Ali Bulunmaz, "'Kör noktadan' gelen ses", Cumhuriyet Kitap Eki, 11 Ekim 2018
Walter Benjamin’in programlarının metinleri ile radyo üzerine kaleme aldığı yazılar, hikâyeler ve ufak tefek piyeslerin toplamı olan Radyo Benjamin, önce Nazilerin eline geçmiş, ardından bir tesadüf eseri gazete arşivlerine karışıp bugünlere gelmişti. Yıllar sonra okurla buluşan bu metinler, aktardığı dünya sorunlarını yorumlayan bir entelektüeli karşımıza çıkarıyor.
Görüntünün her şey olmadığı günlerde Walter Benjamin, sözün ağırlığını hissettiren radyo programları yapmıştı. 1929-1933 arası devam eden yayınlarda Benjamin, mikrofona geçip çocuklara, gençler ve yetişkinlere hikâyeler anlatıyordu. Bir düşünür ve yazarın, büyük bir ekonomik durguluğun pençesine düşen memleketi Almanya’dan Avrupa’ya uzanan sesi, oyun hâlini alırken titizlikle inşa ettiği pedagojik söylemini yansıtıyordu.
Söz konusu yayınların metinleri ile radyo üzerine kaleme aldığı yazılar, hikâyeler ve ufak tefek piyeslerin toplamı olan dosya, önce Nazilerin eline geçmiş, ardından bir tesadüf eseri gazete arşivlerine karışıp Radyo Benjamin ismiyle kitaplaşarak bugünlere gelmişti.
Geç yayımlanan metinler
Kült kitaplarıyla karşılaştırıldığında Benjamin’in radyo yayınları beklenen ilgili görmedi. Hatta yazarın, Berlin ve Frankfurt Radyosu’ndaki yayınlarının metinlerini çok önemsemediği biliniyor.
Konu çeşitliliği açısından zengin yayınlarda, aktardığı dünya sorunlarını yorumlayan bir entelektüel kimliğiyle dinleyicilere seslenen yazarın program metinleri yayımlandıktan sonra büyük bir ilgi gördü.
Henüz yolun başındaki radyodan sesini duyuran Benjamin, iyi bir arşivci olmasına rağmen yayınlarını kaydetmiyor ve program metinlerini geri plana atınca bu notlar epey geç tarihlerde gün yüzüne çıkıyor. Geç yayınlanmasının bir başka nedeni, program metinlerinin dolambaçlı yollardan geçerek badireler atlatması; kimi zaman ise yazarın arşivinin talan edilmesi.
Almanya’nın hızla değişen, daha doğrusu değiştirilen politik yapısını ve sosyal dokusunu, ahlaki yozlaşmayı, erişkinliğe çabucak ulaşmada bir basamak gibi görülen çocukluğu, hayatın olağan akışının bir parçası sayılan adi suçları, popülerliği ve popülizmi, kitapları ve okumayı, Aydınlanmayı ve kişisel gelişimi anlattığı yayın metinleri, Benjamin’in tarihsel kişiliğini de koyuyor ortaya. Yazar, hem içi boşaltılan toplumsal dokuya bakıyor hem de bunu tedavi edebileceğini umduğu bir pedagojiye sarılıyor yayınlarında. Çocuklara tanıttığı köhne Berlin’in kültürel kimliğini yâd ediyor. Bir anlamda kültürel sınıflandırma yoluna girip eski-yeni karşılaştırması yapıyor. Sadece bu değil elbette; son yayınında anlattığı Missisippi Nehri taşkınını, Lizbon depremini, o günlerde ses getiren bir tren kazasını veya 1930’lardaki çıkar ilişkilerini çözümlemesi, kaybolan yaşam tarzlarını anarken güncelle bağını koparmadığını gösteriyor.
Kitapların habercisi yayınlar
“Kör nokta”dan seslenen Benjamin için program yaptığı radyo, yalnızca sorular sorup yanıtlar aradığı bir iletişim aracı değil, aynı zamanda dinleyicilere oyunlar oynadığı bir başka dünya. Öte yandan, o günlerde yaşamı biçimlendirmeye teşne bir güç. Yazar, hayata dair eleştiriler getirirken işte bundan yararlanıp insanları dikkatle dinlemeye çağırıyor ve ebeveynlere meta-fetişizmine karşı uyarılarda bulunarak betimlediği gerçekliğe dile getirdiği fikirlerle nüfuz ediyor.
Görünmediği bir ortamdan görmediği kişilere seslenen; dinleyiciler için kendisini, kendisi için dinleyicileri maddi olmaktan çıkaran Benjamin, radyoyu dinleyicinin uzmanlığını geliştirip barbarlığın önünü kesebilecek bir aygıt olarak niteliyor. Bu potansiyelin varlığından güç alan yazarın çeşitli radyo programlarını, sunucu ve yapımcıları eleştiren cümlelerine de rastlıyoruz. Yergilerinin merkezinde, kimi yayınların dinleyiciyi köreltmesi bulunuyor. Çocuklar ve yetişkinler için kaleme aldığı oyunlarda buna sık sık değiniyor.
Propagandadan popülizmin yaygınlaştırılmasına dek pek çok işlevi olan radyo, Benjamin için didaktik bir yapıya sahip. Görselliğin işitsel olana çevrildiği radyoda yazar, sesin ve fikrin uzun menzilli yayılımını önemsiyordu. “Gerici hareket, radyo çalışmalarını etkileyene dek” süren yayınları, ileride kitaplarına girecek yazılarının omurgasını oluşturmuştu. Kisacası radyo, Benjamin’in hayatı boyunca işlediği temaları seslendirdiği, fikirlerini geniş kitlelere ulaştırdığı bir mecra olarak öne çıkmıştı.