| ISBN13 978-975-342-101-0 | 13x19,5 cm, 80 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Gözaltında Kayıp Onu Unutma! Kapak Tasarımı: Semih Sökmen Fotoğraflar: Şaban Dayanan |
Kapak ve İç Baskı Yaylacık Matbaacılık Ltd. Mücellit Örnek Mücellithanesi Film Doruk Grafik Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Kasım 1995 |
"İnsanların devlet eliyle toplu olarak kayıp edilmelerinin ilk örneği, 7 Aralık 1941 tarihinde Nazi Generali Wilhelm Keitel'in emriyle başlatılan operasyon. Binlerce direnişçi, Nazi işgali altındaki Avrupa'ya gözdağı vermek, her türden direnişi sindirmek amacıyla gece yarılarında toplanıp kayıp edildiler. Operasyonun adı 'Gece ve Sis'ti. Gece ve Sis, faşizmin şiirinde, geceleyin kayıp et ve belirsizliğin sisiyle sarmala anlamına geliyordu. Daha sonra 1960'larda Guatemala ve Brezilya'da binlerce insan kayıp edildi. 1973 darbesinden sonra Şili'de yüzlerce insan kayıp edildi. Pinochet, Arjantin generallerine el verdi. 1976 darbesinden sanra Arjantin'de binlerce muhalif kayıp edildi. Sivil yönetime geçildikten sonra kimi itirafçı generallerden, kayıp edilen insanların büyük bir kısmının iğnelerle uyuşturulup uçaklardan okyanusa atıldıklarını öğrendik. İnsanları kayıp etmenin kirli tarihi şimdi Türkiye Cumhuriyeti'nde yazılıyor. 1980'den bu yana her yıl, her gün daha fazla insan kayıp ediliyor. Geceye tenezzül etmeyen adamlar çoğunluk gündüz vakti insanları arabalarına tıkıştırıp götürüyor. Sise güvenleri sonsuz nasılsa. Hayatımızın üstüne kapanmış bu sis, kaç on yılın sisi. Hiçbir zaman Arjantin kadar sivil olamayacağımızı, dolayısıyla hiçbir mahkemede terlemeyeceklerini, kullandıkları yöntemleri ele vermek zorunda kalmayacaklarını düşünüyorlar besbelli. Ve kayıplar listesi gün günden kabarıyor. Her geçen ay daha çok insan kayıp ediliyor. Ve yer yerinden oynamıyor." | İÇİNDEKİLER |
Gözaltında Kayıp... Onu Unutma! Hüseyin Toraman İlkokulda En İyi Şiir Okuyan Arkadaşım Hayrettin Eren Afili Küçük Abim Hayri İsmail Bahçeci Ölüme Nişanlı Şair Kardeş İsmail Kenan Bilgin Bütün Çocukların Kenan'ı Hasan Gülünay Arzuhalim Devlete! | OKUMA PARÇASI |
Bölüm 1, "Gözaltında Kayıp, Onu Unutma!", s. 7-18 Hasan Ocak, kimsesizler mezarlığında bulundu. Hepimiz, bir yerlerde kimsesizler için bir mezarlık olduğunu bilirdik. Olması gerektiğini. Çoğumuz için, ölüsünü bulup kaldıracak yakını olmayan insanlar, hayal edilmesi oldukça güç bir yenilginin trajik kahramanlarıdır. Onların hayatını anlayabilmek için hepimizin dağarcığında yılların biriktirdiği öyküler, söylenceler vardır. Bilebildiğimiz, sınırları bizim hayatımızla çizili bir dünyadan kabaca istifa eden, beceremeyen, becerecek gücü olmayan o insanların sonunda ya bir ucuz otel odasında, ya bir sokak köşesinde ölüp, "sahipsiz" yaftasıyla devlet tarafından mermersiz, çiçeksiz bir yere gömüldüğünü duymuşuzdur. Biliriz. Hasan Ocak kimsesiz değildi. Ailesi ve sevenleri tarafından aylardır aranıyordu. Resimlerinden tanıyorduk hepimiz o kumral delikanlıyı. İşkenceyle bereli bedeni Beykoz ormanında bulunmuş, adli tıptan sahipsiz damgası yiyerek kimsesizler mezarlığında bir ... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Nurdan Gürbilek, “Türkiye’nin ruhu”, Virgül, Sayı 16, Şubat 1999 Türkiye'de solun denemeye doğru açılması ancak 80'lerde gerçekleşebildi. Bunun apaçık nedenlerinden biri, sözünü ettiğimiz politik ortamın devlet eliyle bastırılması sonucunda genel doğruların zayıf düşmesiydi. Buna bağlı olarak bir an önce doğruya varma yönündeki basınç azalmış, düşüncenin önünde bir deney alanı belirmiş gibiydi. Bir ikinci neden, solcuların dünya ile aralarına giren mesafeyi, her birinin başka başka biçimlerde yaşadığı, henüz kavramlarla tam açıklanamayan bu deneyimi anlamlandırma ihtiyacını hissetmeleriydi. Deneme, deneyimin içinde oyalanmaya imkân tanıyan yapısıyla bu ihtiyaca cevap veriyordu. Nitekim 80'lerin ikinci yarısından itibaren solcuların yazdıkları, solun bugünü ve geçmişiyle ilgili yazılarda genellikle bir deneme tonu görülür. Yine aynı yıllarda, içinde yaşanan kültürel ortam, gündelik hayat, siyasal kültür gibi o güne kadar ihmal edilmiş konularda yazılan eleştirel analizle... Devamını görmek için bkz. | |
Mahmut Temizyürek, “Deneme yeni dönemde ‘tesbih’ten mi çıktı?”, Türkiye'de Eleştiri ve Deneme, TÖMER Yayınları, 2002 (...)
Aynı dönemde Expres dergisinde yayımlanmaya başlayan Gözaltında Kayıp: Onu Unutma adlı yazılarıyla Yıldırım Türker, hem toplumsal vicdanın yazıyla temsil olanağını zorluyor, hem de, haklar ve değerler konusunda uyarıcı, kötülük karşısında tepkici ve herkesi de tepki vermeye çağıran etkin bir dil geliştiriyordu. Türker bu yazılarında, kişinin yaşam haklarının bütün hakların üstünde ve önünde olduğunu hatırlatırken, okurdan, devlet paranoyasının ve zulmünün yarattığı kara deliklerde kaybolup gitmesinden duyabileceği bir ürperme bir irkilme duygusu bekliyor, bireysel hayatların içindeki detayları senin, benim, hepimizin hikayesi kılmaya özen gösteriyordu. Türker, Radikal İki’de yayımlamaya başladığı, Türkiye siyasal ve toplumsal kültürünün tiplerini ele aldığı denemeleriyle, bu yazı türünü daha geniş bir alana taşıdı. Da... Devamını görmek için bkz. | |
|