ISBN13 978-975-342-111-9
13x19,5 cm, 224 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Ceyhan Usanmaz, “Rousseau’nun dumanlı hava sahası”, Virgül, Temmuz 2008

19 Mayısta yürürlüğe giren sigara yasağına “karşı” bir şeyler söylemek pek mümkün değil. Hatta, okul ve hastane bahçelerinde, taksi, minibüs ya da dolmuşlardaki yasak, şehirlerarası otobüslerdeki uygulamayla birlikte başlamalıydı, denebilir. Yasağın sigara tiryakiliğini sona erdirmekte başarılı olup olmadığını belki bir süre sonra yapılacak anketlerden izleyebileceğiz, ya da kapsam genişlediğinde, etrafa bir göz gezdirmek yeterli olacak, ama şimdilik, sigara içenlerin bazı “gelenek”leri sürdüremeyecekleri aşikâr; özellikle İstanbullular için, vapur yolculuğu sırasında denize karşı sigara içme ya da sinemalarda on dakikalık aralara sığdırılan sigara seansları gibi (örnekler hayli çoğaltılabilir) “gelenek”lerin tarihe karışmış olması, günlük sigara tüketimini azaltma yolunda etkinlik gösterebilir.

Bilimkurgu dipsiz bir kuyu, ama örnekler genellikle Jules Verne’den verilir. Verne’in yıllar öncesinden haber verdiği gibi insanoğlu Ay’a ayak basmıştır, denizlerin fersah fersah altına inmiştir, değil seksen günde seksen saatte bile devriâlem yapabilir durumdadır vs. Sigara konusundaki “kehanet”i ise, 1996’da yayımlanan Son Tiryaki isimli hikâye kitabıyla Müfit Özdeş’ten almıştık.

Kitaba da adını veren hikâyede Özdeş, “son tiryaki” Selim’le tanıştırıyordu bizi, daha doğrusu İstanbul üzerinden, gelecek bir zamandaki Dünya’yla... Sıkı bir sağlık politikası uygulanıyordur; et yemek yasaklanmıştır, çocuklara kolestrol bilinci aşılanıyordur... Sigara içmenin de yasaklanmış olması bir yana, sigara içenler ikinci sınıf vatandaş muamelesi görüyorlardır. Evlerde de durum aynıdır; duman detektörlerini iptal ettirmek için tiryakilik belgesi gerekmektedir, ki “Federal Konut Bakanlığı, yoğun eleştiriler nedeniyle, bu imkânı [da] ortadan kaldıran yeni bir yönetmelik” hazırlamıştır...

“Refah toplumu” temasına (refaha erişmek adı altında insanların baskı altına alındığı; kimin kiminle evleneceği, kimin hangi mesleği icra edeceği, kimin nerede oturacağı gibi sosyal yaşantıya “sistem”in karar verdiği, her şeyiyle planlanıp programlanmış bir çalışma düzeninin hüküm sürdüğü, herkesin her an izlendiği... bir toplum) birçok bilimkurgu eserinde rastlamak mümkün. Aynı şey, Müfit Özdeş’in kurguladığı Dünya’da da geçerli. Selim, İstanbul’u çok seviyorsa da, kaçıp gitmek istemektedir artık. Gitmek istediği gezegen ise Rousseau’dur, çünkü:

Rousseau! Aklın ve yüreğin son kalesi. Sivil itaatsizliğin bir hak olarak anayasaya girdiği tek koloni. (...) Toplum refahına ve kamu yararına herkesin secde ettiği günümüz toplumunda, insanın tek başına karar verme ve acı çekme hakkını yücelten çağdışı bir evren köşesi...

Rousseau! Uygar gezegenlerin gözünde bir ahlaksızlık simgesi. Onbeş yirmi yaşında çocukları kendi kararlarını vermeye zorlayan vahşi bir toplum. Cinselliğin, para kazanmanın, sigara, alkol ve uyuşturucuların, doktor tavsiyesi olmadan et yemenin ve her türlü kötülüğün serbest olduğu, devlet bilgisayarlarının tiye alındığı, insanların dilediği işi yaptığı, dilediği işi seçtiği bir utanç gezegeni...

Rousseau! Selim’in umut ışığı. Uygar dünyamızın refah toplumuna ayak uyduramayan milyonlarca antisosyal insana kucak açan taptaze bir dünya!

Özdeş, Rousseau gezegeniyle ilgili yalnızca yukarıdaki bilgileri veriyor; oradaki yaşamdan daha fazla ayrıntı alamıyoruz. Zaten hikâyedeki distopya unsuru Rousseau değil, Dünya’dır.

Özdeş’in geleceğe ilişkin söyledikleri, sigara ya da genel anlamda sağlık politikasıyla sınırlı değil. Örneğin, Selim Rousseau’ya göç izni alabilmek için “Avrupa Birleşik Devletleri Dış Göçler Dairesi İstanbul Bölge Müdürlüğü”ne başvurduğuna göre, Türkiye, Avrupa Birliği benzeri bir oluşumun üyesidir artık demek ki; ya da, İstanbul’a üçüncü köprü tartışmaları süredursun, “batan güneşin ışığı (...) Boğaz’ın akşam karanlığı basmış sularını bezeyen sayısız köprüleri kirli ve kederli bir pembeye boyuyordu[r].”

Bilindiği gibi, 19 Temmuz 2009 itibariyle yasak kapsamı genişliyor; son zamanlarda sıkça karşılaştığımız deyişle söylersek, Türkiye’nin “dumansız hava sahası” daha da genişleyecek. İster istemez akla geliyor: Peki, hava sahasını dumanlı kılan yalnızca sigara içenler midir? Örneğin, sayısı her geçen gün artan arabaların ve dolayısıyla egzozlarının (benzin fiyatları daha ne kadar artarsa artsın, toplu taşıma tam olarak oturmadığı sürece, arabalara olan ilgi eksilecek gibi görünmüyor çünkü) hiç etkisi yok mudur; ya da fabrikaların filtresiz bacalarından salınanların ya da...

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X