| | Yıldırım Türker: "Gurur yoksul aşıdır" Senem Karagözoğlu, Radikal, 28 Ocak 1999 Sizce gurur nedir?
Gurur yoksul aşıdır. Gurur tekamülünü tamamlamamış insanların bolca başvurdukları, savundukları bir duygudur. Dünyadaki duruş biçimini veya vatandaş olmayı, gurur, şeref, haysiyet vesaire gibi enayice kelimelerle açıklamak ideolojik bir saldırı. Gurur kelimesini böyle bir bağlamda duyduğumda çok büyük saldırıya uğramış oluyorum.
Bu portreleri niye yazmaya başladınız?
Bu yazıların çıkış noktasında paylaşma arzusu var. Bire bir okura hitap eden bir üslubu var. Okuru yanına alıp biz diye konuşan. Okuru kışkırtmaya yönelik değil. Tam aslında gazeteciliğe yönelik bir format olarak ve okuru yanına alarak bir şeye bakma üslubu var. İnsanlara bir anlamda kendilerini hatırlatma, vatandaş olduklarını hatırlatma amacından söz edilebilir. Bir de portresini yazdığım Türkiye'nin gurur duyduğu zevata ölümlü olduklarını hatırlatmak istedim, yani 'memento mori'. Siz de ölümlüsünüz, bunu sakın unutmayın demek gibi bir şey.
Yazılarınız hep bilgiye dayalı, söylediklerinizin altını dolduruyorsunuz.
Gazeteci değilim. Bu yazılarda da gazetecilik yapmıyorum. Her ne kadar yazılarımı belirli bilgi dökümlerinin üzerine kursam da. Aslında en inandığım hakikat alanı edebiyat. Hayatım boyunca kendimi adadığımı düşündüğüm alan edebiyat oldu. Benim yazılarım daha çok bir okuma önerisi. Hepimizin topluca maruz kaldığı birtakım insanların Türkiye ölçeğinde okunması.
Mizaha da yer veriyorsunuz.
Mizaha inanan bir insanım. Mizahın yıkıcılığına ve kışkırtıcılığına çok inanıyorum. Yazı nesnesiyle arada bir mesafe koyuyorum mizahı kullanarak.
Neden sınırlı bir kitleye hitap eden yazılar yazıyorsunuz?
İyi vatandaşa hitap etmek zorundasın yazı yazarken. İyi, akıllı ve hakkını koruyabilen vatandaşa yazmak gerekiyor. Ayrıca yazıyı yazdığın kitleyi aklında tutmalısın. Yazı yazıp bir yerde yayınlattığın zaman kafanda bir varlığa atmak istediğin bir mektup var. Bir zarf var. Bu da her zaman çok sayılı ve geniş bir kitle olmak zorunda değil. Kimi zaman sadece bir tek kişiyi düşünerek yazabilirim.
Kendinizi geride tutmayı mı tercih ediyorsunuz yazılarınızda?
Kendi serüvenimden yola çıkarak çok da şahsi yazılar yazıyorum sonuçta. Soğukkanlı, nesnel yazılar yazmak derdinde değilim, kaldı ki hiç böyle bir dil değil benimki. İzlenim yazıyorum. Araştırma yazısı veya teorik yazılar değil bunlar. Bir izlenimi anlatıyorlar. Sonuç olarak bu yazılarımı yazma ve onları hazırlama sürecimi çok ciddiye alıyorum. Ama insanların çok çabuk yuvarlanabildikleri bir tuzak var, o da kendilerini çok ciddiye almak. Yani kendimle bir uzak açım var. Okuyabileceğiniz diğer Yıldırım Türker söyleşileri |