Orhan Tüleylioğlu, “Küresel eşitsizlik, küresel sefalet…”, Milliyet Sanat, Mart 2005
New York Times’ın yazdığına göre, bugün dünyada iki süper güç var: biri ABD diğeri Seattle’dan bu yana kartopu gibi büyüyen antikapitalist hareket. Antikapitalist hareketin temel çıkış noktalarından biri, Amerika ve Avrupa’da değil, dünyada yoksulluğun ve eşitsizliğin artıyor olmasına karşı duyulan öfke ve isyan duygusuydu. 30 kasım 1999’da Seattle’da elli bin protestocu, Dünya Ticaret Örgütü zirve toplantısını engelleyen gösterileriyle tarih yazmıştı. Antikapitalist harekete göre, küresel bolluk ortamında, Üçüncü Dünya’daki yokluk, açlık ve ölümün gerçek suçluları, serbest piyasa mekanizması, bu mekanizmanın gerekliliği üzerinden hayata geçirilen neoliberal ekonomi politikaları ve bu politikaları dayatan IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret örgütü ile bu politikaların uygulanmasıyla kârlarına kâr katan dev çok uluslu şirketlerdi.
Metis Yayınları, Antikapitalist Hareket İçin Kılavuzlar dizisi ile işte bu harekete kaynaklık eden, hareketten haberler veren, attığı adımları anlatan, hareketin içindeki hararetli tartışmaları aktaran kitapları Türkçeye kazandırmayı amaçlıyor. Seçilen kitaplar, hareketin çok yönlülüğünü, çeşitliliğini, dinamizmini yansıtma amacı taşıyor.
Uluslararası toplumsal ve ekonomik adalet hareketinin önde gelen aktivistlerinden ve en tutkulu seslerinden biri olan Kevin Danaher, IMF ve Dünya Bankası’na Karşı 10 Neden adlı kitabında, gezegenimizin başına bela olan üç büyük sorunun kökenlerine inmeye çalışıyor: toplumsal adaletsizlik, çevre tahribatı ve ahlaki çöküntü. Kevin Danaher, bu devasa sorunlara çözüm bulma yollarını araştırıyor ve Dünya Bankasıyla IMF’yi kapatmak ve onların yerine küresel ekonomiyi bilgi sahibi ve duyarlı yurttaşlara daha fazla hesap verir hale getirecek demokratik kurumlar koymak için on neden sunuyor. Yazar, kitabının hemen başında şunları söylüyor: “Köleliği kaldırdık, Irkçı Jim Crow yasalarını kaldırdık, çocuk emeği kullanılmasına izin veren yasaları kaldırdık, kadınlara oy hakkı vermeyen yasaları kaldırdık, haftada altmış saat çalışmayı kaldırdık, bugün de demokrasiye destek değil köstek olan uluslararası bankacılık kurumlarını kaldırabiliriz.”
Büyük şirketlerin “serbest piyasa” gündemini destekleyen en güçlü kurumlardan ikisi olan Dünya Bankası ve IMF’yi mercek altına alan yazar, bu kitabında, küreselleşmenin hem uluslar arasında hem de ulusların kendi içinde eşitsizliği arttırdığını gösteren pek çok veriye yer veriyor. Kevin Danaher’e göre bu kurumlar Üçüncü Dünya seçkinlerine milyarlarca dolar borç vererek pek çok ülkenin ekonomik stratejisini ciddi oranda kontrol ediyor. Dünya yoksullarının sırtına yüklenen borç dağı her geçen gün büyümeye devam ediyor. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın raporuna göre dünya nüfusunun en zengin %20’si dünya kaynaklarının % 86’sını tüketirken, en yoksul % 80’i dünya kaynaklarının sadece %14’ünü tüketiyor. Bu aşırı eşitsizlik sonucu ortalama üç saniyede bir çocuk ölüyor. Dünyada bolluk yaşanırken, çocuklar aşısı çok ucuz olan kızamık gibi hastalıklardan ölüyor. Milyarlarca insan bu şekilde acı çekiyor, çünkü küresel ekonomide neredeyse bütün mal ve hizmetler piyasa mekanizmaları yoluyla dağıtılıyor.
Kevin Danaher, küresel piyasa ekonomisinin yol açtığı yıkım hakkında sistematik olarak yanıltıldığımızı belirtiyor. Dünya Bankası’nın teşvik ettiği politikaların büyük şirketler için çok kârlı olduğuna, fakat yerel ekonomilerin ve çevrenin çıkarına olmadığına dikkat çekiyor. Çünkü, parayı kontrol edenler kuralları belirliyor. Dünya ekonomisinin piyasa güçlerine dayanması, milyarlarca insanın sefalet ve adaletsizliğin egemen olduğu alçaltıcı bir yaşama mahkum edilmesi anlamına geliyor. Ticareti her şeyin üstünde tutan serbest piyasa ideolojisi, dünyanın manevi değerlerine karşı çıkıyor ve ahlaki çöküntüye de yol açıyor. Kevin Danaher, Dünya Bankası ve IMF’nin, karşı karşıya olduğumuz ana sorunların hiçbir şekilde çözemeyeceğini vurguluyor ve bu kuruluşların Güney ülkelerinin ekonomilerini baltalayarak bu ülkeleri nasıl krize sürüklediklerini anlatıyor.
Kevin Danaher, kitabının sonunda demokratik bir küresel ekonomi hareketinin inşası için önerilerde bulunuyor: “ Gerçek küresel demokrasi – merkezi bir üst-yönetim biçiminde değil– yetkilendirilmiş yerel toplulukların ulusötesi bir federasyonuyla mümkün olacak. Yerellikte kökleri olan, katılıma açık kurumlar sayesinde teknolojilerin kullanım amacının – özel karları arttırmak değil – yurttaşların iletişim kurma, tartışma, politika geliştirme ve halkın politika tercihlerini hayata geçiren sivil görevlileri denetleme olduğu küresel bir sivil toplum yaratılacaktır.”
Kevin Danaher, bu kitabında her ne kadar küresel ekonomiyi yönlendiren en güçlü kuruluşlardan ikisine odaklansa da, bu kuruluşların ve serbest piyasa doğmasından en çok yararlanan kesim olan büyük şirketlerin teşvik ettiği değerler ve kurallara da eleştiri getiriliyor. Uluslararası finans kurumlarının piyasayı insan hayatının üstünde tutan bir sistem kurmak adına söyledikleri yalanları bir bir ortaya çıkarıyor. Gezegendeki yurttaşlara hiçbir şekilde danışılmadan inşa edilmekte olan gizli küresel hükümet karşısında kamuyu uyarıyor. Danaher, okuru halkların deneyimleriyle kaynaştırıyor.