| ISBN13 978-975-342-594-0 | 11,8x16 cm, 128 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Pelin Tünaydın, "Mrrrrr, prrrrr, grrrrr", Virgül, Şubat 2007 "Başlangıçta, Tanrı kediyi kendi suretinde yarattı. Ve, elbette, bunun iyi olduğunu gördü. İyiydi de. Ama kedi tembeldi. Hiçbir şey yapmak istemiyordu. Bu yüzden de daha sonra, birkaç binyıl sonra, Tanrı insanı yarattı. Sırf kediye hizmet etsin, sonsuza kadar kölesi olsun diye. Kediye kayıtsızlık ve sezgi vermişti; insana da kuruntuyu, eliyle iş yapma yeteneğini ve çalışma tutkusunu verdi. İnsan doyasıya kaptırdı buna kendini. Yüzyıllar boyunca, icat, üretim ve yoğun tüketim üzerine temellenen bir uygarlık kurdu. Tek ve gizli amacı olan bir uygarlıktı bu: Kediye huzur, barınak ve yemek sunmak. İnsan milyonlarca gereksiz, genellikle saçma sapan nesne icat ederken, tek amacı kedinin rahatı için elzem birkaç nesne üretmekti: radyatör, minder, çanak, talaş kutusu, Breton balıkçı, halı, döşemelik kumaş, hasır sepet; bir de belki radyo, kediler müzik sevdiği için. Ama bunların hiçbirinin farkında değildir insanlar. Çok yaşasınlar. Şükranla anılsınlar. Öyle anıldıklarını sanırlar da. Hayırlısı neyse odur, kedilerin kusursuz dünyasında." (Jacques Sternberg, "Les Esclaves", Contes Glacés, 1974) Selçuk Demirel’in yeni "kedi kitabı" bu alıntıyla açıyor kapılarını kedilerin dünyasına. Demirel bu bambaşka kedileri 2003’te İtalya'ya yaptığı seyahat sırasında 5x5 cm boyutlarında bir deftere çizip boyamış; minicik bir suluboya takımının sekiz rengini kullanarak. Kimi sayfalarda –önce yanlışlıkla, sonra kasten– çift'leşiyor kediler, iyice kurumadan çevrilmiş yaprağın gazabına uğrayarak. Kimisinde tek başlarına, gözler fal taşı gibi açık, öylece poz veriyorlar; bütün ilgi üzerlerinde; tam da olması gerektiği gibi. Kimisinde uyuyormuş gibi yapıyorlar; onları bir çift gözün hayranlıkla izlediğinin farkında. Meraklı, uykulu, umursamaz, fettan, cingöz kediler; pembe, yeşil, mavi, siyah, mor kediler... "Bu işin içinde olan birisi olarak düşündüğümde, kedilerin resimlerinin yapılmasından hoşlanıp hoşlanmadıkları hakkında bir bilgi edinebilmiş değilim bugüne kadar! Gereksiz bulmadıkları kesin," diyor Demirel, 2006’da Paris’ten düştüğü notta. "Oyunun kuralı, baştan kabul edilegelmiş kuralı, kedinin kedi, insanın da insan olması değil miydi?" (B. Karasu) Evet, ama bırakın bir günlüğüne kedi olalım, elimizde Başka Kediler’le sıcak mı sıcak bir köşeye çekilip mırlayalım da mırlayalım. |