Orhan Tüleylioğlu, “Aklın umutsuzluğuna yüreğin yanıtı...”, Milliyet Sanat, 1 Ağustos 2006
Esinini Vietnam Savaşı ertesinde yapılan Bertrand Russell Mahkemesi’nden alan Irak Dünya Mahkemesi’nin, çeşitli ülkelerde belli konularda odaklaşarak yapılan 20 kadar oturumdan sonra bu oturumların bulgularını da içerecek şekilde yapılandıran nihai oturumu 24-27 Haziran 2005 tarihlerinde İstanbul’da gerçekleştirildi. Irak Dünya Mahkemesi adlı belge-kitap, bu oturumun tutanaklarından oluşuyor.
Irak halkına işlenen somut suçların yanı sıra insanlığa ve dünyanın tüm canlılarına karşı işlenen suçları belgelemeyi hedef alan kitap, Savaşın Sorumluluğunu Taşıyanlar; Savaşın ve İşgalin Somut Ayrıntıları ve Savaşın Dünyamızın Geleceğine Etkileri’ni tartışıp karar metni ile son buluyor.
İçinde uluslararası hukuk konusunda ünlü uzmanlar ve Birleşmiş Milletler’in çeşitli kademelerinde çalışmış kişilerin yanı sıra barış aktivistleri, felsefeciler, siyasetçiler, vicdani retçiler, alternatif küreselleşmeciler gibi kendini çok değişik şekillerde tanımlayan kişilerin yer aldığı mahkeme, ABD’nin istila ve işgaline ilişkin kasıtlı olarak hiçe sayılmış ya da örtbas edilmiş geniş bir kanıt yelpazesini inceliyor; savaş ve barış konularındaki önemli uluslararası hukuk ihlallerinden dolayı liderleri hesap vermeye çağırıyor.
Vicdan jürisi adına açılış konuşmasını yapan Arundhati Roy, bu mahkemenin hiçbir şekilde Saddam Hüseyin’in savunması olmadığını, Irak’a saldırının hepimize, onurumuza, zekamıza ve geleceğimize yönelik bir saldırı olduğunu belirtiyor ve şunları ekliyor: “ Bu mahkeme, savaşın tarihini, galiplerin bakış açısından değil geçici - bu kelimeyi tekrarlıyorum, geçici- olarak yenilgiye uğrayanların bakış açısından belgelemek amacıyla kayıtları düzeltme girişimidir.”
İddia heyeti adına konuşan Richard Falk ise, BM üyelerinin, kesin tanımlı meşru müdafaa koşulları ve Güvenlik Konseyi’nin izni olmadan uluslararası ilişkilerde kuvvet kullanımından kaçınmakla yükümlü olduklarını hatırlatıyor ve Irak Savaşı’nın daha büyük bir küresel fırtınanın gözü olduğuna dikkat çekerek, “Bu fırtına, ABD’nin dünyayı silah zoruyla egemenliği altına alma, dünya halklarını ekonomik küreselleşme yoluyla sömürme ve güvenlik fikrini Washington’daki karargahından idare etme projesinin şiddetini temsil ediyor. Dünya İmparatorluğu projesi gerçek rengini bir antiterörizm bayrağı altında saklıyor.”diyor.
Vicdanı, siyasal mücadeleyi ve kamuoyunun görüşünü temel alan mahkeme, savaşın hukuka uygunluğu; uluslararası kurumların ve büyük şirketlerin işgaldeki rolü; medyanın sorumluluğu; alternatif medya arayışı; Felluce üzerine tanıklık; seyreltilmiş uranyum içerikli mühimmat, napalm, misket ve benzeri silahların etkileri; işkence yapılması ve bunun meşrulaştırılması; savaşın ekolojik etkileri; Arap hükümetlerinin sorumlulukları; Irak’ın işgal edilmesinin Filistin üzerindeki etkileri ve Iraktaki Amerikan ve İngiliz askeri müdahalelerinin tarihi gibi savaşa ilişkin daha bir çok konuyu ele alıyor. Özellikle Irak’tan gelenlerin kan, yıkım, gaddarlık ve karanlık hikayelerle dolu tanıklıkları, iş anlaşmalarının yapıldığı, yasaların yeni baştan yazıldığı soğuk, hesaplı bir dünyayla baş başa bırakıyor bizi.
Irak savaşı hakkındaki gerçekleri dile getirmek ve yaymak; adalet ve barışçı bir gelecek talep etmek üzere Irak Dünya Mahkemesinin kurulduğunu söyleyen Vicdan Jurisi, kararında, koalisyon güçlerinin hiç zaman kaybetmeden ve koşulsuz olarak Irak’tan çekilmesini, koalisyon devletlerinin, gerçekleştirdikleri yasadışı istila ve işgal ile yol açtıkları insani, ekonomik, ekolojik ve kültürel yıkım nedeniyle Irak’a ve Irak halkına tazminat ödemesini, bunun yanında Guantanama Hapishanesi ile yabancı ülkelerdeki bütün diğer ABD askeri hapishanelerin kapatılmasını; Irak’ta insanlığa karşı suç işlemekten sorumlu olanlar hakkında kapsamlı bir soruşturma yapılmasını; kasten yalan söyleyen gazeteciler, ırkçı, etnik ve dini nefreti körükleyen medya şirketleri ve bu savaştan kâr sağlayan çokuluslu şirketlerin üst düzey yöneticileri hakkında hesap sorma sürecinin başlatılmasını; bu savaştan kâr eden ABD ve İngiliz şirketlerine karşı tüm dünyada şiddet içermeyen eylemler başlatılmasını tavsiye ediyor.
Alışıldık anlamda bir hukuk mahkemesi olmayan ama meşruiyetinin kaynağını insanlığın kolektif vicdanından alan Irak Dünya Mahkemesi, halkları, dünyanın her yerinde onurlu bir barış için uğraşmaya, baskı ve zulme karşı hep birlikte hayır demeye çağırıyor.