Ahmed Othmani:
"Cezaevinde Tecrit Sakıncalı"
Işın Eliçin, NTV, 28 Ekim 2003
Cezaevi koşullarının iyileştirilmesi Türkiye’nin üyelik yolunda tahhütlerinden biri ve bu yolda önemli adımlar da atıldı. Cezaların infazıyla ilgili yeni bir yasa tasarısı da Meclis’e geldi. Ceza kanunu gibi, ceza ve tedbirlerin infazıyla ilgili kanun tasarısı da, pek çok tartışmalı madde içeriyor.
       Bir düşünce suçlusu olarak 10 yıl cezaevinde yatan, Uluslararası Ceza Sistemi Reformu Örgütü Başkanlığını yapan Ahmed Othmani’ye göre, cezaevleri reformlarının önündeki en büyük engel olan mahkûm sayısının fazlalığı, Türkiye’de de dünyadaki genel trendle uyumlu. Hükümetlerin çıkardığı aflara rağmen, Türkiye’deki cezaevlerindeki mahkûm sayısı azalmıyor. Türkiye’deki 507 cezaevinde halen 64 bin tutuklu ve mahkûm bulunuyor.
       Othmani, BM’ye üye tüm ülkelerin, hapis cezasını başvurulacak en son çare olarak kabul ettiğini ancak 20-30 yılda bunun mucizevi bir çözüm olarak algılanarak, cezaevi nüfusunun 9 milyonu bulduğunu söylüyor.
       Othmani, cezaevindeki kişilerin yüzde 60’ının hükümlü bile olmadığını, çarptırılacakları cezadan fazlasını yargılanmayı beklerken hapiste geçirdiğine işaret ediyor.
       Othmani’ye göre, hapis cezasının akla uygun kullanımı, ancak iyi bir yargı sistemiyle başlayabilir ve böylelikle hapis cezası en yaygın cezalandırma yöntemi olmaktan çıkabilir. Mahkûmların rehabilitasyonu ve topluma kazandırılmasının ancak çok sayıda suçun suç olmaktan çıkarılması ve her suçlunun cezaevine kapatılmaktan vazgeçilmesiyle sağlanacağını savunan Othmani, "Hapishane cezalandırmadan çok korumaya yönelik rol oynamalı, özgürlükten yoksun bırakmanın kendisi bir ceza olmalı, hapishane koşulları ceza olarak kullanılmamalı ve özgürlükten yoksun olma dışında tüm diğer insan hakları mahkûma garanti edilmelidir," diye görüşlerini sıralıyor.
       Türkiye’de çok tartışma yaratan ve 1 ya da 3 kişinin kalabildiği hücreleriyle tanınan F tipi cezaevleri ise, bireye mahremiyet hakkı tanıdığından ve salgın hastalık riski gibi kalabalık koğuşlardaki pek çok sorunu otomatik olarak çözdüğünden, Othmani’ye göre "prensipte çok iyi ancak sorun, hücrelerin tecrit için, bireyleri cezalandırmak amacıyla kullanılmasında".
       Othmani, F tipi cezaevlerinin belli grupları cezalandırma ve tecrit amacıyla kullanılmasına karşı olarak ise denetimi öneriyor. Tecritin son derece olumsuz sonuçları olduğuna dikkat çeken Othmani, "Mahkûmlar kötü muameleyi bir üst makama şikâyet edebilmeli," diyor.
       Görüş yasağının da uluslararası yasalara aykırı olduğunu vurgulayan Othmani, görüş yasağının sakıncalarını ise şöyle anlatıyor: "Bir mahkûmu cezalandırmak için görüş yasağı uygulamak kadar kötü bir şey olamaz. Bu zaten uluslararası yasalara da aykırı. Aksine, mahkûm ile geldiği ortam arasında sıkı bir ilişki sürdürülmelidir. Mahkûm ancak bu koşulla insanlığını koruyabilir. Topluma kazandırma politikası bunu gerektirir, çünkü dışarıyla teması koruyan mahkûm toplumsal yaşam kurallarını, bunun verdiği duyguyu unutmaz. Dışarıdaki dünyayla iletişim mümkün olduğunca arttırılmalıdır. Hapishanelerdeki yaşam, aslında, normal yaşamdan mümkün olduğunca az uzak olmalıdır."
Okuyabileceğiniz diğer Ahmed Othmani söyleşileri
▪ "Türkiye İçin Çalışabilirim"
Aslıgül Berktay, Cumhuriyet Pazar Eki, 25 Ocak 2004
 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X