soyutlamaya dikkat çekiyor. “Mektup”, “Kaside”, “Methiye”, “Fahriye” bölümlerinden oluşan kitaptaki şiirler günümüz şiirinden divan şiirine bir gönderme içeriyor. Aşkı ve dünyayı kavramayı ön plana almış şair bu şiirlerinde, unutamamayı da. Sıcak, yalın şiirler ama divanı aklından çıkarmadan günümüz şiirine ağmış Levent Yılmaz. “Ama bir gün gelir de konuşamazsak, harflere taşıtalım sözleri,/ Harfler işaret çiçekleridirler, hem ürkütücü, hem tatlı!” “düşlerden geriye” kalanlar üstüne de uzun uzun düşünüyor, şair. Sözcükleri eğip bükmeden, onlara biraz uzak durarak... farklı bir şiire odaklanmış Levent Yılmaz. Kitabın başlığı beni Cemal Süreya’nın “Üvercinka” şiirine yönlendirdi. |