| ISBN13 978-605-316-234-6 | 13x19,5 cm, 256 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Giriş: Şehrin Geleceğini Farklı Geçmişlerinin Kolajında Aramak, s. 19-22 İstanbul'da geçmiş her an her yerde kolayca deneyimlenebilir. Sadece şehrin her köşesinde anıtlarla, tarihi eserlerle karşılaşabileceğiniz için değil, aynı zamanda sürekli geçmişe dair doğaçlamalar yapıldığı için de geçmiş günümüz İstanbulu’nda adeta hep hazır ve nazırdır. Bu doğaçlamalara çarpıcı bir örnek vermek gerekirse, İstanbul’un 2010 Avrupa Kültür Başkenti (AKB) olmasını kutlamak için hazırlanan ilanlardan birinde, Atatürk Kültür Merkezi’nin yerine Haydarpaşa Tren Garı yerleştirilmişti (bkz. Şekil 1.1). Fotomontajla yapılmış bu tür görseller İstanbul’un çeşitli yerlerinde ve medyada çoğaltılmıştı. Bu kampanya dahilinde Türkiye içinde ve dışında sergilenmek üzere yapılan görseller birbirinden farklıydı. Dış kampanya afişleri fotoğrafçı Rainer Stratmann tarafından çekilmiş, çekici ama karanlık, monokromatik geniş açılı tarihi yarımada siluetleri içeriyordu. Yerel kampanya için yapılan afişlerde ise tanınmış tarihi binalar yerlerinden sökülüp –Taksim’de Atatürk Kültür Merkezi yerine Haydarpaşa’yı oturtan görsel gibi– başka tanınmış binaların yerlerine yerleştirilmişti. Resmi açıklamaya göre bu ve bunun gibi afişlerin altında yatan amaç şehri yeniden keşfetmekti. İstanbul 2010 AKB Ajansı’nın sözcüsü konsepti şöyle açıklamıştı: “[İstanbulluların] kentin farkına varmalarını istedik. Bu nedenle, Yeniden Keşfet konseptiyle yola çıktık. ... artık kanıksadığımız güzelliklerin farkına varılmasını istiyoruz.” [1] Böyle tuhaf bir görsel gerçekte nasıl işliyor? Karşısındakine ne anlatıyor? Ne tür farklı şekillerde okunabilir? Özellikle popüler medya imajlarının üreticilerinin amaçladıkları anlamlar ile izleyicilerin üzerindeki etkiler çoğu zaman örtüşmez, çünkü imajlar çoğaltıldıkça bağlam içinde anlam kazanır ve farklı izleyiciler de onlardan kendi deneyimleri çerçevesinde etkilenirler. Bu karmaşık görseli daha iyi anlamak için AKM’nin etrafında yaşanmış ve halen yaşanmakta olan iktidar mücadelelerinden kısaca bahsetmek yerinde olur. AKM 1930’ların ortasında opera binası olarak tasarlandı. Pek çok farklı tasarımdan ve inşaatın defalarca durdurulmasından sonra, mimar Hayati Tabanlıoğlu binanın son halinin tasarımını yaptı. 1970’te yaşanan bir yangından sonra bina kapatıldı ve 1977’de tekrar açıldı. En üst katındaki sergi alanının yanı sıra AKM’de opera, bale, tiyatro ve klasik müzik performansları için farklı sahneler vardı. Taksim Meydanı’nı mekânsal olarak tanımlayan bina Cumhuriyet’in ilanından çok sonra inşa edilmiş olmasına rağmen, açılan bir perdeyi andıran soyut cephe tasarımı, yalın kütlesi, zarif modernist detayları ve en önemlisi işlevsel programlaması, binayı erken Cumhuriyet dönemi kültürel modernizmiyle ilişkilendiriyordu. AKM 2008 yılında bakım ve onarım çalışmaları bahane edilerek kapatıldı. Uzun süre kapalı olması ve yıkılacağına dair söylentiler mimarlık camiasında şaşkınlık ve korkuyla karşılandı. 1990’ların ortasından beri Taksim Meydanı’na büyük bir cami yapılmasına dair sözlü planlar vardı. [2] Hükümetin genel olarak Batılı performans sanatlarına karşı olduğu da göz önüne alınınca, bazı insanlar AKM’nin yıkılıp, meydana bir cami inşa edilerek meydanın kültürel modernizmle ilişkisinin yok edilmesinden korku duymaya başladılar, ki şimdi cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan geçmişte bu projeyi açıkça da dillendirmişti. [3] Fotomontajla AKM’nin yerine yerleştirilen Haydarpaşa Tren Garı’nın da geleceği tartışmalı bir durumdaydı (bkz. Şekil 1.1). Berlin-Bağdat tren yolunu bağlamak amacıyla 1906-8 yıllarında Alman uzmanlar tarafından tasarlanan Haydarpaşa Garı, Osmanlı İmparatorluğu’nun Batılı güçlerin ekonomik sistemine dahil olmasında önemli bir adımı temsil eder. Sonradan sinema ve edebiyatta İstanbul’a varma ve İstanbul’dan ayrılma sahnelerinin kurgulandığı yer olarak da sembolik bir önem kazanmıştır. Ama afişlerde Haydarpaşa Garı fiziksel ve tarihsel bağlamından koparılıp modern, laik ve Cumhuriyetçi bir alan olarak tanımlanan Taksim Meydanı’na yerleştirilince, biraz ironik bir şekilde, alanın algıda “Osmanlılaşmasına” yarıyor. Haydarpaşa Garı hakkında göz önünde bulundurmamız gereken bir diğer unsur da hükümetin 2000’li yılların başından beri, yani uzun süredir, sürekli protestolara rağmen, garı ve arkasındaki liman arazisini özelleştirme planları yapıyor olmasıdır. Yani 2010 AKB Ajansı sözcüsünün İstanbul’un yeniden keşfedilmesini sağlamayı amaçladıklarına dair sözleri, afişin bu alanların siyasi tarihini bilenlerde (belki de kasıtlı olarak) yaratabileceği ciddi endişeyi yansıtmıyor, aksine görmezden geliyordu. Notlar [1] Yönetim Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç’ten alıntı, “İstanbul 2010’a İlginç Reklam Kampanyası” içinde, Hürriyet, 4 Aralık 2009, www.hurriyet.com.tr/gundem/13103553_p.asp (Erişim tarihi: 28 Şubat 2010). Metne dön. [2] Tim Arango, “Mosque Dream Seen at Heart of Turkey Protests”, The New York Times, 23 Haziran 2013, www.nytimes.com/2013/06/24/world/europe/mosque-dream-seen-at-heart-of-turkey-protests.html?pagewanted=all (Erişim tarihi: 23 Haziran 2013). Metne dön. [3] “AKM’yi yıkacağız, Taksim’e cami de yapacağız: Başbakan Erdoğan, Taksim’i yenileme çalışmalarında kararlı olduklarını yineledi”, Dünya, 2 Haziran 2013, www.dunya.com/akmyi-yikacagiz-taksime-cami-de-yapacagiz-193887h. htm (Erişim tarihi: 23 Haziran 2013). Metne dön.
|